Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Sabır ve saygı konusu

Çok uzun zamandır düşündüğüm iki konu.

Haberin Devamı


Çok sabırsızız. Ama çok.
Hiçbir şeye sabrımız yok. Çocuk hemen olsun ve yarın büyüsün.
Kilo hemen yarına verilsin. İşte başarı yarın olsun. Yarın patron olunsun. Çok para mümkünse dünden olmuş olsun.
Bir konuda emek vermek, o konuda çalışmak, ona zaman vermek, dayanmak, vazgeçmemek sabrını gösterme konusunda eksiğiz.
Hani bu ülkenin sabır konusunda bir karne notu olsaydı, bence sınıfta kalırdık.
Sabrı bildin mi, konu ne olursa olsun onunla ilgili bir plan yaparsın.
Ulaşmak için ne konularda çalışacağını düşünür, yol haritası çıkartır, başlarsın uygulamaya. Yolda aksilik olur, sen yeni bir plan geliştirmek zorunda kalırsın. Bazen hiçbiri tutmaz, her şeyi sil baştan bile yapman gerekebilir. Ve sabırla devam edersin o hedefe, amaca ulaşmak için.
Nereden vardım buna biliyor musunuz?
Mesela patika koşusu. Müthiş bir ortam ve tecrübe, doğanın ortasında verdiği tepkilerden insanların ciğerini okuyabiliyorsun.
Daracık patika. Sağın solun dikenlik. Bir kişi zor geçiyor. Önümüz uçurum, uçurumun kenarında bir ipe tutunarak dizi dizi geçecek 60-70 kişiyiz ve bastığımız taşlar çok kaygan.
Senin önündeki senden yavaş gidiyor olabilir. Onu geçmek için patikanın genişlemesini beklemek zorundasın, beklemek için sabır gerek.
Üzerinden atlayamazsın, itemezsin. Adam kenara çekilecek olsa dikenler her yerine batar.
Ama yok, illa hızlı geçecek. İlla o 3 adım öncesine herkesten önce geçmiş olacak.
İpli geçişe gelinmiş, dibi uçurum. Teker teker geçildiği için bekleniyor sırada.
Yok... O 1 kişi illa birini sollayacak.
“Arkadaşım, olan sana olacak, dur sabret” dediğinde, yavaş gidenleri suçlayacak.
Uçurumun eşiğinde!
Yetmez, “Madem yavaş, gelmesin buralara” diyecek kadar bencil olabilecek.
Hepimiz anamızdan çita doğduk ya malum!
Haaaaa... Bak o noktada saygı giriyor devreye işte.
Herkes hızlı olamayabilir veya hızlı olsa bile herkes bir noktada bir şeyden ürkebilir, korkabilir, yapamayabilir. Gün gelir sen de yavaşlamak zorunda kalabilirsin...
Olmasa bile, bu dünyada kimileri hızlı, kimileri yavaş. Kimileri daha gözü kara, kimileri daha temkinli ve inanır mısın bu dünyada hepimize yetecek kadar yer de zaman da var.
Hem can güvenliği hem de içinde bulunduğun ruh hali açısından saygı ve sabır göstermelisin... Hem bu bir gün sana da gerekebilir. Gerekmese de, saygı bunu gerektirir.
Aksi takdirde doğa affetmez biliyor musun!
Taş kayar, ip kopar, ayağın kayar...
O yüzden öyle önemsiyorum ki doğada yapılan sporları.
Çünkü hem saygı, hem sabır öğrenmenin en cabbar, en düz yolu. Yalan yok doğada.
Doğa dürüst hep.
Doğa öyle sabırlı ve saygılı bir öğretmen ki insana!
O yüzden ne kadar çok insan doğada spora, patika koşularına geliyor, bende bir bayram havası...
Çünkü o zaman inanın bana banka kuyruğunda beklerken de saygılı olacak, evladını büyütürken de sabrı yetecek.
Ha bir de şu var tabii, doğanın içinde tozdu, rüzgardı, topraktı, duşta sıraydı, türlü çeşit eksik malzeme ile yetinmekti gibi şeyleri bir kere aştı mı insan, nefsi terbiye oluyor.
Minik şeyler için ne kalp kırıyor, ne de arsız oluyor.
Daha önemlisi öncelikleri önem sırasına göre belirlediğinden, kavgacı olmak yerine çözümcü ve yapıcı olmayı seçiyor.
Keza doğa sana diyor ki: “Dostum insan, ben senden önce de buradaydım, senden sonra da burada olacağım. Ben senin bana karşı olan tüm saygısızlıklarına rağmen, hâlâ sana karşı sabırlıyım... Elbet bir gün öğreneceksin, umudum var. O yüzden şunca yokluğun, susuzluğun, yalnızlığın ve kayalığın içinde bile sana ulaşabileceğin bir meyve ağacı, bir kayanın altından fışkıran tatlı su, bir dağın içinden geçit verdim... Gör, duy, anla beni...”
Yaaa işte böyle sevgili canım okurcum...
Şu an 3G bi gıdım. Eğer çekerse bu yazıyı yollamayı başarıp kendimi Likya Yolu patikalarına bırakacağım.
Hayatım boyunca yılda 1 kere, 7 gün bu yolu yaşamak istiyorum.
Cumartesi sabahı Gelidonya Feneri’ni görmeyi hayal ediyor, sizlere adaçayı kokulu ve Kekova’nın mavi-yeşilinden kumlu, kırmızı topraklı, zeytinli selamlar ediyorum.
Yonca
“dikenli bodur”

Yazarın Tüm Yazıları