CHP’de ‘ihraç tehdidi’

Kılıçdaroğlu eleştirilerine disiplin yolu açıldı.

Haberin Devamı

KILIÇDAROĞLU’na sosyal medya üzerinden “Artık yeter. Genel başkana eleştiri hakkı olmayan bir partide demokrasiden söz edilemez” gibi eleştiriler yağdıran CHP İzmir/Bornova üyesi Prof. Dr. Kayhan Kantarlı ‘parti suçu’ işlediği iddiasıyla İzmir İl Disiplin Kurulu’na sevk edildi.Bu karar örgütte büyük endişe ile karşılandı; bazı üyeler “Şimdi ne olacak?” diye sormaya başladılar.
İl yönetiminin aldığı bu karara karşılık CHP’de iki dönem PM üyeliği yapan Prof. Dr. Tülay Özüerman bir açıklama yaparak şunları söyledi:
“Bu yöntemle parti büyümez, küçülür. İl başkanı vekil seçilmek için adımlar atıyor, ancak giderek CHP’nin oylarını azalttığı/azaltacağı için bu hayali gerçek olamayacak. Sayın Kantarlı’dan sonra sıra bize gelecek. Biz bu durumu, CHP tabanının tasfiyesi olarak okuyoruz. Yeni duruma ayak uyduramayanlar çekip gitsin deniliyor. Ben CHP, Ali Engin’i vekil adayı gösterirse, sandığa gitmeyeceğimi şimdiden ilan ediyorum. İddia ettikleri gibi sosyal demokratlık bir yana, demokrasiden bile haberleri yok diyorum ve il yönetimi davet ederse demokrasinin ne anlama geldiği, muhalefet olmadan demokrasinin olamayacağı, parti içi demokrasi nedir gibi konularda konferans verebilirim. Çünkü gerçekten ihtiyaç var. Yeni CHP, demokrasi ile mesafesini açtıkça, etnik ve dini siyasete kucak açtıkça tabanını genişleteceği hesabını yapıyorsa çok yanılıyor. Hiç ummayacağınız kişiler ve CHP’ye gönül vermişler kurultay sonrasında endişelerini dile getirip, ‘Şimdi ne olacak?’ diye sormaya başladılar. Partimizin girdiği bu virajı çok tehlikeli buluyor ve umarım bu yanlış uygulamadan vazgeçilir diye umut ediyorum.
Ve disiplin kurulu size yapıldığı gibi bana da davet çıkaracak olursa, şimdiden savunmaya gitmeyeceğimi duyuruyorum.
Artık CHP’de de taraf olmayan bertaraf olmaya başladı.”

Haberin Devamı


‘Cülus bahşişi’ dağıt sonra da mahkûm et!

BİRÇOK üniversite mezunu gibi ben de uzunca bir süredir enayi yerine konmaya devam ediyorum. Üstelik bizzat hükümetimiz tarafından!
Sosyal devlet olmanın olmazsa olmazları arasında yer alan ‘ücretsiz eğitim yoluyla eğitimde fırsat eşitliği’ ilkesine, 2012 yılında kalkan harçlarla uyabilmiş olmak yüzümüzü güldürse de, aynı borçları ödemeye devam eden eski mezunlar için bir başka eşitsizlik gündeme gelmişti. Ha bugün ha yarın derken sonunda Meclis’ten geçen Torba Yasa kapsamına da dahil edilmeyen geriye dönük harç ve öğrenim kredisi borçlarının ödenmesi zorunluluğu gerçekten tam bir ikiyüzlülük!
Bir yandan siyasi beklentilerle ‘cülus bahşişi’ dağıtır gibi her türlü vergi borcu, ceza vs. affedilirken; diğer yandan ‘tek suçu okumak’ olan bizler yürürlükten kalkalı iki yıl olmuş harçları ödemeye mahkûm ediliyoruz. Söz konusu borçların silinmesi herkes için mutlak bir zorunlulukken, yine siyasi başka nedenlerle ‘erken evliliğe teşvik’ kapsamında, sadece üniversite okurken evlenenlerin borçları siliniyor ve bursa çevriliyor. Alın size bir çifte standart daha!
Her yönden son derece vahim ve çağdışı olan bu ‘haracı’ kaldırarak iyi bir başlangıç yapan iradenin, aynı şekilde geriye dönük borçların silinmesi hususunda da ortaya konması gerekiyor. Yaşanan bu çifte standartları da göz önüne alarak, yarısına yakın bölümünü ödediğim borcumun kalan kısmını ödemeyi reddediyorum ve bu konuda gerekli tüm hukuki yolları deneyeceğimi buradan sizin vasıtanızla ilgililere iletiyorum.
Gürsoy ERCAN

Haberin Devamı


İmam hatip baskısı

Kadayıfın altı kızartılıyor

ANKARA Bahçelievler Alparslan Ortaokulu’nun öğrenci velileri diyor ki: Okulumuzu ilk önce tamamıyla imam hatip yapmak için her yolu denediler. Başaramayınca okulumuzun bir kısmını verdiler. Buradaki öğrencileri yıldırmak için iki yıldır birlikte eğitim gören sınıfları hiçbir mantıklı sebep göstermeden okulların açılmasına birkaç gün kala sınıfları dağıtarak bizleri, çocuklarımızı yıldırmaya, onları üzmeye çalışıyorlar. Bizi hile ile kandırmak istiyorlar. AKP iktidarı hani ‘demokrat bir iktidardı...
Baskı ve sinsice oyunlardan bıktık. Köşenizde bu konuyu gündeme getirirseniz, tuzağa düşürülen diğer okul velilerinin uyanmasına yardımcı olunmasını isteriz. Yoksa kadafıyın altı giderek kızarıyor.

Haberin Devamı


BİLİYOR MUSUNUZ?

MALTEPE Belediye Başkanı Ali Kılıç ve danışmanı Münih’in 5 dönem anakent belediye başkanlığını yürüten Christian Ude’nin, Münih Uluslararası Fuar Yönetim Kurulu Başkanı Klaus Dietrich ile Münih’te bir araya gelerek Avrupa ile Asya ülkeleri arasında köprü görevini üstlenecek bir fuar projesinin Maltepe’de gerçekleştirilmesi konusunda görüşmeler yaptıklarını, SPD’li olan Ude’nin Maltepe ekonominin merkezi olacak, işadamları gönül rahatlığı ile İstanbul’a gelerek tanıtımlar yapabilecekler” dediğini...
CHP bilgi ve iletişim teknolojilerinden sorumlu genel başkan yardımcılığı görevinden ayrılan Emrehan Halıcı’nın, 2010-2014 döneminde partideki bilişim sistemleri üzerinde genel merkezde ve örgütlerde neler yaptıklarını uzun bir liste halinde açıkladığını...
FIRATPEN’e ait tesislerin de içinde bulunduğu Büyükçekmece Türkoba’daki tarla vasfındaki yerlerin sanayiye açılması karşısında TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası tarafından yapılan itiraz üzerine planın iptal edildiği ancak bu kez toprak sahiplerinin karşı itirazları üzerine -CHP’li 4 üyenin itirazlarını geri çekmesi üzerine- de İBB Meclisi’nden oybirliğiyle geçtiğini, tutum değişikliği nedeniyle bazı AKP’lilerce bu durumun ‘sitemkâr’ karşılandığını... Kozyatağı Hilton Oteli’ne, imar itirazlarına rağmen iskânının Kadıköy Belediyesi’nce verildiğini...

Haberin Devamı


Prof. Sencer Divitçioğlu vefat etti

İ.Ü. İktisat Fakültesi ve daha sonra Boğaziçi Üniversitelerinde iktisat ve tarih alanında dersler veren eski hocalarından Prof. Dr. Sencer Divitçioğlu (87), İstanbul’da yaşamını yitirdi. İktisat ve tarih alanında yaptığı çalışmalarla tanınan ve her iki alanda da önemli eserler kazandıran Prof. Dr. Divitçioğlu, 1956-1982 yılları arasında İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde, 1975’ten itibaren de Boğaziçi Üniversitesi’nde teorik iktisat dersleri vermişti.
Divitçioğlu, Türkiye’de 1960-1970’li yıllarda gerek akademik camiada gerekse de siyaset çevrelerinde çokça tartışılan “Asya Tipi Üretim Tarzı” üzerine, “Asya Üretim Tarzı ve Osmanlı Toplumu” adlı kitabıyla damga vurmuştu. Karl Marx ve Friedrich Engels’in Asyalı toplumların, Batıdaki gelişim aşamalarından farklı seyirlerini açıklamak için kullandıkları bu kavram üzerinden Osmanlı toplum yapısı üzerine yürütülen “feodal mi, Asya Tipi Üretim Tarzı mı?” tartışmalarına katılmış ve Osmanlı’nın feodal olmadığını savunmuştu.

1402’LİKLERDENDİ

14 Şubat 1927’de İstanbul’da doğan Divitçioğlu, 1950’de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdi. Doktorasını Paris Üniversitesi İktisadi Bilimler Fakültesi’nde yaptı. 1959’da “Marx’ta İktisadi Büyüme” adlı teziyle doçent oldu. 1976 yılında profesörlüğe yükselen Divitçioğlu, 12 Eylül askeri darbesi sonrasında 1402’likler diye anılan üniversiteden tasfiye edilen isimler arasında yer aldı. Divitçioğlu, bilimsel çalışmalarını yurt dışında sürdürdü. 1983 yılında Paris Üniversitesi’nde konuk profesör olarak dersler verdi. Darbe sonrası koşullarını gözetmeksizin yeniden Türkiye’ye dönen ve Türk tarihi ve antropoloji üzerine çalışmalara yoğunlaşan Divitçioğlu, Hakan Güldağ ve İbrahim Ekinci’nin hazırladığı “Sencer Divitçioğlu Anlatıyor” isimli kitaptaki deyişiyle, “İktisadiya’dan tarihistan’a” göç etti. Divitçioğlu, bu kitapta kendini, şu sözlerle anlatmıştı:
“Benim derdim bilinmeyen şeyleri çözmek. Hep öyle oldu. İktisatta da daha sonra yoğunlaştığım tarihde de... Tarihe üniversiteden atılmamızın arkasındaki nedenleri araştırmak için ara verdim. Tarih, acaba bizlerin üniversiteden niçin atıldığını açıklayabilecek miydi? Bunu bize yapan devlet acaba nasıl bir devletti? Bunun kökeni neydi?”

KİTAPLARI

Divitçioğlu’nun başlıaca eserleri şöyle:
Kök Türkler (1987), Geçivermiş Gelecek (1991), Nasıl Bir Tarih? (1992), Oğuz’dan Selçuklu’ya (1994), Osmanlı Beyliğinin Kuruluşu (1996), Ortaçağ Türk Toplumları Hakkında (2001), Orta - Asya Türk İmparatorluğu VI. - VIII. Yüzyıllar (2005), Orta-Asya Türk Tarihi Üzerine Altı Çalışma (2006), Meta Tarih - Ege Beylikleri: Meta History - Egean Beyliks (2008), Mikroiktisat (1962), Asya Tipi Üretim Tarzı ve Az-Gelişmiş Ülkeler (1966), Asya Üretim Tarzı ve Osmanlı Toplumu/Marksist Üretim Tarzı Kavramı (1967; 2003), Das Kapital Üstüne Çeşitlemeler (1969), Değer, Üretim ve Bölüşüm (1982).
Yakın döneme kadar çalışmalarını aktif olarak sürdüren ve son kitabını 2012’de tamamlayan Divitçioğlu’nun son yolculuğu için dün ilk tören saat 10.30’da, uzun yıllar ders verdiği İstanbul Üniversitesi’nde düzenlenecek. Divitçioğlu, dün öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazı sonrasında Demirciköy Mezarlığı’nda toprağa verilecek.

ÖZGÜN DÜŞÜNÜRDÜ

Yazar Halit Kakınç, Divitçioğlu’nun kaybı üzerine şöyle dedi:
“Türk Solu’nun bence en önemli özgün düşünürlerinden biriydi Sencer Hoca… Asya Tipi Üretim Tarzı’nı (ATÜT), benim neslim O’ndan öğrendi…
Sencer Hoca, İdris Hoca fikir namusları pek adamlardandı... Hoca, ATÜT fikrini Kemal Tahir’den almıştı. Ve bunu hiç saklamadı.”

KONUKMAN AKP KURUCULARINDANDI

ANAP kurucusu, üç dönem milletvekilliği ve Devlet Bakanlığı yapan, daha sonra Yusuf Özal’la birlikte ‘Yeni Parti’yi kuran, 1995’de de MHP’ye katılan Prof. Dr. Ercüment Konukman (81) İstanbul’da vefat etti ve
cenazesi dün İstanbul Şakir’in Camisi’nde kılınan ikindi namazının ardından Üsküdar Bülbül Deresi Mezarlığı’nda toprağa verildi.


Ankara’nın suları ile ilgili tahliller açıklanmıyor

EVET “Ankara suyu tam bir bilmece halinde!.. Bunun sonucunda da su temiz mi, kirli mi tartışmaları alevleniyor.
Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan “temiz su kentli hakkıdır” dedi. Tüm laboratuar sonuçları açıklanmalı diyen Candan, “su ile ilgili tüm raporlar açıklanmalı, her bölgeden alınan tüm numunelerin laboratuar sonuçları tek tek açıklanmalı. Ankara’nın suyunu bilmeceye dönüştüremezler sonuçları halkla paylaşmak durumundalar, Halk Sağlığı Kurumu, halkın sağlığı ile oynayamaz, ‘su içilebilir’ açıklamasıyla geçiştiremez. Avrupa Kentli Hakları Bildirgesi’ne göre kentliler su ve toprak kirliliği olmayan, doğası ve doğal kaynakları korunan bir çevre; sağlıklı bir çevrede yaşama hakkına sahip. Su irliliğine karşı önlem alınmalı, meskûn alanlar su kirliliğinden korunmalıdır. Büyükşehir Belediyesi’nin de sorumluluğundadır“ şeklinde konuştu.

SU KOKUYOR

Candan üyelerinden şikâyet aldıklarını belirterek “Ankara suyu kokuyor. Evimizde çeşmemizden akan su kokuyor. Üyelerimizden, meslektaşlarımızdan suyun kötü kokusu üzerine sık sık şikayet alıyoruz. Numune aldık, baktık diyen Halk Sağlığı Kurumu laboratuar raporlarını bir an önce açıklamalı. Madem su temiz bu gizlilik niye? Sudaki sülfat oranlarını açıklamalılar“ ifadelerini kullandı.
Candan ayrıca Başkent Dayanışması’nın Ankara suyu üzerine eylemlilik hazırlığında olduğunu söyledi. Başkent Dayanışması Bileşenleri 15 Eylül’de Ankara suyundaki kirliliğe dikkat çekmek amacıyla Güvenpark’ta saat: 12.30’da eylem yapacak.

Melih Gökçek’e köprü uyarısı

OSTİM 2 Blok Yöneticisi Mali Müşavir Feyzullah Bingöl, yönetici sorumluluğuyla ciddi bir öneride bulunuyor:
Ankara Ostim’de devamlı yaşanan bir olumsuzluk için rahatsız ediyorum. Bundan birkaç hafta İstanbul’da yaşanan üst geçit kazasına (Avcılar) benzer, belki de daha kötüsü olabilecek bir köprü kazasını önleyebilir miyiz diye yazıyorum. Ankara Ostim Alınteri Bulvarı üzerinden geçmekte olan Batıkent Metrosu’nun köprüsünün ayaklarının üst kısmına devamlı olarak; iş makinası yüklü TIR, kamyon ve buna benzer araçlar yükseklikten dolayı çarpmakta ve bu köprünün ayağına sıkışmaktadır. Bugün (önceki gün) 10.09.2014 saat:16.40’da Çetin işletmeleri firmasına ait 06 DC 1709 Plakalı TIR (Dorse Plakası ise 06 AZ 4145) üzerinde mikser yüklü iken çarptı ve sıkıştı. Bir Ankara’lı olarak gerekli yerlere başvurularımı, uyarılarımı ve şikayetlerimi de yaptım. Üzerinden Metro geçmekte olan köprünün ayağında yaşanan bu kadar kazadan sonra inşallah kötü sonuçlar olmaz. Köprü ayağında 4 metre tabelası var, çözüm bulmak çok mu zor? Gabari(yükseklik) çubuğu ve uyarı ışığı koyulursa sorun çözülür ve yaşanan maddi hasarlı kazaların sorunu çözüldüğü gibi, ölümle sonuçlanabilecek kazalarında önüne geçilmiş olur. Geç olmadan, kötü kazalar yaşanmadan sizlerden ricam sesimizi duyurmanızdır.

Feyzullah BİNGÖL

Haberin Devamı

Aziz Torun’a arkadaş tavsiyesi


BİR muhafazakârın bütün iyi niyetine rağmen uğradığı müthiş dönüşümün tipik örneği… Gazeteci-yazar Ali Bulaç, arkadaşı Torunlar İnşaat’ın yönetim kurulu başkanı Aziz Torun’u anlattı ve ona ilginç önerilerde bulundu. Bulaç, Aziz Torun’u, 1970’lerin başlarında Divanyolu’nda her hafta sonu katıldığı rahmetli Nurettin Topçu’nun sohbetlerinde tanıdığını, bu ekipte eski bakan Hayati Yazıcı, rahmetli Ahmet Şişman, Süleyman Akdemir ve bir zekâ dehası ‘sürurlerin süruru’ diye nitelendirdiği M. Ali Metinyurt’un isimlerini sayıyor öncelikle… Platin ve Küllük çevresinde siyasi olaylar biçimsiz hüviyet kazanınca Laleli’deki Çayevi’nde toplanmaya başladıklarını anlatıyor Bulaç…
Torun’u şöyle tanımlıyor:
“Aziz Torun, bilinci açık, İslamcı gelenekten gelme, kültürel ve entelektüel birikimi yüksek, insaf ve vicdan sahibi bir insan. Eğer fikri sahada yürümeyi seçseydi bugün Türkiye’nin sayılı entelektüelleri arasında yer alırdı. Ancak o ticaret yapma, ekonomik faaliyete katılma yolunu seçti.”
Özetle yazının sonunda şunları Bulaç, “Aziz dostuma uçuk kaçık bir önerim var” diyerek şöyle devam ediyor:
“Önce 10 işçinin her birinin ailesine bir ev al, sosyal güvencelerini sağla. Sonra Mall of İstanbul’u ve Stadyumdaki inşaatı yık, İnsan Yayınları ilk önce oradan çıksın. Mecidiyeköy’ün ortasına yüzlerce ağaç dik, ailelerin gelip nefes alacağı çay bahçeleri yap. Sermayeni Anadolu’ya kaydır; şehirleri şenlendir; Kapalıçarşı, Mısır Çarşısı modellerle orta sınıfı canlandır. Bütün gökdelen sahipleri de öyle yapsın, yoksa Ad ve Semud kavmini yerle bir eden İlahi azab gökdelenleri ve AVM’leri yerle bir edecek!”
(Yazının tamamı 11.9.2014 tarihli Zaman gazetesinden okunabilir.)

Yazarın Tüm Yazıları