Bakın başka kimler 26 Şubat’ta doğdu…

MANŞETLERE “İlginç tesadüf” vurgusuyla, Erdoğan ve Davutoğlu’nun aynı gün doğduğu haberleri yerleşti. Bakalım, 26 Şubat’ta başka kimler doğdu, ne söylediler, ne yaptılar...

Haberin Devamı

Bakın başka kimler 26 Şubat’ta doğdu…

Diğer günlere oranla, 26 Şubat’ta tarihe geçmiş epey bir ünlü kalabalığı olduğunu vurgulayarak gireyim söze.
Ancak şanslı tesadüfü de var, şanssızı, talihsizi de…
* * *
Sadece bir bölümünü, yazıma aldım.
Fakat kriterimin asla “cımbızlamak” olmadığını peşinen söyleyeyim.
Dışarıda bıraktıklarımın kimi, Levi’S markasının mucidi tekstilci Levi Strauss, fizikçiler, mühendisler, kimyacılar, futbolcular gibi siyasete uzak (ve “vecizesiz”) isimlerdi…
Kimi de, 400-500 yıl önce yaşamış, haklarındaki bilgiler sınırlı olan, yine uzak düşen bazı filozoflar, mucitler…
* * *
Ama yazımda bir tek ismi subjektif tercihimle “sınırladım”…
26 Şubat 1951’de doğan Ferhan Şensoy’u...
Tamam, o da aynı gün doğdu.
Lakin 5 yıl önce Eskişehir’de “Darbe vakti geldi, ama asker bir şey yapmıyor. Yapacaksınız şimdi yapın” sözleriyle açıkça darbe çağrısı yaptığı için…
Bu memlekette darbelerle onlarca asılan, yüzlerce öldürülen, binlerce sürülen/vatandaşlıktan atılan, on binlerce işkence gören, yüz binlerce fişlenen, gözaltına alınan, işinden-gücünden olan varken.... “Darbe olursa sabah erkenden kalkarım, davul çalar oynarım” dediği için…
Ve o süreçte her cümlesine, böylesine pervasız dinamitler, Levent Kırca polemikleri yerleştirdiği için…
Diğer sözleri de, en azından bu fasılda, bu yazımda, içime sinmiyor.
Haddim midir, hakkım mıdır mesele o değil. Ama satırlarım, benim penceremden... Okurlarımızdan sanatını, ustalığını sevenler affola…
Bakın başka kimler 26 Şubat’ta doğdu…

Haberin Devamı

Gelelim, doğum günü 26 Şubat olan bazı tarihi kişiliklere…
Tesadüfün talihsizinden başlayayım. Ki, tesadüf, arada bariyer, kalın çizgi dinlemez.
İsrail’in eski başbakanlarından Ariel Şaron, 26 şubat 1928’de doğdu. Komutandı, 5 büyük savaşta önemli rol oynadı.
Sabra ve Şatilla kasabı olarak anıldı... Sekiz yıl bitkisel hayatın ardından 85 yaşında öldü.
Filistinli ünlü karikatürist Ümeyye Cuha, İsrail’in bir dönem Türkiye'ye yoğunlaşan ziyaret trafiğinin ardından yukarıdaki Şaron karikatürünü çizdi.

Haberin Devamı

(Ama hala fesli, deforme bayraklı Türkiye imgelemi de 42 yaşında olmasına rağmen kendi çizgi dinazorluğudur)

* * *
Talihsizliği ikileyelim… İslam dünyasına düşmanlığı zamanla rafa kaldırılan, ya da "delidir-yeridir" muhatap alınmayan 26 şubat 1958 doğumlu, Fransız yazar Michel Houellebecq’e gelelim.
İslamiyet için “En aptalca din” ifadesini kullanınca, başta Fransız İnsan Hakları Derneği olmak üzere, sayısız dava yedi. Irkçı hakaret ve halklar arasında nefreti teşvik suçlarından mahkemeye verildi, ama “eleştiri sınırları içinde” kaldığı yorumuyla beraat etti.

* * *

Hemen köpürmeyelim... O laflarıyla kendi dininin en büyük günahını (yani 7 ölümcül günahın ilk sırasındaki "kibir"i) işleyen o zatı bu mevzuda emsal almayalım.

Haberin Devamı

Eleştiri sınırı, kıymetlidir. Yoksa, hava bulutluğunda, yağdığında koşarız mahkemeye:
"Bana ördek dedi, hakim bey"...

Daha somut örnek istiyorsanız, Başbakan'ın bir zamanlar dava açtığı karikatürdür, kedidir kedi....
Neyse... Adını ilk kez duyduğum, bir daha da hatırlayacağımı hiç sanmadığım o Fransız yazar... Daha da azdı; “Ne zaman bir Filistinli'nin öldürüldüğünü duysam, zevkten titriyorum” dedi.

Uluslararası seks turizmini de hevesle savununca, sanıyorum artık “cezai ehliyet” kaleminden kaale alınmadı.

Dilerim, doğum gününü yalnız kutluyordur.
* * *
Güzel tesadüfleri özlediysek. Sırada 1802’de aynı gün doğan Victor Hugo var.
Şu sözleriyle de hatırlanacak:
“Gençliğe, yaşlılıktan çok hürmet etmeliyiz.
İyi olmak kolaydır, zor olan adil olmaktır.
Öldükten sonra
yaşamak istiyorsanız; Ya okumaya değer şeyler yazın, ya da yazılmaya değer şeyler yaşayın!
Zamanı gelmiş bir fikrin karşısına dikilme gücüne hiçbir ordu sahip değildir.”
* * *
Ve 1861… Rus devrimci, Lenin’in sürgündeki eşi, Krupskaya.
Belki de devrini doldurmayan tek sözü, tartışmalı da olsa... “Kişi kendi hayatı ile toplumun hayatını yakınlaştırabilmeyi de bazen bilmeli. Bu, dünya nimetlerinden kopmak değildir” cümleleridir.
* * *
Son olarak da şeker gibi portakalıyla, 1920 doğumlu Brezilyalı yazan Vasconcelos:
''Hepimiz büyüktük. Küçük küçük parçalarla, aynı üzüntüden payını alan büyük ve hüzünlü kişiler. ''
Biz üzüldük, üzülüyoruz… Yaşarsak, 100 yaşına varınca da son sözümüz bu olabilir. (Komik ihtiyarlarız biz)
Ama asıl üzülmeyi teğet geçtiğimiz mesele, çoğu kez “küçüklerene bırakacağımız, bıraktığımızdır belki de.

Haberin Devamı

VE BİR DE O GÜNÜN "OLAY"LARI VAR

O gün, yani 26 Şubat’ta tarihe geçen olaylar da var:
New York’ta ilk metronun 26 Şubat 1870’de (144 yıl mı ediyor, sahiden) çalışmaya başladığını öğrenmek, moralimi bozdu mesela… (Bkz: Ankara’da daha yeni kavuştuğumuz, Sincan ve Çayyolu metro hatlarındaki ring seferlerinin hal-i pür melali: http://www.hurriyet.com.tr/ankara/27041430.asp)

* * *
Türkiye, "İşkence, İnsanlık dışı ve Küçültücü Davranışların Önlenmesi’ne dair Avrupa Sözleşmesi'ni" de 26 yıl önce o gün onaylamış. Onayımızın ardından, 90’lı yıllarda sanki “Madem 12 Eylül dönemindeki gibi işkence yapamıyoruz…” dercesine, faili meçhul cinayetler, gözaltında kayıplar yaşandı.
* * *
1997’e geldik… Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel 26 Şubat’ta, Başbakan ve RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan'a, rejim konusunda endişelerini dile getiren bir mektup gönderdi. 12 Eylül darbesi öncesinde hem "endişe mektubu", hem de "endişe uyarısı" ile kendisinin yüz yüze kalmış olmasına da, tarihin cilvesi diyelim.
Bir yıl sonra aynı gün Nutuk Rumcaya çevrilirken, 2001 26 Şubat’ında Taliban Afganistan'da Buda heykellerini yıktı, yok etti.


Yazarın Tüm Yazıları