Yeni fenomen: The Bone Season

Güncelleme Tarihi:

Yeni fenomen: The Bone Season
Oluşturulma Tarihi: Eylül 08, 2013 01:05

Hikâyesinde ‘Grinin 50 Tonu’ndan, ‘Alacakaranlık’tan izler taşıyan, yer yer ‘Açlık Oyunlarını’ anımsatan, tanıtımıyla ‘Harry Potter’ın yolundan yürüyen yeni bir fantastik roman serisi kapıda: ‘The Bone Season’. 21’indeki yazarı Samantha Shannon, milyon dolarlık çekleri bozdurmakla, ‘yeni Rowling’ yakıştırmalarını kabul etmekle meşgul.

Haberin Devamı

Yıl 2059. Paige Mahoney, Londra’nın suçlu mahallelerinde, karanlık dünyasında patronu Jaxon Hall’un emrinde çalışan henüz 19’unda, genç bir kızdır. İş tanımlamasında insanların zihnine sızarak casusluk yapmak, gizli bilgilere ulaşmak gibi ona göre nefes almaktan pek farkı olmayan, sıradan, pek de mühim olmayan, sıkıcı şeyler vardır. ‘Uykusunda ayaklanan, gaipten haber veren tuhaf kız’ laflarına pek de aldırış etmeden yaşayıp giderken yağmurlu bir gün kendisini saldırılmış, uyuşturulmuş, kaçırılmış bir vaziyette Oxford’da bulur. Özel güçleri olan insanları kölelerine dönüştürüp kötü emelleri için kullanan vahşi yaratıkların eline düşmüştür, yeni patronu/efendisi artık gizemli motivasyon yöntemleri olan Warden’dır. Paige’in özgürlüğü için tek yapması gereken kurallara uyup, Warden’a itaat etmektir. İyiyle kötünün savaşında, tabii ki, farklı türler arası amansız aşklar yaşanacak, özgürlük uğruna ne kanlar, gözyaşları dökülecek.

Haberin Devamı

İLK AŞKI HARRY POTTER

Önümüzdeki on küsur yıl kitabı vitrinlerden düşmeyecek, afişi sinema salonlarından inmeyecek ‘Bone Season’ fenomeni işte böyle başlıyor. Kitabın yazarı 21 yaşındaki Samantha Shannon öyle özel güçleri, hisleri olan biri değil.
İlk kitabında okul sıralarında, derslerden sıkıldıkça yazıyor. Bir uzaylıyla ergen kızın aşk hikâyesini anlatan, kendi tabiriyle ‘bilimkurgu soslu bir Alacakaranlık’ olan Aura, yayınevlerinden ret üzerine ret yer. Shannon kitap anlaşması umuduyla girdiği edebiyat ajansı David Godwin’in kapısından stajyer olarak çıkar. Altı aylık staj döneminde, fotokopi makinesinden uzak kaldığı zamanlarda, ‘bir şeyler’ karalamaya devam eder. Stajın bitiminde Godwin’in masasına bir dosya bırakır ve...

GRİYE BOYANMIŞ JENERASYON

Evet, Harry Potter’ı tek gecede kana kana bitirdiği olmuş. Çocukluğu çoğu 90’lı gibi yorgan altında, loş ışıkta Harry Potter okuduğunu anlatsa da benzetmelere dair ufak bir dipnotu var: “Bone Season daha karanlık, daha seksi. İyiyle kötü arasındaki fark daha keskin.” Shannon, her ne kadar ‘Grinin Elli Tonu’nu göz ucuyla şöyle bir karıştırdığını söylese de kitaptaki erotizmin dozunun çok normal olduğunun altını çiziyor her seferinde: “Ne de olsa grinin elli tonuyla boyanmış bir jenerasyonuz.”
Harry Potter’ın yayıncısı olan Bloomsbury, Shannon’la tıpkı J. K. Rowling ile olduğu gibi yedi kitaplık bir seri için milyon dolarlık bir imza atınca, popüler kültürün yeni fenomeni belli olmuş oldu. Kitabın yayın hakları şimdiden 21 ülkeye satıldı. Hollywood stüdyolarıysa film hakları için amansız bir mücadeleye girse de Shannon, Andy Serkis’nin (Yüzüklerin Efendisi’nin Gollum’u) bağımsız filmler üreten yapım şirketiyle el sıkıştı. Gerekçesi gayet ergen: “Stüdyoları evimden yarım saat uzaklıkta. Elimin altında bir yer olsun istedim” Shannon’ın Hollywood kapılarında, şatafatlı dergi kapaklarında gözü gönlü yok. Gibi. En azından şimdilik: “Hâlâ annemle beraber, aynı evde, aynı odamda kalıyorum. Londra’da kiralar çok pahalı.” Shannon’da sıradan, basit, hafif yaşamını pekiştirecek detay çok: “Benim için ideal gece evde annemle oturup Donald Trump’ın ‘Çırak’ını seyretmek. Çok eğlenceli!”

Haberin Devamı

Eleştirmenler ne diyor?

New York Times’a göre romanda karakterler arası bağ zayıf, kurgu yavan ve beklendik. Popülerlik kurallarını göre işlendiğinin, çoğu bölümün resmen filme çekildiğinde hoş bir sahne olsun diye yazıldığının çok farkında.
The Independent da kitaba temkinli yaklaşıyor. ‘Harry Potter’, ‘Alacakaranlık’ ve Açlık Oyunları’nı sevenlerin, Bone Season’dan pek hazzetmeyeceği inancında. Yine de Shannon’ın yedi kitaplık serinin geleceğini sezerek, hikâyenin başından ortaya bol malzeme, bol karakter dökmesini takdir ediyor, akıllıca buluyor.
The Guardian, kitaptan da Shannon’dan da umutlu. Yıllar geçtikçe bu hikâyenin tadından yenmeyecekmiş.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!