Yeni bir Demirel içtihadı mı

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Son günlerin iki önemli olayının altını çizerek, bununla ilgili tahlilleri yapmak gerekiyor.

Önce dünkü gelişmeden başlayalım.

Genelkurmay Başkanlığı'nın basınla ilgili bölümü her sabah, gazetelerin dikkati çeken yazılarının altını çizerek komutana iletir.

SÖZLERE DİKKAT

Dün Genelkurmay'da en dikkatle değerlendirilen haber, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in Hürriyet Ankara Temsilcisi Sedat Ergin'e verdiği demeçteki şu cümleler oldu:

Demirel, ordunun laikliğe ve cumhuriyet ilkelerine bağlılığını değerlendirirken aynen şunları söylüyor:

‘‘Aslında ordunun bu ilkelere sadakatle bağlılığı Türkiye'nin teminatıdır. Ve bu sadakatle bağlılık bir siyaset üstü olaydır. Bu ilkelere sadakatle bağlılığı siyaset saymak yanlıştır.’’

Cumhurbaşkanı'nın bu sözleri dün Genelkurmay'da büyük memnuniyet yaratıyor.

Çünkü Demirel bu sözlerle, askerlerin geçen yıl Refahyol hükümetine karşı yaptıkları bütün girişimleri ‘‘meşrulaştıran’’ bir çerçeve getiriyor.

Demirel'in bu sözleri kanaatimce, Türk devlet hayatında yeni bir teorinin ilk adımlarını oluşturuyor.

Çünkü bu sözler kadar, bunu söyleyen kişinin siyasi geçmişi de son derece önemli.

Demirel, geçmişte iki defa askeri müdahalelerin direkt hedefi olmuş bir kişi.

SÖYLEYEN DEMİREL

12 Eylül'den sonra uzun yıllar Güniz Sokak'taki evinde oturmak zorunda kalmıştı.

Dolayısıyla böyle bir geçmişe sahip siyasetçinin ağzından çıkan bu sözler ayrı bir önem kazanıyor.

Böylece Genelkurmay Başkanı Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı'ya verilecek olan Şeref Madalyası'ndan sonra, Refahyol'a karşı laiklik direnişi yapan ve bugün görevi devretmeye hazırlanan komuta kademesinin faaliyetleri bir anlamda siyaseten ibra edilmiş oluyor.

Bu siyasi ibra, Türk devlet hayatında bir içtihat yaratmış olmuyor mu?

Diyeceksiniz ki bu siyasi içtihadı kim yaratıyor?

Cevabı çok açık.

Cumhurbaşkanı...

Yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni temsil eden kişi.

Ama bu kişi, öyle sıradan birisi değil.

Kırk yıla yakın süredir siyasi hayatta. Ve bunun çok büyük bölümü başbakanlık, ana muhalefet partisi başkanlığı ve cumhurbaşkanı olarak geçmiş.

ZATEN VAR MIYDI

Yani, bugün o parlamentoda oturan milletvekillerinin hepsinden daha fazla durum değerlendirmesi yapabilecek bir geçmişe sahip.

Bütün bunlara karşılık şu söylenebilir.

Zaten kanunlar askerlere ‘‘anayasal nizamı koruma görevi’’ veriyor.

Dolayısıyla hukuki zemini olan bir göreve meşruiyet kazandırmanın ne anlamı olabilir?

Çok anlamı olur.

Çünkü kanunlar Türk Silahlı Kuvvetleri'ne bu hakkı yıllardır veriyor.

Ama ilk defa sivil siyasetin hâkim gücü bu hakkın meşru olduğunu müthiş bir siyasi formülasyonla tasdik ediyor.

Hem de somut bir olayın, çok belirgin bir dönemin siyasi ibrası ile...

BENİMSENME ÖLÇÜSÜ

O nedenle, bir kere daha altını çizerek yazıyorum.

Demirel'in dün Sedat Ergin'e verdiği demeçte söylediği bu sözler, siyasette yeni bir dönemin başlangıcıdır.

Ama bu dönemin gerçek anlamda bir içtihat haline dönüşmesi için 18 Nisan'daki seçimlerin sonucunu da beklemek gerekiyor.

Çünkü bu seçimler Demirel'in teorik yaklaşımının halk tarafından ne ölçüde benimsendiğinin de ölçüsü olacak.













Yazarın Tüm Yazıları