Kılıçdaroğlu tek başına Taksim’e mi çıksın?

KEMAL Kılıçdaroğlu dün İstanbul’daydı; Şişli’de Cumhuriyet binasını ziyaret etti.

Haberin Devamı

 “Atatürk’ü minnet ve şükranla anıyoruz. Onun koyduğu ilkelerin ne kadar önemli olduğunu bugün çok daha iyi biliyoruz” dedi. Kılıçdaroğlu’nun Cumhuriyet’e verdiği güçlü desteği bir kez daha gösterdi. Her zaman gazetecilerin yanında olduklarını söyledi. Kılıçdaroğlu’nu, CHP’nin çağrısı üzerine Cumhuriyet’in önünde 2000’e yakın bir topluluk karşıladı. Bu sayı daha kalabalık olmalı ve güçlü mesajlar verilmeliydi. Birçok CHP’liden gelen bu eleştiri şöyleydi: “CHP’nin 39 ilçe örgütü var; bu tepki çok zayıf kaldı, Cumhuriyet’in önünde gücünü gösteremeyen meydanlarda ne yapacak?” diye sordu. DİSK Başkanı Kani Beko arkadaşlarıyla Cumhuriyetçileri gün boyu yalnız bırakmadı. Hayri İnönü, Şükrü Genç’in dışında belediye başkanı yoktu kendisiyle birlikte gelen. Nedense bazı belediye başkanları ‘tepki’li etkinliklere katılmaktan çekiniyor. Cumhuriyet’e 220 belediyeden Ataşehir, Beşiktaş, Hatay, Bakırköy, Nilüfer, Çanakkale, Kartal, Mudanya, Yalova, Keşan ve Kepez gibi belediyelerin Ata’yı anma için ilan vermeleri yetmiyordu.

 

Haberin Devamı

Bu durum bazı vekilleri etkilemiş, içlerinden biri “Her şey genel başkana kalıyor” diye yakındı. Bir başkası da şöyle konuştu:

 

“Demek ki çok çalışmıyoruz, kitleleri etkileyemiyoruz... Tayyip Bey de bindirdikçe bindiriyor, nefes almakta zorlanıyoruz. Onun için genel başkan iradesini kullanmalı ya da galiba ben adam seçemiyorum diye düşünmeli... Sonrası mı? Tek başına Taksim’e çıkıp, ben bu ülkeyi yıktırmam diye haykırmalı.”

 

Biraz tuhaf oldu ama Kılıçdaroğlu buna benzer bir ifade kullandı:

 

“Hava kurşun gibi ağır...”

 

Kılıçdaroğlu’nun yargıya çağrısı da önemliydi:

 

Bugün Cumhuriyet’e uygulanan, bugün pek çok yazara uygulanan baskıcı, özgürlükleri kısıtlayıcı uygulamalar, yarın yargı için de geçerli olabilir. O nedenle herkes, demokrasi konusunda, özgürlükler konusunda duyarlılığını korumalıdır.”

 

Evet, gazeteci hapiste olmaz.

 

Haberin Devamı

ANAYASAL ÇALIŞTAY

 

Bu arada Ankara’dan bir milletvekilinin telefonundan CHP’nin hafta sonu bir ‘Anayasa Çalıştayı’ düzenlediğini söyledi. Ankara Marriot Otel’de yarın açılışı yapılacak çalıştayda “Nasıl bir anayasa? Anayasa yapım koşulları” üzerinde Bülent Tezcan, Prof. Dr. Bertil Emrah Öder, Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu, Demirhan Burak Çelik; “Güçlü Bir Parlamenter Sistem İçin Yapılması Gerekenler” üzerinde Muharrem Erkek, Prof. Dr. Erdoğan Teziç, Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu, Prof. Dr. Selin Esen, “Tek adam rejimi dayatması’ üzerinde de Murat Emir, Prof. Dr. Korkut Kanadoğlu, Doç. Dr. Şule Özsoy Boyunsuz ve Doç. Dr. Ekrem Ali Akartürk konuşacak.

 

Haberin Devamı

GÜNÜN SÖZÜ

 

İngiltere’de çoğunluk, yalancılara ve demagoglara kanıp Avrupa Birliği’nden ayrılma kararı vermenin bedelini yoksullaşarak ve uluslararası arenada önemsizleşerek ödeyecek. Amerika’nın ödeyeceği bedel bundan az olmayacak. Piyasaların, savaş çıkmış gibi baş aşağı gitmesi bunun ilk belirtisidir.”   

 

Metin MÜNİR

 

İKTİDAR ENGEL TANIMIYOR

 

ÇERKEZKÖY, Vize ve Silivri’de termik santralların kurulması önündeki engellerin kaldırılması bölge halkının tepkisine neden oluyor.

 

Daha önce Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 ölçekli planlarda, bu bölgelerimiz enerji üretim alanı olarak gösterilmediği için termik santralların kurulması yasal olarak mümkün değildi. Ancak 27.10.2016 tarihinde 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki KHK’nın 2(ç) ve 7(k) maddeleri uyarınca ilgili bakanlık tarafından onaylanan ‘Trakya Alt Bölgesi Ergene Havzası 1/100.000 ve 1/25.000 ölçekli revizyon çevre düzeni planında” değişiklikler yapılarak bazı bölgeler ‘enerji üretim alanları’ olarak düzenlendi. Buna göre, Enerji Üretim AŞ tarafından Çerkezköy’de yapılması planlanan termik santral için 545 ha büyüklüğündeki alan (485 ha’lık kısmı Silivri’de) ve Türkiye Kömür İşletmeleri’nce Vize’de yapılması planlanan termik santral için 135 ha büyüklüğündeki alan ‘Enerji Üretim Alanı’ haline getirildi. Bu plan değişiklikleri yönetmelik gereği olarak 30 gün askıda kalacak ve itiraz edilmediği takdirde kesinleşecek.

 

Haberin Devamı

İktidar, 1. sınıf tarım alanlarında engel tanımıyor.

 

TÜYAP’A 800 YAYINEVİ KATILIYOR

 

35. Uluslararası TÜYAP İstanbul Kitap Fuarı yarın (12-20 Kasım) başlıyor. 800 yayınevi ve STK’nın katılımıyla söyleşi, panel, şiir dinletileri ve çocuk etkinlikleriyle birlikte 300 etkinlikle yapılacak. ‘Onur Konuğu’ Almanya’nın 30 yayınevi ve 40’a yakın etkinlikle katılacağı fuarın ‘Onur Yazarı’ Prof. Dr. Ioanna Kuçuradi. Demkar Yayınevi’nin hazırladığı ‘Mustafa Kemal Atatürk Fotoğraf Sergisi’ fuar süresince 5. Salon’da izlenebilecek.

 

Genel müdürlüğünü Emrah Özpirinçci, genel müdür yardımcılığını Kenan Kocatürk, yayın yönetmenliğini Deniz Yüce Başarır, görsel yönetmenliğini Yetkin Başarır’ın üstlendiği yeni yayınevi ‘hep kitap’ (2. Salon 2306/A) fuarda okuyucularıyla buluşacak.

 

Haberin Devamı

Yarınki açılışta Bilal Şimşir (Bilgi), Barış Doster (Asi Kitap), Ece Temelkuran (Karakarga), Ercan Kesal (İletişim) Erol Mütercimler (Asi Kitap) 16.00, Kanat Atkaya (Karakarga), Özgür Bolat (Doğan Kitap), Ramis Çınar (Postiga), Tamer Levent (Oyun Yazarları Ve Çevirmenleri Derneği) kitaplarını imzalayacak. Ayrıca, Ayşe Kulin, Ahmet Ümit, Kürşat Başar, Semih Gümüş, Gülfem Pamuk da etkinliklerde konuşacak.

 

BİLİYOR MUSUNUZ?

 

- GAZETECİ ve yazar Sedef Kabaş’ın, 103 yaşındaki Muazzez İlmiye Çığ ile yaptığı nehir söyleşi kitabı ‘Muazzam Muazzez’in tüm telif gelirini (her iki yazarın da) ÇYDD’ye bağışladıklarını...

 

- CHP Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer’in, TV kanalları arasındaki haksız rekabeti Meclis’e taşıyarak “Uydu üzerinden yayın yapan tüm TV kanalları, Türksat’a aylık ortalama 62 bin TL ücret ödüyor. Yerel kanalların ulusal kanallarla aynı ücreti ödemesi haksız rekabete yol açıyor. RTÜK ve Türksat, yerel ve ulusal kanallarının bedellerinin ayrıştırılması gerekir” dediğini...

 

- ZÜCACİYECİLER Derneği’nin Belek Rixos’ta başlayan ‘4. Üretici-Marka Buluşmaları’nda sektörde 470 firmanın ‘Ulusal 2B’ toplantılarında sektörün ihracattaki başarısının masaya yatırıldığı; buna göre geçen yılın ilk 6 ayına göre ihracatın % 4 arttığı, ithalatın % 24 düştüğünün belirtildiğini...

 

- CHP Muğla Milletvekili Nurettin Demir’in “Maliye Bakanlığı yetkililerinin, küçük esnaf üzerinde matrahı artırmaları konusunda baskı yaptıkları biçimindeki haberlerin doğru olup olmadığını Maliye Bakanı’na sorduğunu...

 

- DÜNYA Meteoroloji Örgütü’ nün, ‘2011-2015 Arasında İklim’ başlık raporunda çarpıcı sonuçların yer aldığını ve “İnsan kaynaklı sera gazı emisyonları raporuna göre, iklim afetlerinin sıklığını ve etkisini artırıyor; ekonomik ve sosyal maliyetlerin yükselmesine sebep oluyor” ifadesinin yer aldığını (cnullis@wmo.int).

 

 

ATATÜRK ÖLDÜKTEN SONRA ZEKERİYA SERTEL NELER DEMİŞTİ

 

EMEKLİ Büyükelçi Onur Öymen, geçmişte Atatürk’ü eleştirenlerden birinin Zekeriya Sertel olduğunu hatırlatıyor ve yazdıklarını kamuoyuna sunuyor. Sertel’in yazdıkları özetle şöyle:

 

“Atatürk’ün cenaze törenini izlerken vicdanımla bir hesaplaşma gereğini duydum. Sağlığında biz bu adama karşı demokrasi ve özgürlük savaşı yapmıştık. Onu demokrasi ve hürriyet getirmediği için adeta suçlu sayıyorduk. Çünkü o vakit ağaçların içindeydik, ormanı göremiyorduk. Şimdi geçenleri daha aydın görebiliyorum. Atatürk memleketin sosyal, siyasal ve ekonomik hayatında büyük devrimler yapmıştı. Halifeliği ve Padişahlığı yıkmış yerine bir cumhuriyet rejimi getirmişti. Halkın sosyal hayatında ve geleneklerinde birçok esaslı değişiklik yapmıştı. Bu devrimler bazılarında hoşnutsuzluk yaratmıştı. Halife ve Padişahtan yana olanlar ona cephe almışlardı. İttihatçılar ona karşı suikast tertiplemişlerdi. Emperyalistler de memleket içinde isyanlar çıkartmışlardı. İstanbul’da bütün Halifeci, Padişahçı ve gerici basın Atatürk’e karşı yaylım ateşi açmıştı. Bütün bu koşullar içinde hürriyet ve demokrasi gelişebilir miydi?  Tersine devrim düşmanlarına karşı az çok sert davranmak gerekir. Atatürk de iç ve dış düşmanlara karşı ihtiyatlı ve tedbirli bulunmak ihtiyacındaydı. Böyle olmakla beraber Hitler ve Mussolini biçiminde bir diktatörlüğe gitmedi. Kişi egemenliğinden çok Meclis egemenliğine, yani halk egemenliğine önem verdi. ...yumuşak, sevimli ve akıllı bir otorite kurdu. Bu otorite diktatörlükte olduğu gibi korkuya değil, sevgiye dayanıyordu. Onun için bizim istediğimiz kadar değilse de gene de günün koşullarının elverdiği ölçüde hür bir rejim kurdu. Biz eleştirilerimizi özgürce yapabildik. Nazım Hikmet en devrimci şiirlerini onun döneminde yazdı. Nazım’ın en son ve uzun mahkûmiyeti de Atatürk’ün hastalık yıllarına rastlar. Bugün memlekette ilerici kuvvetler Atatürk ilkelerine dayanarak savaşabiliyorlar. Onun için Atatürk dün de büyüktü, bugün de büyüktü, yarın da büyük kalacaktır. Biz uğrunda savaştığımız özgürlük ve demokrasiye ancak onun açtığı yoldan ulaşabiliriz.”

 

Sertel’in düşünceleri bugünkü siyasetçiler, akademisyenler ve basın mensupları tarafından dikkatle ve ibretle okunması gereken bir belge niteliğindedir.”

Yazarın Tüm Yazıları