Ben öyle demedim

Bazen söylediği sözler yüzünden müşkül duruma düşer insan. Kimi kuyruğu dik tutar, geri adım atmaz, gafın altında kalır, lafın altında kalmaz.

Haberin Devamı

üste bile çıkar:

“Az bile söyledim, hak etti...”

“Erkekliğime, namusuma laf etti, hakim bey” “savunma”sının cinayet davasında hafifletici sebepten sayıldığı bir ülkede, küfrü, hakareti, “şiddet”le cezalandırılmayı “hak etmek” de zihinlerde vaka-ı adiyeden işlem görür.

Ben öyle demedim

Kimi de, “Ben öyle demek istemedim” diyerek balansa başlar. (Balans yerine “kıvırma” sözcüğünü kullansam, sonradan ben de “Öyle demek istemedim” durumuna düşebilirim belki)

“Koca adamsın, demek istediğini deseydin” uyarısı ise, çoğu kez havada kalır.

Dilin kemiği yoktur ya, ne güzel...

Bir kaç gömlek ötesi ise külliyen reddetmektedir:

Haberin Devamı

“Ben öyle bir şey demedim, yapmadım...”

* * *

Kalabalıklara “doğru olmayan şeyler” söylemek ya da düpedüz yalana/yanlışa kurumsal ortaklık, siyaset sahnesinde skeçten piyese sık sergilenir.

Ki bu minvalde sansür etmek de, gerçeği bozmak, doğrularla oynamak da çoğu kez yalana gider/girer.

Yalnız da kalmaz.

Medyanın, kurumların, örgütlerin –ahval ve şeraite göre- sağ ya da sol kolu, paralel yalanlarla sırtını sıvazlar.

Ve siz yalnız kalırsınız.

* * *

Ötesi sadece “gün” değil, “dün” de politikacıları örtmeye, çarpıtmaya, dezenformasyona, yalanın farklı yüzlerine, görünümlerine sürükler.

Resmi tarih”imizin netameli bölümleri, doğru olmayan, ya da doğruluğu epey su götüren “bilgi”lerle örülüdür çünkü.

O hengamede, olayları, zamanı bölerek algılarsınız.

Bir döneme, bir bölgeye, bir insana dair söze başlarken, sık sık bir yalanı kabul ya da reddetme durumuyla karşı karşıya kalıverirsiniz.

Vicdana dair yaman muhasebedir.

* * *

“Yalan”a yüksek perdeden/pencereden/ bakan İsmet Özel’in kulakları çınlasın:

“Yalanları mahkûm et demeyin bana. Yalana karşı savaş verilemez. Yalanla savaşmaya kalkıştınız mı, önce onun ne olduğunu söylerseniz ve onun intişar etmesine (yayılmasına) yardımcı olursunuz.

Kimin yalancı olduğunu söylerseniz onu meşhur edersiniz. Yalan ve yalancı düşmanlarının sırtından geçinir. Yalan ve yalancı doğruyu nakz etme (bozma) tecrübeleri sayesinde işgal ettikleri sahayı genişletirler.

Haberin Devamı

Oysa doğruya bel bağlayanlar yalanı ve yalancıyı nakz etmeye vakit ayıramaz. Çünkü bu doğrunun kendini ihmal etmesi anlamına gelir. Doğru intişar etmez ve işgalci değildir. Aranılıp bulunmayı bekler ve kucağını sadece kendini isteyenlere açar.”

Yarın, “kurumsal” yalanın “kirli beyaz” istilasıyla devam edeceğim.

Yazarın Tüm Yazıları