Et ithalatçıları kazanıyor yerli tavukçular batıyor

‘‘TÜRKİYE’de ne yazık ki, üretim yapan dayak yiyor. Üretim yapmak ‘ceza’ olmamalı...

Haberin Devamı

Aracı, komisyoncu daha çok para kazanır hale gelirse bu işlerde sakat bir durumun olduğu açıktır.”

İzmir’de iyi şeyler duymadık... Ekonomide ciddi olarak olumsuz bir tablonun varlığı açık olarak ortaya çıkıyor.
Başbakan’ın ‘seçim reklamları’na göre ortalık ‘tozpembe’ gösteriliyor. Seçim kampanyasında herkese ‘para’ vaadi alabildiğine öne çıkarılıyor.
CHP iyi ki, ‘emekliye iki maaş’ demiş; iktidar ‘emeklileri’ elinden kaçırmamak için cümleleri tersyüz edip aynı vaadi daha ‘ballı’ olarak sunuyor. Maaş promosyonu ile emekli cezbedilebiliyor.
Türkiye’de yaşam ‘bedava’ sanki...
İşadamları dert küpü; kimse siyasetten bahsetmek istemiyor ama gerçekleri arka planda kalıyor.
“Siyasetçiler, işadamlarını anlayamıyor ve de göremiyor. Üretim yapan birçok tesis zarar ediyor. Ülkenin tepesindekilerin gündemi ise başka... Putin, Suriye, Esad, PKK, IŞİD sorunları... Şehit cenazeleri içimizi yakıyor. Gerici politikalar Türkiye’ye hiç yakışmıyor; vatandaşın yüzü de hiç gülmüyor.”
Çünkü onlar ‘siyaset karın doyurmuyor” vurgusu yapıyor.
İzmir’deki bir kafede bu dostumuzla konuşurken, Körfez’in keyfini bile tadamıyorsunuz.

 

Haberin Devamı

TAVUK ve YUMURTAYA BÜYÜK HAKSIZLIK YAPILIYOR

 

Bir başka üzüntü kaynağını da anlatıyor:
“Bu ülkede tavukçuluk batıyor.”
“Nasıl?” derken, sorunun ilginç bir tarafına parmak basıyor:
“Piliç eti üretimi son bir yılda yüzde 8 arttı. Bize geçmişte teşvikler getiriliyor, biz de yatırımlar yapıyoruz; ama bakıldığında işin dengesi kaçmış... Bizi AB’ye almıyorlar; Avrupa’daki Türk gıdacılar Türkiye’den mal götüremiyorlar. Bu işin bir yanı ama esas sorun Türk insanının tavuğu ve yumurtayı daha çok tüketmesi gerekiyor. Et pahalı, balık zaten azalıyor. Bütün neslin en kıymetli protein kaynağının piliç eti, yumurta olduğunu bilmemiz gerekiyor. Ama üretim fazlalığından ötürü şimdi de herkes zarar görmeye başladı. Büyük firmalar da büyüdü, küçükler de... Bu büyümeden dolayı da herkes ciddi şekilde kayıp görüyor.”
-Tavuk üzerine bazı tartışmalar var ama?...
Eminim bunların ciddi hiçbir tarafı yok. Antibiyotik, hormon iddialarıyla Türk tavukçuluğunu karalamak istiyorlar. Dolaylı olarak 3 milyon kişinin ekmek yediği 1.9 milyon ton üretim yapıldığı sektöre yazık ediliyor. Türkiye’de kişi başına 20 kilo piliç eti yenirken, Avrupa’da bunun 25, ABD, S. Arabistan ve Brezilya’da 43 kilo olduğunu unutmamak gerekiyor; ayrıca aynı yem, aynı kümes ve katkı maddeleri ile Avrupa ve ABD ile hatta onlardan daha yeni teknoloji ile üretim yapıldığını da...
Tavuğun kilosu şu günlerde 4.0-4.55 lira arasında; yani ıspanak ve pırasa fiyatına...
(750 bin kişinin çalıştığı sektörde 9 milyar TL ciro yapılıyor; büyük ihracatçımız Irak... AB hâlâ piliçte kapıları açmadı.)

 

Haberin Devamı


GÜNÜN SÖZÜ


“Her köyümüzde bir piyano olmalıdır.”
Çetin ALTAN

 


Ormanlardaki hafriyat rantı nasıl yaratıldı

 

Çevre katilleri aramızda

 

EKSİK olmasınlar, okurlarımız dünkü ‘Bu fotoğraf ne diyor?’ yazısı ile bu yağmaya lanet yağdırdı. Bu hafriyat toprağı neden eski maden ocaklarına dökülmedi? İşte bunun vahim yanıtı: “3. köprü otoyolu nedeniyle oluşan milyonlarca metreküp kazı fazlası toprağın güzergâhın yakınında bulunan eski maden ocaklarının iyileştirilmesinde kullanılmasına ‘hafriyat rantından’ dolayı engel olunmuştur.”
Olayı biraz daha açalım:
“01.03.2013 tarih ve 28928 sayılı Resmi Gazete yayınlanarak yürürlüğe giren “6527 Sayılı Kanun”la değiştirilen Orman Kanunu’yla da söz konusu kazı fazlası toprağın orman içindeki boşluklara dökülmesinin yasal zemini hazırlanmıştır. Güzergâha bitişik binlerce metrekare büyüklüğündeki verimli ormanlar da ‘güzergâh’ kılıfı adı altında kesilerek “orman içi boşluklar” yaratılmış ve yaratılan bu boşluklara da güzergâhtan çıkan hafriyat toprağı dökülmüştür.
Sadece ranttan dolayı yaşatılan bu durum, İstanbul’un ormanlarına 3. köprü otoyol projesinden çok daha fazla zarar vermiş, tabiri caizse tam bir çevre cinayetine neden olmuştur.”

Haberin Devamı


‘Demokrat Parti Anayasa’yı çiğnedi’

 

TÜRKİYE, en büyük kalem ustasını kaybetti. Geriye de yazar iki oğul, bir kız evlat ve bir torun bıraktı. Eleştirdi, yargı önüne çıkarıldı; İşçi Partisi milletvekili olarak Meclis’e girdi, dövüldü. Onun yazı ve kitapları dışında bilinen bir cümlesi vardır ki; 1960 devrimine damgasını vurmuştur.
“Bugün Canım Yazı Yazmak İstemiyor.”
Onun bu yazısından bir bölümü sunmak istiyoruz.
“Yıllar ve yıllar boyu aklımızın erdiği, gücümüzün yettiği, dilimizin döndüğü kadar tarihlerden örnekler verdik, hukuk prensipleri sıraladık, kinayeli fıkralar anlattık. Kafasında en ufak bir izan fırçası bulunan bir insan bile bu ihanet yolunun geçit vermeyeceğini görür ver geri dönerdi. Hayır, bunlar öyle yapmadılar. Anayasa’yı çiğnediler. Hürriyetleri kestiler, hukuk dışı komisyonlar kurdular...
Artık yazı yazmıyor, yazı taklidi yapıyorduk. Atatürk’ün ‘Gençliğe Hitabe’sini, Nutuk’un tefrikası halinde yayınlamak dahi suç sayılır olmuştu. Atatürk’ten bahsedilsin istemiyorlardı. Onun kurduğu inkılap Türkiye’sinin Cumhuriyet’ine bir beyefendiler saltanatı halinde çöreklenmek ve memleketi basınsız, üniversitesiz hatta meclissiz idare etmek niyetine kapılmışlardı.”
(Yazının devamını internetteki köşemizde okuyabilirsiniz.)

 

Haberin Devamı


BİLİYOR MUSUNUZ?

 

-‘50. Sanat Yılında Ataol Behramoğlu, Cumhuriyet, Sanat ve Laiklik’ etkinliğinin bugün Ankara Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi’de yapılacağını...
-GAZETECİ-Mine Kırıkkanat’ın ‘Sevmekten ölmek mi, yoksa yaşamak mı’ adlı söyleşisinin yarın 15.00’te İstanbul Caddebostan Kültür Merkezi’nde yapılacağını...

Yazarın Tüm Yazıları