TSK’nın teamülleri bir alt lige düştü

‘SON YAŞ toplantısından sonra, artık TSK’de hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağı, hiyerarşik teamüle uyulmayacağı anlaşılıyor.

Haberin Devamı

Yüksek komuta terfileri konusunda cari öngörülerin geçerliliğini yitirdiğini, sivil otoritenin takdirinin, kurumsal geleneğin önüne geçtiğini gösteriyor. Son yıllarda, YAŞ toplantılarındaki isabetsiz kararlar ile komuta kademelerindeki terfilerin, TSK’yı ne hale getirdiğini, kripto cemaatçilerin, darbeye bu nedenle cesaret edebilecek hale nasıl geldiğini gözler önüne seriyor.

İşin tuhafı bu eğilime bazı eski askerlerin de katılması...

Yarın yeni bir iktidar gelse TSK’ya dönüp, “Askerlik ayrı bir uzmanlık alanı, kurum kendi değerlendirmesini yapıp getirsin” talimatı verse, Türkiye demokrasi liginde bir alt kümeye mi düşecek?

TSK’da mevzi kazanmış çapulcular ile ilgili davalar cemaate hoşgörü gösterilmesi sonucu meydana gelmemiş midir?

Türkiye neredeyse üç taraftan kuşatılmış durumda, ‘mengene’ her gün biraz daha sıkılıyor. Bu tablo, ülke bekası bakımından da endişe vericidir.

Haberin Devamı

GÜNÜN SÖZÜ

“Siyasi iktidarlar memurları önce sendikalara bölüyor, sonra kendinden yana olanları alıp masaya oturuyor. Memur hakkını savunacaksa ve adil bir artış istiyorsa, sendikalar konusunda daha bilinçli olmalıdır.” Prof. Dr. Esfender KORKMAZ

AVM YA DA REZİDANS ÜRETİLMİYORSA O TOPRAĞIN HİÇ KIYMETİ YOK ALPU’DA...

ÇİFTÇİLER İSYAN EDİYOR

ESKİŞEHİR’de Alpu Ziraat Odası’nda çiftçilerle bir araya gelen CHP Eskişehir milletvekili Utku Çakırözer, çiftçilerin sıkıntı ve taleplerini dinledi, hükümetin tarım politikalarını eleştirdi. Çakırözer’e Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, CHP Alpu İlçe Başkanı Özgür Sarı ve Alpu Ziraat Odası Başkanı Levent Özdemir de eşlik etti.

Alpu Ziraat Odası Başkanı Levent Özdemir ve Alpu çiftçisi emeğinin karşılığını alamadığından yakındı. Oda Başkanı ve çiftçiler, “Büyük umutlarla ürettiğimiz ürünlerimizi satacağımız zaman ithalat yolu açıldı. Hasat zamanı açıklanan buğday alım fiyatları ise hepimizi hayal kırıklığına uğrattı, ürünlerimiz yok pahasına gidiyor” şeklinde isyan etti.

Tarımda son ithalat kararlarının alın terine ihanet olduğunu belirten Çakırözer şöyle konuştu:

“Hasat başladığında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da çiftçiler buğdayın tonunu bin liradan, bin 50 liradan satarken, hükümet yabancı ülkelerin buğdayı için kapıları açınca Eskişehir’imizde ve Anadolu’nun birçok yerinde çiftçimiz 800 liradan buğdayını satmak zorunda kaldı. Yabancı buğday ve arpanın gümrük vergisin önce yüzde 30’dan yüzde 40 düşürdüler. Onunla da yetinmediler TMO’ya yüzde sıfır vergiyle ithal yetkisi verdiler. Hayvancılıkta da durum aynı. Geçen yıla göre hayvan ithalatını yüzde 2 bin 375 oranında arttıracak bir karar aldılar. Her gün milli, yerli diyen hükümet, tarım ve hayvancılık alanında gerçekleştirdiği ithalatla, Türk çiftçisini değil, başka ülkelerin çiftçilerini zengin etti, etmeye de devam ediyor. Yapılanlar çiftçilerimizi sıkıntılarıyla tek başına bırakmaktan öte, Türk tarımına, çiftçilerimizin alın terine ihanettir” dedi ve şu önerilerde bulundu:

Haberin Devamı

“Çare; tarımda girdi maliyetlerinin düşürülerek, çiftçilerin vergi yükünün kaldırılmasıdır. Çiftçilerimiz bir yıl öncesinden ürettiklerinin karşısında alın terinin karşılığının ne olacağını bilmelidir. Çiftçilerimize verilen desteklerden yapılan kesintiler bir an önce kaldırılmalıdır. Tarım Kanunu’nunda yer alan ‘milli gelirin yüzde 1’inin çiftçiye destek için verilmek zorundadır’ maddesi asla unutulmamalı, bu tutarın tamamı çiftçilerimize verilmelidir” diye konuştu.

DÜNYA TARIMI KONUŞUYOR

Son yılda dünyada önemli olan iki şeyden birinin tarım olduğuna dikkat çeken Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ise, “Dünyada tarım ilk ikide ama bizim ülkemizde 15 yıldır üretime dönük hiçbir şey yapılmadı. Bizler kendi tohumumuzu ekiyorduk, şimdi tohum ithal eder, farklı ülkelerden toprak kiralar hale geldik. Enerji için ovalarımız yok edilmeye başladı” diye konuştu.

Haberin Devamı

ALPU OVASI’NDA URASYİM PROJESİ OLUR MU?

ALPU’da rahatsızlık yaratan Ulusal Raylı Sistemler Araştırma ve Test Merkezi (URASYİM) projesinden söz etmek de gerekiyor. Gezimizde birlikte olduğumuz Sakarya gazetesinden Ali Baş “Sadece Eskişehir için değil, Türkiye için çok büyük bir öneme sahip proje...” dedi. Bu konuda çok yazı yazmış.

Alpu’da binaların yapımı sürüyormuş.  Daha sonra hızlı tren, lokomotif, tramvay gibi ulaşım araçlarının test edileceği “raylar” döşenecekmiş. Rayların döşeneceği bölge iki kez yer değiştirilmiş. İddiaya göre, hat Bozan, Çardakbaşı, Yeşildon arasındaki 5 bin dönüm araziye kaydırılmış.

BAKANLAR KURULU KARARI NE OLACAK

Bu değişikliğe kamuoyundan pek itiraz gelmedi. Ya üstüne düşülmedi, ya da önemli görülmedi. Ancak kısa süre önce 12 Aralık 2016 tarihinde Bakanlar Kurulu bir karar aldı. Ve yayınlanan kararnamede 49 ildeki 141 ova büyük ova olarak tarımsal sit alanı ilan edildi. Bu ovalar üzerinde hiç bir yapı yapılmasına izin verilmeyeceği belirtildi. Bu ovalardan biri de Uraysim’in test raylarının bir kısmının bulunduğu Alpu Ovası...

Haberin Devamı

Dönemin Tarım Bakanı Faruk Çelik, kararname yayınlandıktan sonra şu açıklamayı yapmıştı:

“Tarım topraklarının bitkisel üretim amacı dışında kullanılması anlamına gelen tarımsal amaçlı yapılar da ova bütünlüğünü korumak amacıyla ova sınırı dışına yönlendirilecek.”

Şu gerçek de var; bölgede SİT alanı ilan edilen ovanın dışında da daha verimsiz araziler bulunuyor. Bu yasa tasarısının ardından önümüzdeki süreçte sıkıntı yaşanmaması için Anadolu Üniversitesi’nin ve Alpu Belediyesi’nin bölgede testlerin yapılacağı raylar için ova sınırını dikkate alarak yeni bir güzergah belirlemesinde fayda var gibi gözüküyor, diyor gazeteci Ali Baş...

Ve diyor ki:

“Eğer uyarsanız, kararın ruhunu anlamış olursunuz. Yok eğer uymazsanız, aslında yapılan her şey göstermeliktir, kağıt üzerindedir...”

Haberin Devamı

BABA VE OĞUL SAYLARA TEŞEKKÜR

BİLİNDİĞİ gibi, Atatürk 1929 yılında Yalova’da büyük bir çınarın altında mütevazı bir köşk yaptırır. Büyük çınar köşkün çatısına zarar verdiğinden kesilmek istenir. Bilinen bir olgudur. Dünyaca ünlü piyanist Fazıl Say günümüzde bir doğa, çevre ve teknoloji harikası olan Ata yadigârı bu ‘yürüyen köşkü’ dünyaya tanıtmak için, uzun süre önce başladığı beste çalışmasını tamamladığını açıklamıştır. Bu habere ‘Yürüyen Köşk Gönüllüleri’ olarak çok mutlu olduk.

Yapılan açıklamada; ‘Yürüyen Köşk’ bestesinin dünya prömiyerinin 6 Eylül 2017 günü İsviçre’de, Türkiye prömiyerinin ise 10 Kasım 2017 günü Ankara’da yapılacağı belirtilmiştir. Söz konusu bestenin icrasından sonra, gerek ülkemizde gerekse dünyada milyonlarca insan Atatürk’ün çevreci yönünü belki de ilk kez duyacak ve özellikle çocuklarda doğa ve çevre sevgisi artacaktır.

Diğer taraftan, prestijli müzik ödülü olan ECHO KLASSİK 2017’nin bu yıl Fazıl Say’a verilmesi, söz konusu bestenin uluslararası arenada daha çok sayıda kişiye ulaşması açısından iyi bir rastlantı olduğunu düşünüyor, kendisini ayrıca kutluyoruz. Fazıl Say’a ve bu konuda emeği geçtiğini bildiğimiz baba yazar Ahmet Say’a çok teşekkür ederiz. Metin ERDOĞAN-Yürüyen Köşk Gönüllüsü

BİLİYOR MUSUNUZ

AVRUPA ADD Başkanı Dursun Atılgan’ın, Türkiye’nin en eski, dünyanın ise en saygın botanik bahçelerinden biri olan İstanbul Üniversitesi Botanik Bahçesi’nin -müftülük hizmetlerinde kullanılmak üzere- 2015’te sessiz sedasız Diyanet İşleri Başkanlığı’na tahsis edildiği ortaya çıkması üzerine “Bu hüzün verici haber bana Yalova’daki Atatürk Çiftliği talanını hatırlattı. O çiftlik de aynı yıl devredilmişti” dediğini... ◊ EDREMİT Kitap Fuarı’nın 4-13 Ağustos tarihlerinde ‘Ölmez Ağacın Gölgesinde Kitap’ sloganıyla 60’ın üzerinde yazar, gazeteci, milletvekili ve belediye başkanının yanı sıra Körfez’den de 30’a yakın yazar ve şairin katılımıyla yapılacağını...

OKUYUNUZ

EĞİTİMİN NEREYE GİTTİĞİNİ FARK EDEMİYORUZ

BOĞAZİÇİ Üniversitesi’nden Prof. Dr. Rıfat Okçabol’da Evrensel’den Eylem Nazlıer’e verdiği demeçte “Bu müfredatla yetişen kuşak bilimsel ve laik olamaz” diyor. Cumhuriyet’te Çiğdem Toker, HDP’li Filiz Kerestecioğlu’nun, Mİlli Eğitim Bakanlığı’nın Ensar Vakfı ile imzalanan protokolü Meclis gündemine taşıyarak İsmet Yılmaz’a sorular soruyor. Eğitim-İş ‘protokol’ü yargıya götürüyor. Profesörler uyarıyor velileri ‘din eğitimi’nin ailede verilmesi yeterlidir, diyor.

‘Protokol’ün maddelerine göre; Ensar Vakfı tarafından öğrenciler gezilere ve kamplara götürülebilecek. Bu etkinliklerin güzergahı muamma. Yani öğrencilerin ‘gezi’ adı altında tarikat yuvalarına, ‘kamp’ adı altında da cemaatlerin eğitim kamplarına götürülmesi mümkün olacak! Öğretmenlerin ‘bütçe açığı’ bahanesiyle yaşam şartlarının iyileştirilmesine ve özlük haklarının korunmasına dair her türlü talebini çeviren Bakanlık devletin parasını vakfa aktaracak.

ABD’DEN BAKANA MEKTUP

Amerika Atatürk Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri’de Bakan İsmet Yılmaz’a bir mektup “Çağdaş ve laik Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerine uymayan; Atatürk’ü adeta ‘saf dışı bırakan’, Atatürk ilke ve inkilaplarını, evrensel gerçekleri inkar eden bir müfredat ortaya koymuş durumdasınız. Biz de itiraz ediyoruz! Bu müfredat programı anayasal bir suç iṣlemiṣtir!” diyoruz.

PROF. RUACAN DİYOR Kİ...

Prof.Dr.Şevket Ruacan’da müfredattan ‘evrim’in çıkartılmasına “Evrim, bakanlık bürokratlarının sandığı gibi, soyut felsefe konuları içinde tartışılacak bir teori değil, birçok uygulamalı alanın araştırma ve geliştirme konuları arasında yer alan temel bir kavramdır. Evrim kavramları olmadan canlıların yapısal (anatomi), işlevsel (fizyoloji) ve davranışsal gelişimini anlamak olanağı yoktur. Ne yazık ki MEB 21.yy’da kendilerinden ortalama 50 yıl sonra bile uluslararası camiada rekabet edecek gençlerimizi eğitim yaşamlarının ilk basamaklarında yüzyıllar öncesinin demode görüşlerine mahkum etmekten daha iyi bir müfredat geliştiremiyor. Bu gençler ilerde kendilerine bu sığ ve ufuksuz eğitim sistemini getiren yöneticilerimizi acaba nasıl anacaklar?” diye cevap veriyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları