Gitmeden beni uyandır

Bir aydır evde sürekli George Michael ve Wham çalıyorum.

Haberin Devamı

17 Aralık Cumartesi günü yine dinlerken, “Where did your heart go” çalmaya başladı.

Arda’nın yanına gittim, başladım anlatmaya:

12-13 yaşımdayım. Kardeşimle bana ranza alınmıştı. O ranzada altta yattığın zaman, üst yatağın altındaki tahtalara yazmak çizmek en büyük zevkti.

Gri metalik teybim vardı. İki kasetli. Bi kaseti bi yerde başa alırken öbüründe hala müzik dinleyebildiğin. Büyük lükstü o iki kasetli teyp.

Beyaz bir dolap vardı odamda. Lake, parlak, kaygan beyaz. Üzerinde posterlerim. Tabi ki George Michael posteri ve etrafı kalpler kalpler. Poster aslında Wham’di ama ben öbür çocuğu hiç sevmediğim için, posterden onu kesmiştim, sadece George Michael vardı benim dolabımda.

Ya Zana gelir, ya Gülüm kalmaya. O dolaba sırtımızı yaslar, deli gibi dinleriz aynı şarkıyı yüz kere. Kaset sarar büyük panik. Bazen aynı kasetten 2 tane alırdım, ne olur ne olmaz diye.

Önce Careless Whisper.

Haberin Devamı

Dinlersin ve başlarsın ranzanın tahtalarına aşık olduğun çocuğun adını gizli kodlarla yazmaya. Her ne derdin varsa, o tahtalara yazarsın. Fransızca yazıyoruz ki kimse anlamasın. Sanki ‘J’aime Cri Cri’ yazıp 150 kalp yapınca, kimse aşık olduğunu anlamıyor.

Allah’ım o ne şahane bi saflıktır, salaklıktır!

14 yaşımda da bu şarkı, Where did your heart go, ne çok dinledim be Arda.

Sonraki ‘Faith’ senesi oldu. Ölüyorum George Michael diye diye ve en fenası, Side’ye gittik Tansu başımızda, sırf o şarkıyı söylerken nefis dans etti diye Bachir’e aşık oldum bi de.

Ve sıkı dur bi itiraf daha sana Arda,

Ben Destina’ya hamileyken, adam müthiş bir jazz albümü yaptı, Songs from the Last Century hani, sorunlu hamilelik diye sürekli yatıyordum da hani doktorum izin verdi kalktım. Hava alayım diye çıktım dolaşmaya. Bir müzik dükkanının vitrininde gördüm, gözüm döndü. Lanet olsun yanımda tek kuruş para da yoktu o an. Ben de dayanamadım etiketi koparıp CD’yi çantama atıp çıktım! Çaldım resmen CD’yi.

Neden yaptım bilmiyorum. Yaptım.

Kitap çalıp başıma bela açmışlığım var ama tek çaldığım CD’de George Michael CD’si o oldu iyi mi.

Haberin Devamı

Böyle anılarım var işte bu adam ve müzikleriyle. Senin de böyle anıların var mı?”

Arda durdu, durdu güldü ve:

“Ya Yonca sen bunları nasıl hatırlıyorsun, benim bir anım varsa bile onu da hiç hatırlamıyorum, sinirim bozuldu” dedi. Güldük.

Ben de gittim aynı gün, bu olayı Demet ve Ayşen’e anlattım. Gülüştük.

Noel gecesi eve çok geç döndük, yattım uyudum.

Sabaha karşı tuvalete kalktım.

Cep telefonumun şarjı azalmış. Şarja takarken baktım George Michael gitti gibi bir şeyler post etmiş birileri.

İrkildim. Üzerinde durmadım. Telefonu şarja taktım, yattım.

Sabah gözümü açtım.

Aşağı indim kahvaltı ettim.

Fonda Where did your heart go çalıyor, ev inliyor.

Ve elime telefonu aldım, George Michael da gidivermiş.

Haberin Devamı

Boğazımda bir yumru, telefona sarıldım...

Zana ve Gülüm’e mesaj attım. Dolabı, ranzayı, yukarıda Arda’ya anlattıklarımı onlara da hatırlattım.

Bu sene giden gidene...

Bazıları gidiyor ama ölmüyor, çünkü müzik baki.

Çünkü benliklerine cesurca sahip çıkarak, ilham verip armağan ettikleri özgürlük ebedi.

Çok aşık anılar bıraktılar bize.

Kalbin her nereye gittiyse orada mutlu ol George Michael.

2016’yı yitirdiklerimizin müzikleriyle, sözleriyle uğurluyoruz farkında mısınız.

2016, ne güzel insanları ve müzikleri sevmişiz, dinlemişiz hatırlatarak veda ediyor bize.

Belki de bile isteye arka arkaya giderek bizi gençliğimize götürüp o cesareti hatırlatmak istiyorlardır.

Haberin Devamı

2016 bize, mor yağmurlar yağdıran, bir zeytin dalı gibi kaldır beni diyen, özgürlük diye diye dans ettirenlerle birlikte gidiyor.

Son olarak...

Rogue One’ın en son sahnesinde, Prenses Leia beliriyor ve “bize ne getirmişler?” sorusuna, “MUT” diyor.

Perde kapanıyor.

Bundan daha şahane bir veda olamazdı değil mi?

Ve... Bence... 2017, 2016’nın bizden aldıklarıyla geliyor...

Özgürlük, cesaret, barış ve umut.

Yonca

“faith”

Yazarın Tüm Yazıları