Yeni yıl demokrasi adalet, barış getirsin!

BİR yılı daha gönderiyoruz. 2016’yı umutla beklemiştik; yüreklerimiz, dileklerimiz, iletilerimiz umut yüklüydü. Sağlık dilemiştik; demokrasi, barış, adalet dilemiştik. 2016 acılarla, sıkıntılarla örülü günlerini topladı gidiyor. 2017 geliyor; gelen gideni aratmasın dileklerimizle karşılayacağız 2017’yi...

Haberin Devamı

2016’da çok üzüldük; dinin siyasaya araç yapılmasının nelere yol açacağını kanıtlayan gerici ‘darbe’ girişimi ülke gündemini altüst etti, canlar gitti.

Terör azdı; ölüm acısı, yalnız ateşin düştüğü yuvaları değil hepimizi sarstı. Hukukun üstünlüğü özlem olmaktan öte geçemedi, eğitimin ve gelir düzeyinin inişi, basın özgürlüğü tartışmaları, çocuklara cinsel saldırılar, kadınların öldürülmesi yıl boyunca gazetelerin ya başlığında ya iç sayfalarına yazılı kaldı. Mustafa Kemal Atatürk’e, İsmet İnönü’ye, Cumhuriyet kurumlarına yönelik söz ve eylemler değerbilmezlik çizgisini çok aştı. 2016’yı ‘yeni yıl’ dileklerimiz, umutlarımızla karşılamıştık; 2016 ‘yeni’ sözcüğünü eksilterek, karartarak gidiyor.

2017’yi de inancı ve kökeni ne olursa olsun bütün yurttaşlara ‘yenilik’ getirmesi dilekleriyle karşılayacağız. Ancak umutsuzluğu, karamsarlığı soyunarak karşılamalıyız. Laik Cumhuriyetimizi kuran Mustafa Kemal’in, Cumhuriyet’e inanan ve emek veren bütün devrimcilerin bilinciyle karşılamalıyız. Yurttaş kimliğimize, yurttaşlık bilincimize sözümüz ve davranışlarımızla sahip çıkarak karşılamalıyız.

Haberin Devamı

Çünkü biz, savaşlarla başlayan 20. yüzyılda Kurtuluş Savaşı’nı utkuyla sonuçlandıran, laik Cumhuriyetimizi devrimlerle taçlandıran Mustafa Kemal’leri yaratan halkız...

Yayılmacıya boyun eğmeyen, bağımsızlık savaşı veren halkız! Mustafa Kemal’in ‘manevi kalıtı’ olan akıl ve bilime, ‘Yurtta ve dünyada barış’ ülkümüze sahip çıkma bilincini yitirmemiş bir halkız!

2017’nin demokrasi, hukuk, barış, özgürlük, sağlık dolu günlerle gelmesini diliyoruz.

Figen ÇAKMAKOĞLU
Dil Derneği Yönetim Kurulu adına

 

GÜNDE ÜÇ SİMİT PARASI

ALTI milyonu aşkın emekçinin merakla beklediği yeni asgari ücret açıklandı. Beklendiği üzere ücrete geçen yılın aksine hükümet ve TİSK temsilcilerinin oyları ile düşük oranlı zam yapıldı. Net bin 300 lira olan mevcut ücrete bir yıl için % 8 zam yapılarak 1.404 liraya yükseltildi. Net ücrette aylık 104, günlük 3.5 lira artış oldu. Yani asgari ücretli yapılan bir günlük zamla günde ancak üç buçuk simit alabilecek. Tabii simide yeni yılda zam gelmezse.

Haberin Devamı

Komisyonda zammı yetersiz bularak karşı oy kullanan Türk-İş’in ‘İşçilerin gelir vergisi artışından etkilenmemesi için yeni ücret altışar aylık dilimler yerine bir yıl için belirlensin’ önerisinin kabul edilmesi işçi tarafının tek kazanımı oldu. Çarşı-pazar fiyatları dikkate alındığında aylık 104 liralık artışın işçi ve ailesinin temel gereksinimlerini karşılamaktan çok uzak kalacağı, hatta yetmeyeceği aşikâr değil mi?  Şükrü KARAMAN

 

GÜNÜN SÖZÜ

 

“Biz Türkler, bir anayasadan pek çok şeyler, hatta mucizeler beklemiş bir milletiz. Bu bizim tarihsel yanlışımız. En iyi anayasanın bile, uygulayıcı siyasal iktidarlar elinde en kötü hale gelebileceğini görmezden geliriz. Anayasanın bir ülkeyi cennete ya da cehenneme çevirebileceğine hep inanmışızdır.” Prof. Dr. Tarık Zafer TUNAYA ‘İnsan Derisiyle Kaplı Anayasa, s.31’

 

 

Haberin Devamı

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ GEÇERSE NE OLUR?


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, geçen hafta parti grubunda yaptığı konuşmasında, anayasa metnine yönelik yaptığı 7 maddelik itiraz:

BİR: Anayasa ile bir diktatörlük yaratırız. Her şeye dokunan ama kendisine dokunulmayan bir diktatör ortaya çıkar.

İKİ: Demokratik rejimden tamamen ayrılıp otoriter bir rejime Türkiye teslim edilir.

ÜÇ: Hiçbir vatandaşın can, mal ve hukuk güvenliği kalmaz. Her kişi, kurum ve kuruluş tek bir kişinin, bir diktatörün vicdanına terk edilir.

DÖRT: Yönetimi denetleyecek hiçbir güç kalmaz. Devlet
yönetiminde ve ülkede zorbalık hâkim olur.

BEŞ: Bir kişi hem hükümet hem meclis hem mahkeme olur; yasama, yürütme ve yargı bir elde toplanır.

Haberin Devamı

ALTI: Etkisiz, yetkisiz, aciz ve sembolik bir Meclis ortaya çıkar.

YEDİ: Meclisi mezara, demokrasiyi tarihe gömeriz. Buna izin verecek miyiz? İzin verecek miyiz? Elbette izin vermeyeceğiz, bunun mücadelesini yapacağız. Her yerde söyledim, yine söylüyorum: Eğer bir yerde CHP varsa orada ‘Milli Kurtuluşçular’ vardır. Hiç kimse endişe etmesin, mücadelemiz devam edecektir, mücadelemizi sürdüreceğiz. Önce tarihe not düşeceğiz, bugünden başlayarak not düşeceğiz.

 

18 YAŞ VARSA, 65 YAŞ SINIRI DA OLMALI

YENİ başkanlık sisteminde tüm gençlere yenmesi imkânsız olan yem atılmıştır. Daha önce atılan 25 yaşta milletvekili yapılması pek tutmadı. 18 yaşından önce bir partiye üye olmak mümkün mü acaba? Delikanlı 18 yaşına girer girmez partiye üye olacak ve hemen milletvekili olacak! Böyle bir şeyin hayalini kuracak bir gencin olacağını düşünemiyorum. Maddeyi onaylayanların torunları büyümüş olabilir. 25 yaşında bir tane dahi milletvekili yokken, 18 yaşında olur mu? Akıllı bir şey yapılmak isteniyorsa 65 yaş sınırı konulabilir. Memur 65 yaşına gelince mecburi emekli ediliyor. Sonra 80 yaşına gelmiş olsan da milletvekili oluyorsun. Bu nasıl iş?  Hasan ANARAL

 

Haberin Devamı

BİLİYOR MUSUNUZ?

- 14 yıldır restore edileceği söylenen tarihi Maden Saat Kulesi’nin 3 cumhurbaşkanı, 5 başbakan, 10 kültür bakanı, 6 Elazığ valisi, 3’ü 15 Temmuz darbe soruşturmasında ismi geçen (Mithat Orhan, Sedat Eliuz, Şükrü Özcan)

- 7 Maden Kaymakamı gördüğünü ve 2017’ye girerken yok olma tehlikesiyle yine restore edilmeyi beklediğini...

 

OKUYUNUZ

BİR HAFTA İÇİNDE NELER YAPTIK

‘TURİZM sessiz, siyaset canlı’ başlıklı Antalya yazımıza karşı CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak bir açıklama göndererek “Ulusal ve yerel basında çıkan haberlerden CHP’nin çalışmasını değerlendirmek gerçek durumu yansıtmamaktadır. CHP, TBMM’de ve Türkiye genelinde yürüttüğü yoğun çalışmalarının benzerini kesintisiz şekilde Antalya’da da gerçekleştirmektedir. Antalya’da etkin bir mücadeleyi götürüyoruz. Bizlerin AKP’den daha çok çalıştığımızı biliyor musunuz?” diye soruyor.

Yazımızla CHP’ye büyük haksızlık yapıldığını belirten Budak şöyle konuşuyor:

“CHP, TBMM’de ve Türkiye genelinde yürüttüğü yoğun çalışmalarının benzerini kesintisiz şekilde Antalya’da da gerçekleştirmektedir. TBMM ve Genel Merkez’deki çalışmalarımdan fırsat yaratarak, il örgütümüz ve milletvekillerimizle Antalya’da etkin bir mücadeleyi götürüyoruz. Birkaç günlük programımı, bilgi olması amacıyla dikkatinize sunuyorum.

21 Aralık’ta İstanbul’da Türkiye Eczacılık Kongresi’nin açılışına katıldım, 22 Aralk’ta Ankara ve Antalya Milletvekilleri ile Ankara ATO Başkanı’nı ziyaret ettik. Aynı gün Antalya’ya geçtim; Antalya OSB’de 2015 Yılının En Başarılı Firmaları Ödül Töreni’ne katıldım ve bir konuşma yaptım. 23 Aralık’ta Fırat Kalkanı Operasyonu’nda şehit düşen P.Uzm.Onb. Ali Yılmaz’ın Kepez’deki cenaze törenine katıldık. Ardından, bölgede esnaf ziyaretleri gerçekleştirdik. Aynı gün Kanal V’de Anayasa tasarısı üzerinde konuştum. 24 Aralık’ta Manavgat’ta Turizm Fakültesi’nin açılışını yaptık. Sayın Deniz Baykal’ın burada yaptığı açıklamaların doğru yansıtılmadığı görülmektedir. Sayın Baykal, yapısal reformların geciktirilmesinin yol açtığı sorunları ifade etmiş, başlangıç noktasının da çağdaş eğitim reformu olması gerektiğini paylaşmıştır.

Nitelikli eğitim çağrısına; Dışişleri Bakanı’nın, “Daha fazla imam hatip açacağız” karşılığını vermesi, iktidarın eğitim reformundan ne anladığının göstergesidir. Cumartesi günü Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin ödül törenine katıldık. Burada ne Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ne de Federasyon Başkanı, basın özgürlüğü ve tutuklu gazeteciler ile ilgili tek söz söylememiştir. Ödül verirken “Gazetecilerin yeri cezaevi değil, özgürce yazabilecekleri gazeteleridir” dedim ve törende bulunan Dışişleri Bakanı’na EXPO alanının geleceğinin, EXPO’nun kazanılmasında büyük emek veren Antalya dinamikleriyle birlikte belirlenmesi çağrısı yaptım. 25 Aralık’da örgütümüzün gerçekleştirdiği toplantının ardından Koza TV’de Ali Buldu ile AKP’nin başkanlık rejiminin diktatörlük mü, demokrasi mi getireceği, dış politikadaki ağır hezimet, ekonomideki daralma ve Antalya’nın gündemini içeren 2 saatlik bir program gerçekleştirdik.

Bu arada “Esnafın kredi kuyruklarına düşürülmesi” “EXPO harcamaları” ve Cumhurbaşkanı’nın iş dünyasına tehdidini eleştiren “Hükümetin teşvik paketi yetmedi, Cumhurbaşkanı Tehdit Paketi açıkladı” başlıklı basın bültenlerimi, kamuoyuyla paylaştım.

Ulusal haber kanallarının günlük yayınları takip edildiğinde görülecektir ki; neredeyse her gün 4-5 saat Cumhurbaşkanı ve başbakanın konuşmaları canlı yayınlanmaktadır. Bir çakışma olduğunda, başbakanın yayını kesilerek, Cumhurbaşkanı’nın konuşması verilmektedir. Biz CHP olarak, ulusal ve yerel basının tutumunun bilincinde olarak, örgütümüzle birlikte halkımızla doğrudan ilişki kuruyoruz, yaşanan süreci birebir anlatıyoruz ve anlatacağız.

 

Yazarın Tüm Yazıları