“Leblebici Horhor” Atina'da

Türk dizilerinin, sekiz yıl önce “Yabancı damat” ile başlayan Yunan televizyonlarındaki serüveni aralıksız devam ediyor. Bu sezon “Muhteşem yüzyıl” , “Öyle bir geçer zaman ki”, “Fatmagül’ün suçu ne?” ve “Karadayı” büyük beğeni topladı.

Haberin Devamı

Kilisenin ve aşırı milliyetçilerin “Türk propagandası yapılıyor” gibi abuk subuk iddialarına ve medyanın bir bölümünün de “Bu dizileri izlemeyin” şeklindeki yayınlarına rağmen, Türk dizileri “modası” geçmek bilmiyor buralarda.

Soru eğer “Türk dizileri neden seviliyor?” ise cevap çok ve çeşitli. Yunanistan’daki ekonomik kriz nedeniyle hemen hiç yerli dizinin çekilmemesi, Türk dizilerinin hem kaliteli hem de Yunan televizyonları için maliyetlerinin düşük olması ve Yunan izleyicinin tercihlerine-taleplerine-beklentilerine uyması cevaplardan bazıları.

“ATİNA’YI ESİR ALACAK”
Gerçekte Yunan halkı, Türk dizilerinden, hatta televizyonun buralara gelmesinden çok ama önce Türk sinemasını da seviyordu.

Geçenlerde 1930’lu yılların gazetelerinden üç ilan ilişti gözüme:

Haberin Devamı

Birincisi şöyle diyor: “Büyük eğlence yarın başlıyor... Ünlü Türk opereti Lebleci Horhor Ağa’nın filmi tüm Atina’yı esir alacak. Avrupa’dakilerden daha iyi bir operet. 1934 Türkiye Güzeli’nin ve Türk Devlet Tiyatrosu sanatçılarının rol aldığı, Boğaziçi’nde, dillere destan İstanbul’da çekilmiş filmi kaçırmayın. Patheon Sineması.”

İkinci ilanda “Lebleci Horhor Ağa filmi dünden itibaren sinemamızda gösteriliyor. İlk gün seanslarına Atina’nın elit sınıfı büyük ilgi gösterdi. Filmin yanı sıra Fox News haberlerini ve Miki Fare çizgi filmini de izleyebilirsiniz. Splendit Sineması” diye yazıyor.

Üçüncüsünde ise “İstanbul dilencisi ” (İstanbul Sokaklarında) filminin müthiş başarısından sonra bütün dünya Türk sinemasının yeni zaferini izleyecek. “İstanbul Kaçakçıları” ‘’ (Orijinal adı acaba ne?) filminde yine Galip bey, Hasım bey ve Talat bey oynuyor. Ayrıca Türkiye Güzeli Feriha Tevfik Hanım da başrolde. İlk seans yarın saat 14.00’de . İdeal Sineması”.

140 SİNEMA SALONU VARDI
Semiha Berksoy, Bedia Muhavvit ve Azize Emir ile birlikte Yunan sanatçı Petros Gavrilidis’in rol aldığı 1931 Türk-Yunan-Mısır ortak yapımı “İstanbul Sokaklarında” filmi haftalarca Atina’da kapalı gişe oynamıştı. 1930’lu yıllarda Yunanistan’da 140 sinema salonu vardı. Eğer bilgilerim yanlış değilse, aynı dönemde Türkiye’deki sinema salonu sayısı (60-70) çok daha azdı.

Haberin Devamı

2. Dünya Savaşı ve akabindeki Yunan iç savaşı yüzünden unutulan Türk filmleri 1960’lı yıllarda Atina salonlarına geri döndü.

HULİA, SORAYİA VE TÜRK ALİKİ
“Hulia”nın yani Hülya Koçyiğit’in filmlerine ilgi büyüktü. “Sorayia”nın yani Türkan Şoray’ın filmleri de çok sevilirdi. Ayrıca, ünlü Yunan sanatçı Aliki Vuyuiklaki (1934-1996) ile benzerliği nedeniyle “Türk Aliki”nin yani Filiz Akın’ın da filmleri pek revaçta idi. Atina’ya ilk video cihazları geldiğinde de Türk filmlerinin kasetleri kapışılıyordu.
1974 Kıbrıs olayları ile durum yine değişti. “Hulia”, “Sorayia” ve “Türk Aliki” unutuldu-unutturuldu. Yılmaz Güney’in filmleri hariç bu diyar insanları için Türk sineması artık yabancı idi.

Haberin Devamı

BAKIŞ AÇISI DEĞİŞTİ
Ve bu yabancılığı yıllar sonra “Yabancı Damat” dizisi alıp götürdü. Niko ile Nazlı’nın aşkı ağır bastı. Sonrasında, Yunan televizyonlarında “Binbir gece”, “Ezel”, “Aşk-ı memnu” ve daha pek çok Türk dizisi gösterilirken, sinema salonlarında da “Issız adam” ve “Güz sancısı” gibi Türk filmleri hayli beğeni topladı.

Velhasıl senaryolar, kameralar, dekorlar ve “kahramanlar” bu diyardan Türkiye’ye ve Türklere bakış açısını bir denli olsa da olumlu yönde değiştirdi.

Yazarın Tüm Yazıları