Sağlık hizmeti var, ilaç yok...

Haberin Devamı

BAKANLAR Kurulu kararı ile Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamında prim borcu olanlar ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler, kamu hastanelerinden yılbaşına dek sağlık hizmeti alabilecek. Ancak borçlu yurttaşlar, dolayısıyla bakmakla olduğu yükümlü olduğu kişiler, vakıf üniversite hastaneleri ile özel sağlık kuruluşlarından yararlanamayacak.
Karar olumlu olmakla birlikte eksik... Çünkü, devlet hastanelerinden yararlanabilen GSS borçluları eczaneden ücretsiz ilaç alamıyor. Yani GSS’ye prim borcu olanlar devlet hastanesinde muayene olabiliyor, hekimin yazdığı reçeteler SGK tarafından karşılanmadığından ilacını ücretini ödeyerek alabiliyor.
Bakanlar Kurulu kararı borçlu kişilerin sadece kamu sağlık kurumlarından yararlanabileceğini içeriyor.
Kararda SGK’nın ilaç bedellerini ödemesi yer almıyor.
Muayene olabiliyorsanız, ama yazılan reçeteler SGK tarafından ödenmediğinden ilacınızı ücretsiz alamıyorsunuz.
Bakanlar Kurulu kararı ile borçlu hastaların muayene olmasına ve reçete yazılmasına engel konulmadığından kamuoyunda yanlış algıya yol açıyor. Eczanelere gelen yurttaşlar kamuoyunda oluşan yanlış algıdan ötürü reçetelere yazılan ilaçları da ücretsiz alabileceklerini düşünüyor.
İlaçları ücretsiz alamayınca da eczacılarla tartışmaya giriyor. Eczacılara da bu durumu vatandaşa anlatmak, izah etmek kalıyor. Muayene olup, eczaneden ilaç alamamak tedaviyi eksik bırakan, yüz binlerce yurttaşı mağdur eden bir uygulama.
Vatandaşa iyilik yapılacaksa, tedavinin yanı sıra ilaçlarını ücretsiz alması da sağlanmalı. Yoksa muayene olup, ilacını ücretsiz alamıyorsa uygulamanın çok da yararı olmaz.
Aslında 1 Ocak 2012’de hayata geçirilen GSS’nin neden amacına ulaşamadığı, yurttaşı sağlık hizmetinden yoksun bıraktığı, milyonlarca kişiyi haberi olmadan borçlu duruma getirdiği sorgulanmalı.
Eğer Bakanlar Kurulu süreyi uzatmazsa 1 Ocak 2016’dan itibaren prim borcu olan vatandaşlar kamu kurumlarından yine sağlık hizmeti alamayacak.
Onun için GSS sil baştan, yurttaşı sağlık hizmetinden yoksun bırakmayacak şekilde yeniden düzenlenerek hayata geçirilmeli.
Şükrü KARAMAN

Haberin Devamı


GÜNÜN SÖZÜ

Haberin Devamı

“İnsanlar arasında yaşamayı, hayvanlar arasında yaşamaktan daha tehlikeli buldum.”
Nietzsche

SERVİSÇİLER PLAKA TAHSİSİ BEKLİYOR


ÖĞRENCİ ve personel taşıma işi ile uğraşıyorum. Cumhurbaşkanı’nın geçen 25 Mayıs’ta ‘plaka tahsisi’ vaadi ben ve benim gibi araç sahiplerine umut ışığı olmuştur. Herkesin dillendirdiği gibi plaka tahsisi uygulamasına geçileceği zaman belediyemizin tarafımızdan bir ücret isteyeceği tahmin edilmektedir. Güç hayat şartları ve sektördeki kazançların dikkate alınarak istenecek ücretin belimizi bükmeyen, ödeyebileceğimiz bedeller olması hepimizin temennisi. Sektördeki fiyatlama sistemi büyük şirketlerin elinde. Yeni uygulama ile tarifelerin belediye tarafından yayınlaması ve tarifelere azami riayet şartı getirilmesi sektördeki taşeronlar için önem arz etmektedir. Bir başka husus da uygulamanın geciktiği her dakika sektörde şişmeye sebep olmaktadır. Bu işle hiç alakası olmaya kişiler Cumhurbaşkanımızın açıklaması sonrasında araçlar alıp bekleme aşamasına geçmişlerdir; bu da sektörün gerçek emekçileri olarak bizleri rahatsız etmektedir.
Serhat GÜZEL

Haberin Devamı


ELEKTRİKTE ‘GECE’ FİYAT OYUNU


GELİŞMİŞ ülkelerde gece çamaşır makinenizi çalıştırırsanız başkalarını rahatsız ettiğiniz için kapınıza polis gelir. Türkiye gibi ülkelerde ise gece 22.00’den sonra çalıştırmanız için elektrik idaresi indirim uygular. Amaç az kullanılan saatlerde elektriğin satılmasını sağlamaktır. Yani devlet, vatandaşın huzurunu ve dinlenmesini sağlamak yerine ‘para’yı tercih eder. Ersoy ÖNGÜN

MESAJ PANOSU

-SON zamanlarda milli maçlar Konya’da yapılıyor? Maçların bazı kentlerde yapılmasından korkulduğu için, Konya’da destekleyenlerin çokluğuna güvenerek mi? Öyle görünüyor ki Konyalılar da iktidarın güvenini boşa çıkarmıyor! Ali ÖNER
-PAPA, Obama, Kraliçe Elizabeth bile taziyelerini bildirdi. Herhangi bir Arap ülkesinden taziye mesajı gönderen Müslüman bir lider çıktı mı? Cenabettin H.

Haberin Devamı


‘SON DİLCİ’ TURAN’I KAYBETTİK


ATATÜRK’ün kurduğu Türk Dil Kurumu’nun seçilmiş son başkanı, DTCF’nin dekanlarından, eski Kültür Bakanı Ahmet Taner Kışlalı’nın müsteşarı, Dil Derneği’nin Onursal Başkanı Prof. Dr. Şerafettin Turan (90) Ankara’da vefat etti. Prof. Turan laik Cumhuriyetimiz için, bilim için, sanat için, ödünsüz bir Cumhuriyet aydını olarak yaşamı boyunca savaşım verdi. Binlerce öğrenci yetiştirdi, görkemli yapıtlarıyla devrim tarihimizi, Atatürk’ü, İsmet İnönü’yü anlattı. Bilgisi ve birikimiyle, yurt ve yurttaş sevgisiyle hiçbir zaman karamsar olmadı; 12 Mart, 12 Eylül darbeleri karşısında dik duruşunu korudu. Cenazesi bugün 10.00’da DTCF’deki törenden sonra Kocatepe’de kılınacak cuma namazından sonra Gölbaşı Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

Haberin Devamı

BİLİYOR MUSUNUZ?

-CHP Kırklareli Milletvekili Turabi Kayan’ın, “Başkentteki bombaların sorumluluğunu almayan hükümet İğneada’ya yapılacak ve bölge için bir saatli bomba anlamına gelecek olan santralın sorumluluğunu neye güvenerek almaktadır?” dediğini...
-68’lilerin ‘ağabeyi’, gazeteci ve fotografçı Ergin Konuksever’in tanıklıklarını ve hayatını konu alan Dilşat Zülkadiroğlu’nun yönettiği ‘Son Süvari- Bir Gazeteci, Bir İnsan’ belgesel film gösterisinin yarın Caddebostan Kültür Merkezi’nde 18.00’de yapılacağını...

İĞNEADA: NÜKLEER SANTRAL Mİ NÜKLEER BOMBA MI?

ESKİ Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız 3. nükleer santralinin yerinin belli olmadığını, 2. nükleer santrali yapacak olan Japonların alternatif yerler üzerinde çalışma yapmak üzere görevlendirildiğini açıklamıştı.
Nükleer enerji gibi çevre sorunları doğurma potansiyeli olan santrallerin yapım sürecinde aynı argümanlar kullanılır, artan enerji ihtiyacı, santrallerdeki üretim ile büyüme arasındaki ilişki, ülkenin refah seviyesini yükseltecek kalkınma gereği vs...
Seçim hükümeti diye kayıtlara geçen hükümetin, Enerji Bakanı, kan içindeki Türkiye gündemine rağmen, aniden ve ‘sözde’ seçim hükümetinin görev ve yetki alanında imiş gibi, 3. nükleer santralinin yerinin açıkladı.
Seçim hükümetinin, bu boyutlarda bir tasarruf yapması siyaset ve yönetim etiğine aykırı olduğu gibi, seçilen yer de İğneada, dünya çapında bir eko sistemi barındırıyor,
Bakan’ın açıklamasına göre, santral inşası ile Amerikalılar, Çinliler, Japonlar ilgileniyor... Ne demekse, ‘alelacele’ bir de mutabakat zaptı imzalanmış.
Bir ay sonra bambaşka bir hükümet kurulabilir, bu aculluk neden?
Bu arada Finlandiya Cumhurbaşkanı, Fin’li şirketlerle birlikte Türkiye’yi ziyaret etti. Ankara’da katliamın olduğu yeri ziyaret etti, saygı duruşunda bulundu, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile ilgili, “çok büyükmüş, umarım içinde kaybolmam, navigasyon aletine ihtiyaç olabilir” gibi şaka cümleleri kurdu.
Medyada, tarifeli THY seferi ile seyahat ettiği yazıldı, hafiften, “ne mütevazi bir devlet adamı” algısı doğdu.
Ziyaret öncesi Türk gazetecilere verdiği mülakatlarda, “Türkiye Akkuyu ile nükleer enerji alanına giriyor, nükleer güvenlik ilgilendiğimiz ve uzmanlık geliştirdiğimiz konular arasında, Türkiye’ye nükleer güvenlik sağlayabiliriz, nükleer sektörde işbirliğine yapabiliriz” sözleriyle ziyaretinin amacı hakkında ipuçları verdi.
Aktarmalı, tarifeli uçak ile seyahat işin vitrini, esas mesele, “nükleer santral” olabilir...
Ziyaret esnasında, İğneada’nın 3. nükleer santral yeri olarak açıklamasının (iktidar cenahının çok kullandığı tanımla), zamanlaması manidar...
Cumhurbaşkanı son yurt dışı seyahatini Japonya’ya yaptı ve kendisine fahri hukuk doktorası ünvanı verildi.
Japonların da santral yapımına talip olmaları, bu ünvanın zamanlamasını, manidar yapmaz ama nükleer santrallerin en ballı projeler arasında olduğu bir gerçek. Bu nedenle rekabet büyük ve hatta şeytani (Rabbani değil)...
Akkuyu santrali projesindeki tedarikçi Rus şirketi, 2015 yılı sonunda inşaata başlanılacağını açıklamış olsa da Putin’in Suriye merakı nedeniyle pozisyonlar muğlaklaşıyor.
İğneada’nın çevresel önemi bakımından (Longoz ormanları, Milli Park, kuşların göç yolları vd.) bütün bu gelişmelerin bir kıymeti harbiyesi yok...
İğneada’ya nükleer müdahalenin yaratacağı stres bir nükleer bomba kadar tahribat yapabilir.
Mualla TOPRAK

Yazarın Tüm Yazıları