‘Kayıt dışı ve korsan yönetim’

“ANAYASAL ihlalden öte... ‘Anayasal darbe hali... Paralel hükümet girişimi...” diye yazmış kamuoyuna yaptığı açıklamanın başına CHP Konya Milletvekili Atilla Kart...

Haberin Devamı

Ortaya çıkan durumu şöyle değerlendiriyor: “Türkiye’de yapılan ‘kayıt dışı ve korsan yönetim’ halidir. Dikta yapılanmasına yönelik olan bir girişim hali söz konusudur. Öyle ki; Cumhurbaşkanı tarafından yapılan görevlendirmeler, tarafımıza cevaben verilen 6 Ocak 2015 tarih-15 sayılı yazıyla ‘tevilli’ olarak kabul edilmiş, ancak buna rağmen bu kararnamelerin Resmi Gazete’de yayımlanmasından kaçınılmıştır. Cumhurbaşkanı kendince; bu yöndeki sübut bulgularını engellemektedir. Oysa diğer bulgu ve ihlaller bir tarafa; ortada en açık ifadesiyle, TCK’nın 309 ve müteakip maddelerinde düzenlenen ‘Anayasa’yı ihlal’ hali söz konusudur. Cumhurbaşkanı’nın; mevcut anayasal sistem içinde, nasıl olsa ‘vatana ihanet’ dışında yargılanmam söz konusu olamaz yaklaşımıyla; sistemin çelişki ve boşluklarını istismar etmeyi sürdüreceği anlaşılmaktadır.
Cumhurbaşkanı; anayasal sistemi, kişisel ve siyasi çıkarları üzerinden kilitlemek istemektedir.
Cumhurbaşkanı’nın bu yaklaşımlarının ve uygulamalarının, hukuk ve demokrasi kavramları içinde yeri olamaz. Burada vahim ve kritik olan bir diğer husus şudur; Türkiye Cumhuriyeti’nin 62. hükümeti, tüm bu anayasal ihlallerin birinci derecede sorumlusu konumunda olmakla; Cumhurbaşkanı’nın gerçekleştirmekte olduğu anayasal darbeye, asli anlamda ve maddi-manevi boyutlarıyla iştirak eden konumuna girmiştir.
Özetle... Bugün (dün) Cumhurbaşkanı başkanlığında yapılan toplantı, gündemi ve sonuçları itibariyle Anayasa’nın 104/b maddesi kapsamında kabul edilebilecek bir toplantı değildir. Burada doğrudan anayasal sistemi ve yürütme gücünü–yürütme yetkisini gaspa ve yetki tecavüzüne yönelik bir girişim söz konusudur.
Cumhurbaşkanı; kişisel ve siyasi çıkarları uğruna anayasal sistemi kilitlemektedir. Bu durumun sürdürülmesi kabul edilemez. 15 Ağustos 2014’ten bu yana gerçekleştirilmekte olan ve bugün de sürdürülmek istenilen ‘Anayasal Darbe’ girişimleri; yaratılmak istenilen ihlallere ve provokatif ortamlara rağmen; hukuk ve demokrasi yoluyla, toplumsal dirençle ve toplumsal barışımız korunarak aşılacaktır. Halkımızın bilgi ve değerlendirmelerine saygıyla sunulur.”

Haberin Devamı


GÜNÜN SÖZÜ

Haberin Devamı

-“İslam’ı itibarsızlaştırmakla görevlendirilmiş misyonerler” kimler mi? Sayayım: Cüppeli Ahmet, Hayrettin Karaman, Nurettin Yıldız, Kadir Mısırlıoğlu, Ömer Tuğrul İnançer ve diğerleri. Ben bunlara “İslamcıların (Müslümanların değil) Cem Yılmaz’ları” diyorum.” Memduh BAYRAKTAROĞLU

Reklamdan sonra korku filmi


AKP Balıkesir milletvekili olan Tülay Babuşçu’nun “600 yıllık İmparatorluğun 90 yıllık reklam arası sona erdi” biçimindeki cevherine kızmadım. Bilakis canıyürekten iştirak ettim: Anadolu ve Rumeli Türkleri 600 senedir bir korku filmi seyrediyordu. Atatürk reklam arasından yararlanarak bize güzel bir dünyanın reklamlarını sundu. Biz de güzel bir dünyanın nasıl olduğunu onun sayesinde öğrendiğimizden artık o korku filmine devam etmek istemiyoruz. Osmanlı korku filminin detaylarını isterse kendisine zevkle anlatırım (gerçi partisi milletimize o filmin devamını göstermek için elinden geleni ardına koymuyor). Ama hani ‘Muhteşem Yüzyıl’ dizisi bile, olayları dramatize etse de önemli bir gerçek payı içeren mesajlar veriyordu. Mesela kendisi oradan başlayabilir. Sonra daha bilimsel eserleri kendisine önerebiliriz. C.Ş.

Haberin Devamı


Hrant’ın arkadaşları ve katilleri


HRANT Dink’in katlinin gerçek sorumluları suç labirentleri arasında kaybedildi. Hrant Dink bu ülkenin çilesini çekmiş, sorumlu bir insanıydı.
İki görüntü ‘mıh’ gibi hafızalara çakıldı. Hrant’ın başından vurulup, kaldırım üzerinde yatan ve ayakkabısı yıpranmış görüntüsü... Sevgili eşinin, gazetesinin balkonundan, bebekten katil yapan karanlığa vurgu yapan, suçlamayan, barışa el uzatan, elemli sesi...
Hrant’ın arkadaşları kisvesi altında kendilerine meşruiyet arayanların bazıları, bugün cinayeti tezgâhladıklarını iddia ettikleri ile kol-kola rejimi devirmek için işbirliği yaptılar. Göğüslerini gere gere yazdılar, söylediler. Şimdilerde, neredeyse bütün karanlık icraatları bir ‘keramet’li yapıya ciro edip vicdanlarını rahatlatmaya çalışıyorlar. Hrant Dink, birden çok fail tarafından, iştirak halinde işlenen bir cinayet sonucu hayatını kaybetti. En verimli çağındaydı, söyleyecek sözü olan bir insandı, yanlış anlaşıldı... Ruhu şad olsun; Hrant’ın katilleri ‘arkadaşları’ değildi! H. ŞANSLI

Haberin Devamı

Batı Trakya Türkleri oylarını bölmesin

ÖNÜMÜZDEKİ pazar günü Yunanistan’da erken genel seçimlere Batı Trakyalı Türkler, 7 değişik parti ve 17 adayla seçimlere giriyor. Bir aday da “Ben Yunan Pomak’ım” diyerek ayrı bir baş çekiyor. Amaç her zaman olduğu gibi ‘Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nı dağıtarak Yunan parlamentosunda temsilini önlemek. Bu konuda her nedense Batı Trakya’da ve Türkiye’de kamuoyu oluşturmak açısından derin bir sessizlik var. Çünkü toplum başka yerlere dönük.
Biz Rumeli Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi (RUBASAM) olarak Yunanistan’da çok izlenen Rumeli TV’de iki program yaparak konuya değindik.
Ancak ‘Batı Trakya Müslüman Türk Azınlığı’nın Yunan parlamentosunda temsili hem iki ülke ilişkileri hem de azınlık açısından önemli... Bu nedenle gelişmeler konusunda Türk azınlığın oylarını bölmeden-parçalamadan en az 3 Türk milletvekilini seçmesi gerekir kanaatindeyim. Eğer oylar o veya bu şekilde bölünürse Türk azınlığının bir sesi daha kısılmış olacaktır. Çünkü Yunan azınlık adayına oy vermemektedir. Bu konuda Batı Trakya Türklerini hissi davranmayıp akıllı davranmaya davet ediyorum.
Yani azınlığın oyu her zaman olduğu gibi azınlığa olsun.
Özcan PEHLİVANOĞLU

Haberin Devamı


MESAJ PANOSU


-TÜRKİYE’de entelektüel kesim tıpkı Türk burjuvazisi gibi özünde korkaktır; önce alkış tutar, zor zamanda ise hemen en güvenli pozisyonu alıp kendini korur.
Oray EĞİN
-OSMANLI
’ya dönüş safsatası bir emperyal projedir: Tıpkı Sevr gibi! Sevr’de kukla halife padişah başkan ve federal bir Anadolu planlanmıştı. Uygarlık tarihi ve binlerce yıllık Türk tarihi kendi içinde hep ileriye akan bir nehir gibidir. Bu nehirde tersine kürek çekenler boğulmuştur. Sinan MEYDAN

Yazarın Tüm Yazıları