Yazık

Agatha Christie'nin romanları gibi, sonunun ne olacağı belli olmayan, bol sürprizli, çok gollü ve kırmızı kartlı, seyir zevki, hata payı yüksek bir müsabaka izledik..

Ağır F.Bahçe savunmasını iyi test ettiği ayan beyan ortaya çıkan Ersun Yanal, hareketli, çabuk, dripling kabiliyeti olan Hakan Keleş ile Augustine'nin arkasına Faruk Namdar'ı koyarak, sarı-lacivertli defansı ‘‘abandone’’ etti.. İlk golü kendi kalesine atan ve kaleci Zafer'le birlikte bu sayıyı F.Bahçe'ye armağan eden Niyazi'nin de hatasını tamir edecek biçimde oyuna katılışı, sağ kanat bindirmeleri, A.Gücü'nün skoru bir ara 3-1'e taşımasında büyük rol oynadı. Faruk Namdar'ın enfes golünde Augustine'nin Hakan Keleş'inkinde Niyazi'nin payı tartışılmazdı. Üçüncü gol ise, ikinci golün kopya kağıdına konulmuş haliydi. Bu kez sağdan Hakan Keleş bindirdi, içeriye kesti, İsmet tamamladı. F.Bahçe savunması bu gollerde ‘‘seyirci’’ konumundaydı. Peki, ya savunmaya yardım etmesi gereken diğer oyuncular neredeydi? Onlar, orta sahada kendi aralarında sohbet mi ediyorlardı? Golün hemen ardından, A.Gücü savunmasının rakibe ‘‘nazire’’ yapışını gözlemledik. Abdullah'ın ortasında Ogün topu kale içine indirirken ve Andersson yükselerek boş kaleye bırakırken, Hakan Kutlu ile Gökmen de F.Bahçeli meslekdaşlarından farklı bir şey yapmıyordu.

REVİZYON ŞART

Her iki takımın defansı da kötüydü. A.Gücü, orta alan ve forvette, rakibine oranla daha aktif, üretken ve mücadeleciydi. Benzer görevler yapan Niyazi, Fatih'ten, İsmet ve Yılmaz ise Ogün ile Abdullah'tan daha fazla katkı sağladı takımlarına.. Ama, tüm bu olumsuz tabloya rağmen, F.Bahçe gene de 3 puanı alabilirdi. 25. dakikada takımı 1-0 galip iken Yusuf'un egoistçe bir davranışla kaçırdığı akıl almaz gol, F.Bahçe'nin kaderini hazırladı.

A.Gücü, hücumu seven, bol gol atan, çok gol yiyen, seyri keyif veren bir takım.. Futbolun güzelliklerini ön planda tutan, bundan kesinlikle taviz vermeyen, riskten hoşlanan bir ekip.. Ersun Yanal, Türk futbolunun geleceğinde önemli görevler üstlenecek, pırıl pırıl bir hoca.. F.Bahçe için ise vuslat gene bir başka bahara gibi görünüyor.. Uzun vadeli bir program ve revizyon şart.. Çabuk beklentiler, bol hayaller, korkarım ki, F.Bahçe'nin önümüzdeki yıllarını da olumsuz etkileyeceğe benzer.. Hiç kimse, günlük başarılarla kendi kendini aldatmasın.. Bu başkana da, taraftara da, yazık oluyor...
Yazarın Tüm Yazıları