Yeni alışveriş arkadaşınız

Bir kıyafeti 10 kişiden 9’u beğenmiyorsa o kıyafeti alıp gönül rahatlığıyla gardırobunuzun karanlık bir köşesine fırlatabilirsiniz. Seçiminizde Go Try It On adlı internet sitesi size yardım edebilir.

Go Try It On (Hadi Deneyin) adlı internet sitesinin kurucusu Marissa Evans şöyle demiş:
“Moda o kadar sübjektif ki, onu nasıl objektif bir hale sokabiliriz? Biz bunu verilere odaklanarak yapıyoruz.”
Dediği çok doğru aslında.
Moda son derece öznel bir alan.
Yani bir kıyafete ben bakıp “rezalet” diyebilirim, aynı kıyafet sizin gözünüzü okşayabilir.
O kıyafetin rezalet olmasını gerekçelendirebilirim, altını doldurabilirim ama giyim kuşam yasalarla düzenlenmediğine göre bu yine tartışmaya açıktır; siz fikrime katılır veya katılmaz, gözüme güvenir ya da güvenmezsiniz.
Ama yine de... Yine de... Genel geçer doğrulardan da bahsedebiliriz.
Mesela ben, Ayna’daki yorumlarımla ilgili “Çok sert yazıyorsun, hep kötüleri koyuyorsun” türünde eleştiriler dışında genelde hep aynı yorumu duyuyorum. Şöyle diyorlar: “Hislerime tercüman olmuşsun.”
Yani moda ya da zevk diyelim, öznel olduğu kadar nesnel de aynı zamanda.
Bir kıyafeti 10 kişiden 9’u beğenmiyorsa o kıyafeti alıp gönül rahatlığıyla gardırobunuzun karanlık bir köşesine fırlatabilirsiniz.
İyi de, keşke birileri size dürüst fikrini o kıyafetin parasını ödemeden evvel söyleseydi, değil mi?
Hangimiz o satış görevlilerine kanmıyoruz, söylesenize.
Ben mesela onlar için o kadar kolay bir avım ki...
İşleri o malı satmak, biliyorum ama yine de onlara inanıyorum.
Düşünün, kabinde bir şeyler deniyorsunuz. Satış görevlisi sizi gaza getirmeye çalışıyor: “Hanımefendi, bu üzerinize o kadar iyi oturdu ki... Bu renk size çok yakıştı... Bu kesim tam size göre...”
İçinizden şöyle diyorsunuz: “Popom büyük mü görünüyor, bacaklarım odun gibi mi duruyor? Birisi, bir arkadaşım gelse, bana baksa ve tarafsızca fikrini söylese...”
Orada başka bir müşteri varsa, ona fikir soruyorsunuz belki. Ama yalnızsanız ister istemez satış görevlisi sözleriyle sizi etkiliyor.
Burada yine İnternet imdadımıza yetişti.
Yukarıda bahsettiğim Go Try It On adlı site tam da bu görevi görüyor.
Kabindesiniz diyelim, kıyafeti giyip fotoğrafınızı çekiyor ve siteye yüklüyorsunuz. Londra’dan Tokyo’ya, Sao Paolo’dan Pekin’e sitenin üyeleri fotoğrafınızın altına yorumlarını yazıyor.
İster kabinde oturup bekleyin, ister “Biraz dolanıp döneceğim” diyerek yorumların düşmesini bekleyin. Baktınız ki çoğunluk “Yakışmamış” diyor, başka kıyafet seçeneklerine yelken açın.
Bu sitenin şu anda 20 bin kayıtlı kullanıcısı var, sitedeki yorumların sayısı bir milyonun üzerinde.
26 yaşındaki Evans bir örnek veriyor: “Kör randevuya çıkacak bir kız sitede iki kıyafet seçeneği sunmuştu.
Çoğunluk kıyafetlerden birini beğendi. Kız randevuya onu giydi ve ertesi gün sitede aynı kişiyle ikinci kez buluşacağını yazdı ve yeniden sordu:
“Hangisini giymeliyim, çok tatlıydı.”
Bu site kullanıcı için son derece fonksiyonel olmasının dışında yeni bir trendin de habercisi.
E-ticareti de geçtik, artık sosyal ticaret var. Sosyal ağlar bizim ne alacağımıza, ne giyeceğimize de karar veriyor.
Sizinle alışverişe çıkacak bir arkadaş bulamadığınızda üzülmeyin, sosyal ağlar ne güne duruyor?
Yazarın Tüm Yazıları