Kadın özgürleşmeden toplum özgürleşemez

8 MART ‘Dünya Emekçi Kadınlar Günü’...

Haberin Devamı

Aradan geçen 160 yıla rağmen Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü bir kez daha ayrımcılık ve şiddete karşı eşitlik mücadelesindeki kadınların seslerini duyurma çabalarının gölgesinde kalıyor.

Kadın cinayetleri katliam boyutuna ulaşmışken, devlet çıkardığı onca yasaya rağmen kadınların can güvenliğini sağlamada yetersiz kalmaktadır.

kadıncinayetleri.org sitesinin araştırmasına göre, Türkiye’de 2010-2015 yılları arasını kapsayan dönemde en az 1675 kadın öldürüldü. Bianet’in yerel ve ulusal gazetelerden, haber sitelerinden ve ajanslardan derlediği haberlere göre ise, erkekler 2016’da en az 261 kadın ve kız çocuğu öldürdü. 2016’da öldürülen her dört kadından biri ayrılmak/boşanmak istediği ya da barışma/birliktelik teklifini reddettiği için öldürüldü. En az 417 kız çocuğu cinsel istismara uğradı, 119 tecavüz, 75 taciz vakası meydana geldi.

Tablo bu kadar ağırken erkek katiller ve tecavüzcülerin kravat taktıkları için “iyi hal indirimleri” aldıklarına, ‘tahrik indirimi’nden yararlanarak cezasız kaldıklarına, tecavüz davalarında ise kadınların ‘rıza’larının arandığına tanık olmaktayız. AKP hükümeti ise, cinsiyet ayrımcı politikalar, yasalar ve uygulamaları hayata geçirmekte, kadınların ekonomik özgürlüğünü hiçe sayarak, “en az 3 çocuk” söylemiyle kadınları eve hapsetmekte ve erken yaşta evliliğe teşvik etmektedir. Kadınların fıtrat gereği erkeklerle eşit olamayacağı, börek yapamayan kadının ailesinin dağılmaya mahkûm olacağı yönündeki söylemler kadını yok sayan zihniyetin dışavurumudur.

(Bu metin Eğitim İş’ten uluslararası ilişkiler sekreteri Ebru Sungar’ın açıklamasından özetlenmiştir.)


EN BÜYÜK SORUN ŞİDDET
KADİR Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezi tarafından her yıl gerçekleştirilen ‘3. Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması’nın 2017 sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre 2017 yılında kadının en büyük sorunu; şiddet (% 55), 2. sırada işsizlik’ (% 12), 3. sırada ise eğitimsizlik (% 11) geliyor. Türkiye’de kadınlık ve erkekliğe atfedilen özelliklerin ülkedeki aile, çalışma ve siyaset dünyasındaki yansımalarını değerlendiren araştırma birçok çarpıcı veriyi ortaya koyuyor.

Rektör Prof. Dr. Mustafa Aydın 23 ilde gerçekleştirilen araştırmanın bazı değerlerini şöyle açıkladı: Çocuk işçiliğine hayır, evde kız çocukların çalışmasına evet. Boşanmak için aile içi şiddet yeterli sebep gösteriliyor. Kürtaja şartlı kabul çıktı. Mutlu ve güvenli bir toplum muyuz? Cevabı 10 üzerinden 7.6 çıktı, yani memnun... Kadınlar siyasette ‘kadın liderliği’ istiyor.


HÖH VE DOST REKABETİ
BULGARİSTAN’da 26 Mart’ta yapılacak parlamento erken seçimleri kampanyası iki Türk partisi arasında gergin başladı.

Kampanyanın başlamasıyla 240 sandalyeli parlamento için 21’i bağımsız, 13 siyasi parti ve 9 koalisyondan toplam 4 bin 732 aday yarışacak. Toplam 31 seçim bölgesinde kurulacak 12 bin 600 civarında sandıkta oy kullanılacak. Bulgaristan dışında dünyada 400 merkezde oy kullanacak; Türkiye’de kurulacak sandık sayısı ise 35... Seçimlere eski Başbakan Boyko Borisov’un lideri olduğu ülkenin en büyük siyasi partisi, Bulgaristan’ın Avrupalı Gelişimi İçin Yurttaşlar (GERB) Partisi, ırkçı ve aşırı milliyetçi partiler olan Özgür Bulgaristan Ulusal Cephesi (NFSB), İç Makedon-Edirne İhtilal Örgütü (VMRO) ve ATAKA (Atak) Partisi ile iki Türk partisi katılıyor; geçmişte koalisyonlarda yer alan Halk ve Özgürlükler Partisi (HÖH) ile Sorumluluk, Özgürlük ve Hoşgörü İçin Demokratlar (DOST) partisinin Hürriyet ve Şeref Halk Partisi (HŞDP) ile birlikte kurduğu ‘DOST Birliği’ koalisyonu... 38 milletvekili bulunan HÖH’ün 8 vekili, ‘Dost Birliği’ne transfer olmuş. Bu birliği destekleyen AKP’nin İstanbul’daki örgütlerinden Bulgaristan’a yardım yağıyor. AKP’li milletvekilleri, belediye başkanları ve müftüler, Türklerin köy ve kasabalarını tarıyorlar; konuşmalarında Müslümanlığı öne çıkarıyorlar.

Kılıçdaroğlu dün parti grubunda, bu rekabetin ipuçlarını ortaya koydu. HÖH’lü, Bulgaristan’da Türk kökenli hem bir de Bulgar vatandaşı olan Erdinç İsmail Hayrullah, Bulgar Parlamentosu’nda dostluk grubu başkanı. Türkiye’ye propaganda için gelmek isterken Türkiye’ye girişi Dışişleri Bakanlığı’nca yasaklandığını açıkladı ve “Neden Almanya’ya kızıyorsunuz, daha kötüsünü siz yapıyorsunuz. Siyasette çifte siyaset olmaz. Nasıl Türkiye’yi ayrıştırıyorlarsa Bulgaristan’daki Türkleri de ayrıştırıyorlar. HÖH’ün karşısına Dost Partisi’ni kurdurdular” diye konuştu.

YARDIM PAKETLERİ
Bu arada polis, üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu DOST Partisi’nin, Kırcaali’de halka dağıtmak istediği 400 yardım paketine (hububat ve gıda malzemesi) el koydu. DOST ise, polisin rakipleri HÖH’ün, halka HÖH logolu bağışlar dağıtmasına göz yumduğunu açıkladı.

Çalışma Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, DOST Birliği Koalisyonu’nun Pendik’teki seçim bürosunu ziyaret etti ve “Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün miras bıraktığı genç Cumhuriyete sahip çıkmak istiyoruz” dedi.

Bulgaristan’da 7 milyon nüfusun 1 milyonunu Türk/Müslümanlar oluşturuyor.


TURİZM BOYKOTU NASIL KIRILIR?
AVRUPA’daki tek tur operatörü Bentour Turizm’in Yönetim Kurulu Başkanı Kadir Uğur’un Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’ya yazdığı mektuptan dün söz etmiştik. Uğur, 5 sayfalık mektubunda büyük bir reklam kampanyası yapılmasını öneriyor. Özetle diyor ki: 25 Şubat’ta Essen’de 400 Türk seyahat acentesi sahiplerini bir araya getirerek Türkiye’nin bu krizden nasıl çıkılabileceğini konuşmuşlar. Teşvik önerilerini ele almışlar.

Düğünlerin Türkiye’de yapılmasının teşviki konusunda hiç olmazsa KDV tutarının düğün sahibine iade edilmesi tartışılmış... Uğur, “Düğünleri Türkiye’de gerçekleştirmenin teşviki olur kanaatindeyim. Ayrıca THY’nin vereceği bir düğün hediyesi veya aksiyon bu girişime hareket katar” demiş.
Toplantıda, yürütülen boykotun ‘Türkiye düşmanları’ FETÖ, PKK örgütü mensupları ve basın tarafından yürütüldüğünü, bunun da Türkiye’nin imajından ve turizm gelirlerinden çok şeyler kaybettirdiğini belirten Uğur şöyle diyor:

200 MİLYON DOLARLIK BÜTÇE
“Bunu kısa sürede kırabilmek için sizin Almanya ve İsviçre’de 10 gün kadar kamp kurup, önemli medya kuruluşlarının patronları ile teke tek yemek davetlerinde buluşup dertleşmesi ve doğruları anlatması bana tek çare olarak görünüyor. Bu ikili görüşmelerde medyalara ne kadarlık bir bütçe ile Türkiye reklamlarının başlayacağının sinyalinin verilmesi ibreyi pozitife çevirir görüşündeyiz. 200 milyon dolarlık bir bütçenin bulunması ve acilen devreye sokulması bize 20 milyar dolar gelir getirir. İki önemli lobi firmasının devreye alınması işlerimizi kolaylaştırır. Aksi takdirde biz bu devreyi iki-üç yıldan önce aşamayız. İki yıl önce, ortalama kişi başı gelir 900 Avro iken bugün bu fiyat 500 Avro’ya düşmüştür.”
Bu kritik ortamda başka ne yapılabilir ki...

Yazarın Tüm Yazıları