Uluslararası sermaye midemize kadar indi

CHP’li Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu, son yıllarda uygulanan yanlış ve tutarsız tarım politikaları ile tarım sektörünün adeta uluslararası şirketlerin serbest piyasası haline geldiğini açıkladı.

Haberin Devamı

Tohumculukta, gübre piyasasında, tarım ilaçlarında, tarım aletlerinde ve tarım bankacılığında ve özellikle tarıma dayalı sanayide, bitkisel yağ, şeker sanayi vb sektörlerde yabancı sermaye egemenliğinin her geçen gün arttığını belirtti.

Pancar ve şeker sanayinin kolu kanadının kırıldığını, Türkiye’nin beyaz et ve yem üretiminin yüzde 50’sinin Tayland, Brezilya ve Katarlıların (CP Standart); çorba, kek ve tatlı tozunun Japon merkezli Alinomota Co.’nun eline geçtiğini, sebze tohumlarının dışa bağımlılığının yüzde 80’in üzerinde olduğunu belirterek, ‘Küresel sermayenin Türkiye tarımının üretim dinamiklerine yaptığı tahribatın araştırılması’ istemiyle 23 arkadaşının imzasıyla Meclis araştırma önergesi verdi. Yabancı sermayenin; Türk tarımı ve gıda sektöründe geldiği durumu, yerli sermaye kuruluşlarının yabancı tekellere devredilmesinin neden ve sonuçlarının incelenmesini istedi.

Bu arada AVM’lerdeki büyük marketlerde satılan gıda ürünlerinin yüzde 65-70 dolayında yabancı sermaye şirketlerine ait olduğu belirtiliyor.
Yoksa biz de ‘taşeron vatandaş’ mı oluyoruz?


BELGRAD ORMANI'NA DEMİRYOLU OLMAZ
İBB, İstanbulluların hiçbir görüşüne itibar etmedi. Bütün projeler ‘gizli’ yürütüldü; bazılarından AKP’liler dahi haberdar olmadı. Gerekli talepleri de dikkate alınmadı. (Sadece şehir hattı vapurları için yapılan iki vapur modeli için yarışma yapıldı!) Köprü, Boğaz sahili dolgusu, yüksek yapılar, AVM ve metro hatları konusunda İstanbulluları takmadı. Hukuk dışı, akıl almaz, oldubitti dev projeleriyle yaşam alanlarımız yağmalandı. Şimdi sıra Belgrad Ormanı’na geldi. İstanbul’un güçlü sivil örgütlerinden ‘Kuzey Ormanları Savunması’ yapılanlar karşısında çılgına dönüyor.

KUZEY ORMANLARI SAVUNMASI
‘Kuzey Ormanları Savunması’ diyor ki: Belgrad Ormanı, ne amaçla yapılırsa yapılsın raylarla bölünemez, araç trafiğine daha fazla açılamaz. İstanbul’un mirası Belgrad Ormanı, İstanbullunun koruması altındadır. Avusturya-Macaristan sermayesiyle Haliç’te 1914’de kurulan, 1983’te kapatılan (şimdi Bilgi Üniversitesi var yerinde) Silahtarağa Elektrik Santralı’na kömür getirmek için kurulan ancak bugün kullanılmayan dekovil hattını şimdi ‘nostaljik hat’ kandırmacasıyla Belgrad Ormanı’nın kalbinden demiryolu geçiremezsiniz.”

Pazar günü için bir uyarı var: Bu Pazar günü, 11.30’da Belgrad Ormanı’nda Bahçeköy girişinde buluşuyoruz (toplu gitmek isteyenlerle 10.45’te Hacıosman’da buluşacağız), Belgrad Ormanı’nda inşa edilmesi planlanan demiryoluna karşı basın açıklamamızı yaptıktan sonra doğa yürüyüşü gerçekleştiriyoruz. Bahçeköy girişine ulaşmak için Hacıosman Metro İstasyonu’ndan 42HM numaralı Bahçeköy otobüslerine binip, son durakta inebilirsiniz. Hava soğuk olacağı için sıkı giyinmeniz gerekiyor; termos içinde sıcak içecek, sandviç benzeri atıştırmalıklar bulundurunuz.)

Her ne kadar nostaljik, turistik amaçlı denilse de Belgrad Ormanı için son çılgın projelerden biridir. Ormanlar parçalandıkça yok olmaları kolaylaşan ekosistemlerdir; daha önce 3. köprü otoyolu için üst kısmından bölünmüş olan Belgrad Ormanı zaten yaralıdır. Bu çılgın proje ise Belgrad Ormanı’nın idam fermanıdır.”

Dekovil projesinin Belgrad Ormanı içindeki 6.5 km’lik projenin 1 Şubat Çarşamba günü ihaleye çıkması bekleniyor.


YILDA 120 MİLYON KİŞİ HASTANELERE BAŞVURUYOR
İKTİDAR ‘dev hasta-neler’ yaptırıyor. Öncesinde de devlet hastanelerinden fazla özel hastaneler yapıldı, ama ‘ihtiyaç’ karşılanamıyor. Sağlık hizmetlerinde tam bir skandal yaşanıyor. 80 milyonluk ülke nüfusunun 1.5 katı kadar (120 milyon) vatandaş hastanelere başvuruyor. Dünyada böyle bir oran varsa bu işte bir yanlışlık var. Beylikdüzü Devlet Hastanesi’nde bir göz tedavisi için 15-21 sonraya gün veriliyor. Ağır vakalarda kullanılması gereken antibiyotik ilaçları yazılamıyor. Millet ölsün mü? 

AKP iktidarının yıllardır övündüğü sağlık sistemi hızla çöküyor. Devlet hastanelerinde randevu almak bile ayrı bir problem oldu. Örneğin Beylikdüzü Devlet Hastanesi’nde göz hastalıkları için muayene günü verilemiyor. Aynı hastanenin dahiliye servisine ise en az 15 ile 21 gün arasında randevu veriliyor.

Sadece bu da değil elbette  psikiyatri ve nöroloji servislerine de randevu verilmiyor. Nedeni yoğunluk imiş. Güya hastane açtılar.Bir de işin sağlık yönü var ki sormayın gitsin. Aile hekimlerine resmi yazı ile verilen talimatla 3. grup olarak adlandırılan; ciddi vakalarda kullanılması gereken ağır antibiyotiklerin yazılmaması istendi. Bunun yerine daha alt yani 2 ve 1. grup antibiyotikler yazılıyor. Eğer 3. grup antibiyotik reçetesi yazılırsa; hasta parasını eczaneye kendisi ödemek zorunda kalıyor. Bu antibiyotiklerin hap ve iğnelerinin fiyatı ise 25 liradan başlıyor. Zaten hastaların büyük çoğunluğu da para karşılığı bu ilaçları almaktan kaçınıyor. Böyle olunca da doktorlar salgın hastalıkların hızla yayılacağı uyarısında bulunuyor. / Oktay APAYDIN


MAÇ OLUNCA BAĞDAT CADDESİ FELÇ
SON bir yıldır Fenerbahçe Ülker stadyumunda maç oynanacağı gün maçtan 4 saat önceden maç bitene kadar 6 saat boyunca Bağdat Caddesi, Recep Peker Caddesi ve çevre cadde ile sokaklar trafiğe kapatılmaktadır. Bu durum Kadıköy, Moda, Kalamış, Fenerbahçe, Koşuyolu, Acıbadem, Ataşehir ve neredeyse tüm Anadolu yakasında oturanları mağdur etmekte ve insanlar evine, işine gidememektedir. Yurttaşlar olarak hassas bir dönemden geçtiğimizin bilincindeyiz ve her türlü güvenlik tedbirlerinin alınması bizi sadece memnun eder. Ancak bu tedbirler uygar ülkelerde yurttaşın huzurunu ve rahatını bozmadan ve ona hissettirmeden yapılır. Buradaki uygulama artık rutine girmiş olup her maç günü güvenlik tedbirinden ziyade bir eziyete ve adeta cezaya dönüşmüştür. / Dr. Atila KORKMAZ


BİLİYOR MUSUNUZ?
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın, referandumda ‘evet’ propagandası yapmak için sahaya ineceğinin açıklanmasının ardından YSK’ya başvuran Bursalı avukat Erol Çiçek’in, bunun anayasaya aykırı olduğunu savunarak, “Cumhurbaşkanı’nın halkoylaması sürecinde yapacağı her türlü müdahalenin önlenmesi YSK görevidir. YSK, bu görevini layıkıyla yerine getirmediği takdirde, hem tarih önünde hem de Anayasa’nın kendisine verdiği görevler bağlamında sorumlu olacaktır” dediğini...


GÜNÜN SÖZÜ: “TURİZMDE 2017’yi OHAL ve başkanlık dayatması vuracak. Antalya ocakta kayıp yıl 2016’nın da altında kaldı. Gerileme yüzde 9... Turizm sektörüne moral desteği, en az devlet desteği kadar önemli. Kutuplaşma, gerilim ve başkanlık dayatmasıyla moral bulmak zor.” / Çetin Osman BUDAK





Yazarın Tüm Yazıları