Yeşim Çobankent

Bir saatte değişmek ister misiniz?

28 Nisan 2011
Kulağa başrolünde Tom Cruise’un oynadığı; new age soslu bir Hollywood kurdelası gibi geliyor değil mi? Bir ömür boyunca kaybettiğiniz şeyleri, sadece bir saatte bulmak için nelerden vazgeçerdiniz?

Hepimizde takıntı ve kötü alışkanlığın bini bir para: Belki herkes uyuşturucu ya da alkol bağımlısı değil ama peki ya sigara? O da yoksa, tatlı bağımlılığı ya da abur cubur tıkınma. Aşk ya da ilişki bağımlılığı. Başta uçuş korkusu olmak üzere her tür fobi. Stres, travma, psikolojik ağrılar...
Bir saatte kötü alışkanlıklara veda ettirdiğini söyleyen İngiliz Paul Emery; Richmond Nua Wellness Spa’ya geldi. Ben de herkes gibi; ter, gözyaşı ve kan dökmeden kestirme çözümlere ulaşmanın hastası olduğum için, karşısına oturdum hemen. 50 yaşında olduğuna asla inanamayacağınız kadar fit, enerjik ve kontrollü biri Emery. Mesleği QEPR (Quantum Emotional & Physical Release) terapistliği. Yani kuantum tekniğiyle duygusal ve fiziksel rahatlama...

KATE MOSS’U DA TEDAVİ ETTİ

Aralarında Kate Moss gibi isimlerin bulunduğu modellerle, film yıldızlarıyla, savaş gazileriyle ve Kraliyet ailesi mensuplarıyla çalışıyor. Mesela geçen hafta çok ünlü bir rock grubuyla özel bir çalışma yapmış ama isimlerini veremiyor. Danışanları arasında bir tek Moss isminin açıklanmasına itiraz etmemiş. 2010’da ‘Dünyanın En iyi Spiritüel Terapisti’ seçilen Paul Emery yaşamını Tayland’da sürdürüyor. NLP’den akapunktura, EFT’den kuantuma kadar, el atmadığı teknik kalmamış. Bazılarını hiç duymadığımız bu teknikleri harmanlayarak da, kendine özel bir yöntem yaratmış.

21 GÜNE BİR SAAT  
Konuyla ilgilenenler aşinadır, ‘olumlu’ bir alışkanlık kazanmak için 21 günün yeterli olduğu rivayet edilir. Mesela, sabahları erken kalkmamıyorsunuz. 21 gün sıkın dişininizi, 22. günde kelebek gibi şarkı söyleyerek uyanacaksınız! Fakat galiba herhangi bir ‘kötü’ alışkanlıktan kurtulmak için bundan daha uzun bir süre gerekiyor. Etimizden kazımak, derimizi soymak istediğimiz bağımlılıkların uzun toksik bir mazisi var. Yine de kolay çözüm vaatleri hepimizin aklını çeliyor.
Bana gelince; meselemin sigara nevi ‘basit’ değil, epeyce karmaşık olduğunu söyledi. Dolayısıyla bir saatte halledilmesi pek mümkün görünmüyordu. Yine de üstünde düşünmemi sağladığı faydalı ipuçları verdi. Şu da var; böyle şeyleri anneniz oturma odasında söylese muhtemelen duymazsınız bile. Fakat ünlü bir İngiliz’den göl kenarında yeşillikler içinde duyunca, hücre çeperleriniz bile etkileniyor...

Yazının Devamını Oku

Memleketi dolaşan hoş bir sada

22 Nisan 2011
Kudüs doğumlu İsrailli şarkıcı Yasmin Levy, Türkiye’ye ilk kez gelmiyor ama her gelişinde kraliçeler gibi ağırlanıyor. Bu topraklara muhabbetini her fırsatta dile getiriyor. Mesela İbrahim Tatlıses’i belki de sizden benden daha çok seven Levy, her seferinde İsrailli kökenlerinden çok Ortadoğulu kimliğine vurgu yapıyor. Türkiye’de kendisini evinde hissettiğini söylüyor, Türk müzisyenlerle çalışmalar ve düetler yapıyor.

Hem yorumcu hem de besteci olarak sevgi ve hürmet gören Levy, babasını iki yaşındaşken kaybetmiş. Annesi tarafından büyütülen sanatçının çocukluğu Araplar arasında geçmiş. Üvey babasıysa Latin ve Sefarad kültürü - müziği araştırmacısı. İzmir’de doğan ve sefarad kültürü araştırmalarının yanı sıra şarkı derleyiciliği yapan üvey baba sayesinde müzik kültürü herkese nasip olmayacak şekilde derinleşti. İspanya’daki aile dostları da eksik olmasın, henüz küçücük bir kızken Yasmin’in müziğe yeteneği ve ilgisini keşfetti.

YANKISI UNUTULMAZ SES

Böylece yağ, şeker ve un birleşerek ortaya çok lezzetli bir helva çıktı. Yani; Sephardi Yahudileri’nin konuştuğu Ladino dilinde söylenen, dağıldığı toprakların kültürleriyle bir arada olmanın zenginliğini barındıran müzikler. Ve Yasmin Levy bir kültür elçisi gibi bu şarkıları dünyaya tanıtmaya başladı.
Levy, Endülüs flamenkosundan Türk ezgileri ve Arap etkilerine pek çok unsuru müziğinde başarıyla kullanıyor. Viyolonsel ve piyano gibi Batı müziği enstrümanlarının yanı sıra ud gibi Doğu enstrümanlarından da ses veriyor. Sefarad kültürünü Anadolu etkileriyle sunması da dikkat çekici. Daha ne olsun?
‘Bir kere duyunca hiç unutmayacağınız ses’ olarak tarif edilen Yasmin Levy ilk çıkışını ‘Nací en Alamo’ ve ‘La Alegria’ gibi kalbe işleyen şarkılarla yaptı. Bu sayede genç yaşına rağmen Judeo-Espanyol (Ladino) şarkılarının önde gelen sanatçıları arasında yer aldı.

İRAN’DAN PARAGUAY’A

Son üç yıldır BBC Dünya Müziği Ödülleri’ne aday gösterilen Levy, 2000’de çıkan ilk albümü ‘Romance & Yasmin’ ve ikinci albümü ‘La Juderia’ için Paraguay’dan İran’a kadar yayılan coğrafyadan müzisyenlerle çalıştı. 2009’da da son albümü ‘Sentir’i yayınladı.

Yazının Devamını Oku

55 bin kişilik halay 100 bin olacak mı?

15 Nisan 2011
Taksiyle bilemedin 10 dakikada gidilecek Kurtuluş-Dolmabahçe mesafesinin yarım saatte alınmasından belliydi 12 Haziran 2010’un olağanüstü bir gün olacağı. Taksici, “Bir grubun konseri varmış” dedi. “Her yer kilit. Bunlara komünist diyorlar, doğru mu abla?” Lise zamanlarımdan dinlediğim Grup Yorum’un kolayca yaftalanmasına gönlüm razı olmadı ama “Tam olarak öyle sayılmaz aslında” diye geveleyebildim ancak.

Grup Yorum’un ideolojisine katılmayabilir, politik duruşunu benimsemeyebilir hatta müziğini de beğenmeyebilirsiniz. Fakat bir fenomen olduklarını inkar ederseniz taş olursunuz.
Tam 26 yıldır şarkılar ve marşlar söylüyor Grup Yorum. Sürekli değişen üyeleri defalarca tutuklandı. Konser ve albümlerinin kaç kez yasaklandığının çetelesini tutmak zor.

STADYUM DOLDURAN PROTEST

Velhasıl, memleketteki ‘protest’ sözcüğünün karşısına isimleri rahatlıkla yazılabilir. Müzik yazarı Orhan Kahyaoğlu’nun yaklaşık 10 yıl önce kitaplaştırdığı yolculukları ‘Sıyrılıp Gelen’ yakınlarda Can Yayınları’nca yeniden basıldı. U2 artık statüko kuyrukçusu bir grup olmasaydı mesela, İstanbul konserinde Zülfü Livaneli yerine onları sahneye çağırırdı...
12 Haziran 2010’da kendi tarihine devasa bir mim düştü Grup Yorum. Çünkü herkesi derin hayretlere gark ederek İnönü Stadyumu’na tam 55 bin kişiyi toplamayı başardı. Üstelik hiçbir sponsorluk teklifini kabul etmeden, bilet geliriyle karşıladı masrafları. Bir anlığına düşünün, bunu yapabilecek kaç ‘büyük’ isim var Türkiye’de?
Yankıları günlerce süren bu ‘acayip’ konseri üç saatlik bir DVD’ye dönüştürdüler. Kalan Müzik’ten çıkan bu DVD de epeyce şaşırttı kelle hesabı tutanları. Zira sadece üç ayda 35 bin sattılar.

ÜCRETSİZ KONSER İNADI

Şimdi daha da iddialı bir işe kalkışarak 17 Nisan’da ücretsiz bir halk konseri veriyorlar. 100 binin üstünde insana ulaşmayı hedefledikleri bu konserin adı ‘Bağımsız Türkiye’.

Yazının Devamını Oku

Yabani kiraz çiçekleri yağsın başınıza

8 Nisan 2011
Bu yıl Cemre ile Bahar’ın arasına kara kedinin girdiğinden şüpheleniyorum. Nevruz’u da kutladık ama hala doğru dürüst çiçeklenemedik. Geçen pazar bir bahar rotası çizmek istedik. İstikamet Ataşehir’deki Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi, maksatsa sakura (yabani kiraz ağacı) çiçeklerini görmekti. Fakat havanın o ıslak ve kirli gri hali bir türlü insafa gelmediği için maksat hasıl olamadı. Biz de oturduk arka arkaya İtalyan Usülü Evlilik ve İtalyan Usülü Boşanma’yı izledik. Sophia Loren’in azameti ve Marcello Mastroianni’nin dehası ömrümüze ömür katsa da, zarif sakura çiçeklerinin yeri bambaşka.
İstanbul’daki film festivaline de bir selam gönderelim bu arada. Büyük usta Akira Kurosawa’nın gördüğü rüyalardan esinlenerek çektiği Dreams’in o unutulmaz sahnesinde de sakura çiçekleri pembe bir kar gibi yağıyordu.
Sakuranın ömrü on günle sınırlı, Japonlar için paha biçilmez olmasının sebebi biraz da bu. Fakat aynı nedenle, yani yaşamın geçiciliğini hatırlattığı için de seviliyor.

ESKİDEN ARİSTOKRATLARINDI

Japonlar; 11 kentte kutladıkları Sakur Senzen (Sakura Şenlikleri) için eşi dostu toplayıp ağaçların altında piknik yaparak sake içiyor. Parklara, bahçelere, tapınaklara akın ediyor, çiçek izleme partileri (hanami) yapıyorlar. Yeni işe başlama, evlilik ve okulların açılma tarihlerini de çiçeklerini açılışına göre belirliyorlar. Her yıl yüz binlerce turist, bu festival zinciri için Japonya’ya akın ediyor. Üzerine şiirler ve şarkılar yazılıyor. Kimono desenlerinde ve kadın adı olarak kullanılıyor. II. Dünya Savaşı’ndaki intihar pilotlarının, son uçuşa çıkmadan uçaklarına bu çiçeği çizdiği söyleniyor.
Düşünebiliyor musunuz? Bütün bunlar topu topu 10 gün açan ve meyve bile vermeyen bir ağaç için...
Eskiden sadece aristokratların yetiştirdiği bu nadide çiçeği bir dostluk simgesi olarak da görüyor Japonlar. Bu nedenle pek çok ülkeye sakura fidanı armağan etmişler. Washington DC, New York, Berlin, Sao Paulo, Kanada, Almanya ve Filipinler’de de sakura bahçeleri var, hatta şenlikleri bile kutlanıyor.

JAPON DOSTLARA SELAM

Türkiye’ye de unutmamışlar elbette.
120 yıl önce Japonya’da batan Ertuğrul Fırkateyni’nde şehit olan 587 deniz piyadesinin anısına, Sakura Vakfı’nca armağan edilen 587 fidan yedi yıl önce Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nin (NGBB) dikildi. İstanbul Ataşehir’deki parkın Ertuğrul Adası’ndaki bu fidanların bir kısmı hayata tutunamadıysa da, inat edilip sonunda 587 ağaca ulaşıldı. NGBB’deki sakura çiçeklerini görmek için bugün ve pazar artık son demler. Park yarın özel bir etkinlik için kapatıldı, aklınızda bulunsun. (216) 456 44 37.
Ekmeğe, suya, süte ve kiraza radyasyon yağarken bu yıl Japonların sakura şenliklerini düşünecek hali kalmış mıdır, emin değilim. Fakat onların yerine bu görkemli doğa olayını siz izlerseniz eğer, memnun olacaklarına şüphem yok.
Büyükşehir Belediyesi’nin Baltalimanı’nda kurduğu Japon Bahçesi’nde de sakura ağaçları var. İstanbul’un en yaşlı sakura ağaçlarıysa Emirgan Korusu’nda. Bir diğer sakura ağacı da Kadıköy Fenerbahçe’deki parkta.
Eğer sakura bulamazsanız; memleketin Konya’dan Giresun’a kadar her yerindeki kiraz bahçelerini de seyredebilirsiniz. Bizimkilerin beyaz çalan katmer katmer çiçeklerinin ömrü de kısa, yaklaşık sekiz gün...

HAFTASONU MESAİSİ

1. İki genç İtalyan DJ’den oluşan Cyberpunkers; dünya turnesi kapsamında bu gece 23.00’te Beyoğlu’ndaki İndigo’da. İkiliye Ulaş Pakkan (aka. Jackdied) ve Volkan Akaalp’dan (aka. Jasko) oluşan elektronik müzik ikilisi Gooseflesh de eşlik edecek. Biletler 23.50 ve 28.50 lira. www.biletix.com
2. Bu gece 22.30’da Beyoğlu’ndaki Ghetto Meyhane’de Müslüm Gürses konseri var. Ön satış 35, kapıda 40 ve yemekli 80 lira. www.biletix.com
3. Türkçe rock müzik grubu Gripin bu gece 22.00’de 3. stüdyo albümü ‘M.S. 05.03.2010’u tanıtacak bir konser veriyor. Mekan Beyoğlu’ndaki Jolly Joker. Biletler 45 ve 89 lira. www.biletix.com
4. Yıldız Kenter, Genco Erkal, Erkan Can ve Cem Davran 2. Ataşehir Tiyatro Festivali’ne katılıyor. Altı oyunun sergilendiği festivalin programında bugün ‘Simurg’; 13 ve 15 Nisan’daysa ‘Nereye Gidiyoruz? Azizlikler!’ oyunları var. Başlama saati 20.00 olan oyunların ücretsiz davetiyeleri Ataşehir Belediyesi Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nde dağıtılıyor.
5. Bomonti’nin her ay Babylon’da gerçekleştirdiği ‘Tarihe Meydan Okuyan 45’likler’ partilerinde, yarın 22.00’de Naim Dilmener’in Türkçe ve Sarp Dakni’nin yabancı şarkılarına canlı canlı ‘Mavi Işıklar’ grubu eşlik edecek. Helvacı, İyi Düşün Taşın ve Çayır Çimen Geze Geze gibi hitlere imza atan grubun biletleri 15 ve 25 lira. www.biletix.com

VE SAİR GÜNLER

1. Türkiye Uluslararası Salsa Festivali’ni düzenleyen ve Antalya’da dans konseptli eğlence mekânı ‘Baila Dance Café’yi açan LatinTR Dance Academy bu şehirdeki kadınlara özel ücretsiz salsa dersleri veriyor. Dört hafta sürecek eğitimler 20 kişiyle sınırlı. Online başvuru için www.surveymonkey.com/s/ucretsiz6
2. Cem Adrian; 11 Nisan’da Rize İsmail Kahraman Kültür Merkezi’nde, 12 Nisan’da Trabzon Hamamizade Kültür Merkezi’nde, 15 Nisan’da İzmir Tarihi Havagazı Fabrikası’nda sahne alacak. www.biletix.com
3. İçki kültürü dergisi Gusto’nun yayın yönetmeni Mehmet Yalçın’ın verdiği şarap kurslarının yeni sezonu 11 Nisan 19.00’da Mövenpick Hotel İstanbul’da başlıyor. ‘Şarabın Dünyasına Giriş’ başlıklı I. etabın ücreti 400 lira. (212) 237 01 12
Yazının Devamını Oku

Sigaranın birleştirdikleri ve ayırdıkları

1 Nisan 2011
Hayatım boyunca tek dal sigara içmedim. Merak edip denemedim bile. Fakat bu durum beni kesinlikle azılı bir ‘duman avcısı’ yapmadı. Kendisi yıllarca içip, sigarayı bıraktıktan sonra despot kesilenleri de hiç anlamadım. Bilakis içenlere karşı her zaman anlayışlı oldum. Aile efradı ve arkadaşlarımın çoğu sıkı içici olunca, başkaca da bir seçeneğim yoktu galiba. Fakat bu anlayışı aşırıya vardırmış olabilirim, zira pek çok insan tarafından sigara tiryakisi zannedildim.

Uçaklarda ya da şehirlerarası otobüslerde bile sigara içilen zamanları hatırlamıyorum ama iş yerinde dumanaltı olduğum günler dün gibi hatırımda. Gece çıktığımda en sevdiğim ceketimin sigara yanıklarıyla delik deşik olması, henüz bitirmediğim içkimin içinde izmarit söndürülmesi ya da saçlarımın yarım saatte o berbat kokuyu sünger gibi emmesi de...

SAĞLAM BİR DUMAN KARDEŞLİĞİ

Dolayısıyla, aynı zamanda astım sahibi biri olarak mekanlardaki sigara yasağından hiç şikayetim yok. İçkisinin ya da kahvesinin yanında keyifle sigara tellendirmek isteyenleri de gayet iyi anlamama rağmen.
İtiraf edeyim; tiryakilerin aralarında bir tür ‘sigara kardeşliği’ oluşmasını, kapı önlerindeki kaçamak muhabbetlerini ve ateş isteme bahanesiyle başlayan arkadaşlıkları da hafifçe kıskanmıyor değilim. Hele de içenlerin içmeyenlere galebe çaldığı bir grupla çıkıyorsanız, kendinizi azıcık dışlanmış hissetmek hiç de şımarıklık sayılmaz, normal bir insanlık hali.

BU KADAR ASTIMLI VAR MIYDI

Fakat bu sigara yasağını hayata ne ölçüde geçirildiği konusunda şüphelerim var. Ya da ne kadar ciddiye alındığı... Mesela geçen hafta, yakınım genç bir kadın, Beyoğlu’ndaki bir mekanda sigara yüzünden astım krizine girdi. Lafın gelişi değil, hakikaten girdi. Taksim İlkyardım’ın aciline kaldırılacak bir vaziyette hem de...
Havanın limonatalığını fırsat bilip, herkesin dışarıdaki masalara yayıldığı bir mekanda da ben öksürük nöbetine tutuldum. Burnuma dolan duman bulutundan gözlerim yaşardı, boğulacağımı düşündüm.
Böylece; açık havada bile otursak, herkes aynı anda fosur fosur zincirleme sigara içtiğinde pekala dumanaltı olunabileceğini de anladım. Hele de para kazanmak isteyen mekan sahipleri masalar arasında birer karışlık mesafe bırakıyorsa...
Yine de bazen düşünmeden edemiyorum, sigara yasağı hepimizin hassasiyetini artırdı mı? Bizi daha tahammülsüz bir hale mi getirdi? Yoksa eskiden bu kadar astımlı yok muydu? Ya da kendilerini evlerine mi kapatıyorlardı?

HAFTASONU MESAİSİ

1. Ünlü Amerikan oyun yazarı ve aktör Sam Shepard’ın yazdığı Vahşi Batı (True West), bu ay boyunca Tiyatro Baykuş tarafından sahnelenecek. Yönetmenliğini Levent Suner’in yaptığı oyunun başrollerinde Burak Sergen, Kerem Atabeyoğlu, Levent Ulukut ve Tülin Oral var. 1, 8 ve 15 Nisan 20.45’te Duru Tiyatro’da; 12 Nisan 20.30’da Oyun Atölyesi’nde ve 6, 13, 28 ve 29 Nisan 21.00’de Profilo Kültür Merkezi’nde sahnelenecek oyunun biletleri 20 ve 30 lira. www.biletix.com
2. Sırf bu konser için bir araya gelen Rebel Moves grubu; bu gece 23.00’te Beyoğlu’ndaki Nublu’da. Aynı gece Tan Tunçağ da DJ’lik yapacak. www.nublu.net
3. ODTÜ Mezunları Derneği Ankara Vişnelik Tesisi’nde bugün 20.30’da sitar sanatçısı Reshma Srivastava Pizanis ve tabla sanatçısı Ioannis Zannis klasik Maharişi Gandharva Veda melodilerini seslendirecek. Biletler 30 lira. (312) 286 79 79
4. Türkçe rock’ın en iyi gruplarından Vega, bugün 22.30’da Beyoğlu Ghetto’da bir konser verecek. Onur Büber’in de DJ’lik yapacağı gecenin bileti 25 lira. www.biletix.com
5. Atiye ve ünlü DJ Suat Ateşdağlı; bu gece 21.00’den itibaren Trabzon’daki Süleyman Restaurant&Bar’da. Biletler 24 ve 39 lira. www.biletix.com
6. Komedyen Yavuz Seçkin’in ‘Medyatip’ adlı şovu yarın 20.30’da İstanbul’daki TİM Fettah Aytaç Salonu’nda. Biletler 35 ve 45 lira. www.biletix.com

VE SAİR GÜNLER

1. Diana Krall’ın tahtına aday gösterilen New Yorklu caz divası Jane Monheit, 5 Nisan 20.00’de İstanbul’daki İş Sanat Kültür Merkezi’nde. Michael Kanan (klavye), Neal Miner (bas) ve Rick Montalbano’nun da (davul) çalacağı konserin biletleri 25, 35, 40 ve 45 lira. (212) 316 10 83
2. Son zamanların heyecan verici gitar sanatçılarından Guthrie Govan, 7 Nisan 20.00’de Beyoğlu Romeo Juliet Performance Hall’de. Biletler 52.50 lira. (212) 243 65 65
3. İstanbul Küçükyalı sahildeki Foça Balık Restaurant, 30 Nisan’a kadar ‘Ege Otları Festivali’ düzenleniyor. Ege otlarından yapılan 50’ye yakın meze arasında kabakçiçeği dolması, papucaki, ebegümeci dolması, gelincik böreği, kazayağı salatası, hardal otu, hevvacık, golduruk, cibes ve akkız otu gibi çeşitler bulunuyor. Bir ot tabağının fiyatı 5 lira. (216) 519 86 86
Yazının Devamını Oku

Kainatın tüm sesleri ve titreşimleri

25 Mart 2011
Şimdiki çocuklara sıkıntıdan kurdeşen döktürecek, didaktizm abidesi Okul Radyosu’nu bile bayılarak dinleyen kuşaktanım. Belki de bu yüzden radyo dinlemeyi severim, eksikliğini hissederim. Şaşkın bir stajiyer olarak arşivinin tozunu yuttum. Müzik bilgisi ve ciddiyetine hayran olduğum Serhan Yedig ile birlikte, ömrü badem çiçekleri kadar süren bir program da yaptım.
Fakat benim Açık Radyo’ya kalben ve zihnen bağlanma sebeplerim bunlarla sınırlı değil. Asıl sebep Açık Radyo’nun esaslı bir radyo olması. Aynı bünyede bir araya gelmesi epeyce güç; merak, özen, zeka ve hassasiyet gibi özellikleri barındırması. Bunlar sayesinde hem aidiyet hem de tiryakilik yaratması.
Açık Radyo, 15 yılı aşkın bir süredir İstanbul’da kuvvet merkezlerinin karşısında radyo dalgalarıyla sesini duyuran; hakikatten, vicdandan, adaletten, neşe ve umuttan yana bir insan topluluğu. Programcılardan ve dinleyicilerden oluşan bu topluluk her yıl Açık Radyo Şenliği’nde buluşuyor ve bağımsız yayının devamı için destek arıyor.

9 GÜN 99 SAAT YAYIN

Bu yıl 8. düzenlenen Açık Radyo Şenliği 19 Mart’ta başladı, 27 Mart’ta bitecek. Programcılar, dinleyiciler, kültür ve sanat dünyasından destekçiler 9 gün boyunca 99 saatlik özel bir yayın yapıyor. Bu sohbetler esnasında, bir ‘topluluk radyosunun’ oluşması gibi toplumsal birliktelik meseleleri de ele alınıyor. Tabii dinleyici desteğinin hayati önemi de bir kez daha hatırlatılıyor.

MÜSTESNA KONUKLAR

Açık Radyo’nun vermek istediği ‘değişim’ mesajını yaygınlaştırmak kadar, daha fazla dinleyiciye ulaşmasına vesile olan konukları da ağırlıyor bu şenlik.
Arto Tunçboyacıyan, Aydan Çelik, Aydın Kudu, Ayşe Tütüncü, Bağış Erten, Burak Güven ve Harun Tekin, Cafe Aman İstanbul, Can Çankaya, Caner Eler, Cem Mansur, Cenk Erdoğan, Derviş Zaim, Gevende, Geveze, Hüsnü Arkan, İzel Rozental, Jale Sancak, Jehan Barbur, Kaan Sezyum, Kardeş Türküler, Kenan Işık, Lale Mansur, Leyla İpekçi, Marsis, Mehmet Aslantuğ, Merve Kibar, Mircan Kaya, Okan Bayülgen, Orchestra Elastique, Rahman Altın, Rüya Köksal, Sabahat Akkiraz, Semih Kaplanoğlu, Serdar Ateşer, Sumru Ağıryürüyen, Şebnem İşigüzel, Uğur Yücel, Yasemin Göksu ve Zeynep Atikkan bu yılki ‘müstesna konuklardan’ bazıları. Akın Eldes, Buzuki Orhan ve Hakan Kurşun da yayına çocuklarıyla katılacak.

NASIL DESTEK OLABİLİRSİNİZ

Bir bilgi daha: Dinleyiciler seçtikleri programın istedikleri bir saatine destek verebiliyor. Bunu bir telefonla (212 343 41 41) ya da bir tıkla www.acikradyo.com.tr yapabiliyor. Açık Radyo seçtikleri programın başında ve sonunda adlarını anarak destekçilerine teşekkür ediyor.

HAFTASONU MESAİSİ

1. Soaked yüksek enerjili, seksi ve kışkırtıcı canlı elektronik performansıyla bu akşam 22.00’den itibaren Taksim Roxy sahnesinde. Biletler 23.50 lira. www.biletix.com
2. Bu yıl ilk kez düzenlenen ‘Escape To Music’ konserlerinde, yarın 20.00’den itibaren İstanbul Refresh The Venue’de UNKLE sahne alacak. 2000’li yılların en önemli elektronik müzik projelerinden UNKLE, ilk kez canlı olarak İstanbul dinleyicisiyle buluşacak. Biletler 69.50 lira. www.biletix.com
3. İstanbul’daki Tomtom Fun Aid’in gözde mekanlarından Indigo, yarın 22.00’den itibaren Robby Ameen ve Amik Guerra’nın eşlik edeceği Emir Ersoy&Cuban Stars konserine ev sahipliği yapacak. Biletler 23.50-28.50 lira. www.biletix.com
4. Tech-trance türünün yaratıcılarından Marco V; Şükrü Akçay’ın özel partileri ‘Trancemission’ serisi için yarın 22.00’den itibaren İstanbul’daki The Hall’da. Biletler 40 lira. (212) 244 87 37
5. DJ Nikita yarın gece 22.00’den, pazar günüyse 20.00’den itibaren Ankara’nın sevilen kulüplerinden Three G’de çalacak. Biletler 30 lira. www.biletix.com

VE SAİR GÜNLER

1. Mizah yazarı ve stand-up’çı Alpay Erdem 28 Mart 21.00’de Denizli Jazz Rock’ta (542 527 55 66); 29 Mart 22.00’de Muğla Mabolla’da (252 214 25 04) ve her perşembe 21.00’de Taksim Old City Comedy Club’da (212 244 28 96) sahneye çıkıyor.
2. Murat Yılmazyıldırım’ın ‘İksir İçtim Değiştim’ albümünün tanıtım konseri 29 Mart 21.30’dan itibaren Beyoğlu Romeo Juliet Performance Hall’de. Albüme konuk olan Okan Bayülgen, Cem Adrian, Köksal Engür, Utku Ünal ve Mustafa Süder’in de katılması planlanan konserin bilet fiyatları 25-30 lira. (212) 243 85 80
3. Mövenpick Hotel İstanbul’da 31 Mart’a kadar Tapas Festivali düzenleniyor. Tapas, İspanyol mutfağının lezzetli atıştırmalıkları. Közlenmiş kırmızı biber ve ançüezle doldurulmuş yeşil zeytin, Endülüs salatasıyla servis edilen kızartılmış ton balığı, çıtır kalamar, allioli ve baharatlı sosla sunulan ‘Patatas Bravas’ gibi tapas çeşitleri 16.00-23.00 arasında BarAdoX’ta. Rezervasyon (212) 319 29 29
4. Kalan Müzik’in sunduğu “Züleyha: ‘Etnik Dillerde Livaneli Şarkıları, 10 Dilde Merhaba’ konseri 29 Mart 21.30’da Asmalımescit’teki Babylon’da. Bilet fiyatı 20.15 lira. www.biletix.com
Yazının Devamını Oku

Kafe kültürüne kefilim

18 Mart 2011
Kafeleri hep bar ve kulüplerden daha çok sevdim. Bir kafede sütlü kahve eşliğinde uzun uzun yalnız zaman geçirmekten daha zevkli bir şey bilmiyorum. Hele de bu kafe, dünyanın uzak bir köşesindeyse ve fincanınıza durmadan kahve dolduruluyorsa... Mehmet Tez, Gusto Dergisi’nin son sayısında kafeler hakkında kısa ve hoş bir yazı yazmış. Belli ki iyi bir kafe müdavimi. Fakat; emziren kadın, öpüşen çift ve bluetooth kulaklıklı adam manzaralarından hazzetmediğini ve bunları sergileyen kafelere artık gitmeyeceğini beyan etmiş.
Bin yıldır, açık ofiste ve her çeşit insanla çalışan biri olarak; benim dikkatim kolay kolay dağılmaz. En kalabalık kahve zincirlerinde bile okuyup yazabilirim, röportaj kasetleri çözebilirim. Emziren kadın ve öpüşen çiftlere de hiç itirazım yok.
Bilakis; birilerinin giderek daralan yaşam alanlarımıza minik bir öpüşme ve emzirme deliği açabilmesi bana biraz nefes aldırır.

BİR KAHVEYE 20 LİRA VERİLİR Mİ

Aynı yazıda ‘modern kafe adabı’ üzerine bir yazı okumak istediğini de belirtmiş Tez. Modern kafe adabı nedir, şekilli bir kurallar manzumesi gerekli midir, bilmiyorum. Saygılı ve hakkaniyetli biriyseniz; alışveriş merkezinde de kafede de komşudaki misafirlikte de benzer davranışlar gösterirsiniz. Mekan sizi sınırlamaz, genişletir.
Bizim Sevgi Teyze’mizin hali vakti yerinde sayılır ama kafelerde bir bardak çaya 10 lira, bir dilim keke 20 lira verilmesine bir türlü aklı yatmaz. Siz ısmarlasanız da durum değişmez, kafasında durmadan maliyet hesapları vardır: Çayı evde demlese bir bardağı kaç liraya gelir? Bu parayı esasen çaya-kahveye değil bambaşka şeylere, hatta hatta ruh hallerine ödediğinizi anlatmaya çalışmak fayda etmez.

YAVAŞ ÇEKİMİN TADINI ÇIKARMA HAKKI

Mesela, güneşli güzel bir bahar gününde iş randevularını kafede vermek, çalışmak ya da çalışır gibi yapmak; hafif bir okulu kırma yaramazlığı tattırır. Vara yoğa gülüşen liselileri ya da dünyanın en ciddi münakaşalarını yaptığını düşünen üniversitelileri izlemek harikadır. Çiftlerin konuşmalarına çaktırmadan kulak kabartmak tatlıdır. Almayı, saklamayı ve okumayı bir türlü beceremediğiniz bir sürü dergiyi kendinizden geçerek okumak hakikaten nefistir. Kafelerden dekorasyon, yemek ve sunum fikirleri aşırmak da Allah’ın emridir.
En önemlisi evinizin balkonu, bahçesi ya da bir parça gökyüzü görme imkanı yoksa; bir kafede denize, çimene, ağaca ya da kediye bakarak yayılmak temel bir insan hakkıdır.
Velhasıl; Doğulu kahvehane geleneğinin daha bir alafranga ve karma bu haline ben kefilim. Fakat yalnız kadınların üstüne gereksiz düşen garsonlardan, trafiğin ortasına atılımış masalardan ve ev yemeği olduğu iddia edilen dandik mönülerden uzak durulması kaydıyla...

HAFTASONU MESAİSİ

1. Bolu Kartalkaya’daki DorukKaya Ski&Mountain Resort’un düzenlediği ‘Dorukkaya Mart Şenlikleri’nde bugün, yarın ve pazar ‘Burton Games’ günleri var. Ünlü snowboard’cular Alexandra Acs, Phillipp Handle ve Philipp Kundratiz kar üzerinde gece ve gündüz gösteriler yapacak. Rezervasyon:(212) 444 52 92
2. Can Bonomo, ‘tek kişilik renkli bir kabare’ye benzetilen albümü ‘Meczup’la bu akşam 21.00’den itibaren Roxy’de. www.biletix.com
3. ‘KenUnplugged’ projesiyle Kenan Doğulu; bu gece 23.00’ten itibaren Silahtarağa’daki Otto Santral’de. Biletler 85 lira: (212) 427 18 89
4. Başta Afrika kökenli perküsyon enstrümanları olmak üzere, farklı vurmalı çalgılarla müziğe zenginlik katan Afrotolia grubu, bu akşam 21.00’de Beyoğlu’ndaki Nayah’da bir konser verecek. (212) 292 99 56
5. Amerikalı ünlü tenor saksafoncu Dave Schnitter, Garanti Caz Yeşili Konserler dizisi kapsamında bugün ve yarın Ortaköy’deki Jazz Center’da, namı diğer JC’S’de olacak. Kapılar 19.00’da açılıyor, bilet fiyatları 18-46 lira arasında. www.istanbuljazz.com
6. Portekizli yorumcu ve besteci Carmen Souza’nın Türkiye turnesi sürüyor. Yarın 20.30’da İzmir İsmet İnönü Kültür Merkezi’nde bir konser verecek Souza. Biletler 45-56.50 lira arasında. www.biletix.com
7. Üniversitelilerin ücretsiz cep dergisi Uniq bir parti serisi düzenleniyor. ‘Uniq&Famous Party’ kapsamında Pamela ve Ege Çubukçu bugün 21.00 İzmir’deki Dice Club’ta olacak. İzmir’deki partide bir DJ set çalacak Pamela; yarın 23.00’te de İstanbul Alışveriş Festivali’nin Nişantaşı Abdi İpekçi Caddesi’ndeki açılışında aynı performansı tekrarlayacak. www.uniqfamous.com

VE SAİR GÜNLER

1. Kangroove grubundan ayrıldıktan sonra solo albüm çıkaran Bora Uzer 23 Mart Çarşamba’dan itibaren; tam yedi çarşamba gecesi (23.00) Lux’te olacak. Tünel Suriye Pasajı’ndaki restoran/bar/kulüp Lux’te sürpriz konuklarıyla performans sergileyecek. (212) 252 71 81
2. Akdeniz, Dünya ve Uzakdoğu mutfağıyla tanınan Kanyon’daki Coco Bistrot, 23 Mart’ta 20.00-23.00 arası ‘Şarap Tadım Günleri’ düzenliyor. Yemek eşliğinde Kavaklıdere şaraplarının sunulacağı set mönünün fiyatı 120 lira. (212) 353 06 98
Yazının Devamını Oku

Karnavala seneye sizi de bekleriz

11 Mart 2011
Normalde olacaklardan haberdar ediyoruz sizi ancak bu seferlik bir istisna yapıyoruz. Çoktan olup bitmiş bir şenlikten bahsedeceğiz bugün. Ki, önümüzdeki yıl biz bahsetmeyi unutsak bile siz mutlaka hatırlayın diye. Hatırlayın ve bu şenliklere katılabilin diye...

Ocak, şubat ve martta tüm dünyada karnavallar düzenleniyor. Nice Karnavalı, Venedik Karnavalı, Rio de Janeiro Karnavalı, New Orleans Mardi Gras Karnavalı ve Almanya’daki Faşing ilk akla gelenler.
Geçit törenleri, gösteriler ve sokak partileriyle cıvıl cıvıl bir kutlamaya dönüşüyor bu karnavallar. Birbirinden renkli maskeleri ve ilginç kostümleri de unutmak ne mümkün.
İstanbul’da da yıllarca kutlanan bir karnaval geleneği, malum nedenlerle 1941’da pat diye bitti. Tam 69 yıllık aradan sonra, bir avuç insanın gayretiyle ilk kez geçen yıl hayata geçirildi. İstanbullu Rumlara ait Baklahorani (Apokries) artık Tatavla Şenliği adı altında kutlanıyor.

MART’IN İLK PAZARTESİ

Boğaziçi Üniversitesi’nden tarihçi Haris Rigas, şenliğin organizatörlerinden. Aynı zamanda Tatavla Keyfi grubunda buzuki çalıyor. Rigas, New York Times gazetesinden Ansel Mullins’e Türkiye’nin İslam aleminde karnavalı kutlayan tek ülke olduğunu söylüyor.
Üstelik bu yıl bir değil birkaç kez, çeşitli şekillerde kutlandı bu karnaval. Tarihi yarımadada Armada Otel’de, Cervantes Enstitüsü öncülüğünde Galata’daki La Venta del Toro’da ve Beyoğlu’ndaki Haymatlos’ta...
Fakat en şenliklisi ve aslına uygunu mahallemiz Tatavla, yani Kurtuluş’ta yapılanıydı. Aralarındaki yabancıların çokluğuyla dikkat çeken grubumuz Feriköy’deki Emekliler Evi’nin önünde buluştu. Minik kortejimizde maske takanlar da kostüm giyenler de vardı. Şarkılar söyleyerek Kurtuluş Spor Kulübü’ne doğru yürüdük. Güvenlik gerekçesiyle Kurtuluş Caddesi yerine bir paralelinden geçtik ama olsun.

Yazının Devamını Oku