Irak uçurumun kenarında

HEPİMİZ Suriye’ye kilitlenmiş durumdayız. Gözümüz kulağımız bu topraklarda. Ama bu yüzden güney sınırımızı paylaştığımız diğer ülkede, yani Irak’ta olan biteni kaçırıyoruz. Oysaki Irak, ABD işgalinden ve Saddam’ın devrilmesinden bu yana, yani 14 yıldan beri en kötü dönemini yaşıyor.

Haberin Devamı

Başkent Bağdat’ta geçtiğimiz cumartesiden bu yana resmen göz gözü görmüyor. Dini lider Şii Mukteda El Sadr yanlıları, kurtartılmış bölge sayılan “Yeşil Bölge”yi resmen istila etmiş durumda. Başbakan İbadi’ye karşı olan gösterilerde, şu ana kadar 7 kişi hayatını kaybetti. Vitrindeki sebep ise eylülde yapılacak yerel seçimler için kurulan seçim komisyonunun “taraflı” olması. Oysaki bu, buzdağının sadece görünen ucu.

ŞİİLER BİLE BÖLÜNDÜ

ASLINDA Irak bu duruma 2 kırılma noktasından sonra geldi. 1’ncisi, 2003’te ABD’nin işgaliyle Saddam’ın devrilmesiydi. Böylelikle “intikam zamanı” diyen Şiiler, ülkede mezhepçi bir siyaset izlemeye başladı. Yani 2006-2014 yılları arasında başbakan olan Maliki, ülkeye Şii hakimiyeti getirdi.

2’nci aşama ise, DEAŞ’ın Haziran 2014’te Musul’u işgal edip ülkenin yüzde 40’ına hakim olmasıyla başladı. Bu dönemde ülkede İran’ın nüfuzu iyice pekişti. Irak’ın da 3 parçaya (Şii, Sünni, Kürt) bölüneceği neredeyse kesinleşti.

Haberin Devamı

Ancak sorun şu ki, ülkeyi pençesine alan bu kutuplaşma, sadece farklı etnisiteler ve mezhepler arasında değil. Şiiler bile kendi aralarında birkaç bloka bölünmüş durumda.

Kabasını çizersek şöyle: Şu anki Başbakan İbadi, Ağustos 2014’te hükümeti kurarken Şii dini lider Büyük Ayetullah Ali Sistani’nin desteğini almıştı. Ancak buna rağmen Şiiler arasında cepheleşme gitgide keskinleşti. İbadi’nin de ait olduğu, en büyük Şii koalisyon olan Irak Ulusal İttifakı içinde 4 ayrı grup oluştu.

Biri, İbadi cephesi. 2’ncisi; İran’a yakınlığıyla bilinen eski Başbakan Maliki’nin lideri olduğu Kanun Devleti Koalisyonu. 3’üncüsü, Irak milliyetçisi diyebileceğimiz Sadr’ın başını çektiği Sadr Hareketi. 4’üncüsü de, El Hekim’in başkanlığındaki Irak İslami Yüksek Konseyi. Ki El Hekim, bu aktörler arasında en uzlaşmacı olanı. Zira Sünnilerle ve Kürtlerle sık sık görüşerek, geniş bir taban oluşturmaya çalışıyor.

İşte İbadi de, bu rekabetten ciddi yara almış durumda.

İbadi zaten üzerindeki bu baskı yüzünden 1 yıl önce, Şubat 2016’da, teknokratlardan oluşan yeni bir kabine kuracağını açıklamıştı. Mart ayında yeni bir listeyi Parlamento’ya sundu. Ama diğer partilerin itirazı yüzünden, bu bakanlıklar bir türlü tamamen doldurulamadı. Bu da hükümeti iyice işlevsiz kıldı.

Haberin Devamı

Bu yüzden Mukteda el Sadr, halkı daha önce de İbadi’ye karşı sokağa çağırdı. Ve Sadr yandaşları nisan ayında Bağdat’ta yine Yeşil Bölge’ye akın etti. Ancak gösteriler kısa zamanda kontrol altına alındı. Şimdi ise durum kontrolden çıkmış görünüyor.

İRAN VE ABD ETKİSİ

Bu toz duman bulutundan, dış güçler de yararlanmaya çalışıyor. Seçimlerin sonuçlarını tabii ki Iraklılar belirleyecek. Ama Iraklıların seçimini manipüle eden de, yine yabancı güçler. Bunların başında ise İran geliyor. 

Herşeyden önce; İran’ın milis gücü Haşdi Şabi şu an Irak’ta DEAŞ’a karşı en etkin güç. Bu yüzden İran sahadaki dengeleri değiştirme gücüne sahip. Irak’taki kaynaklarım, İran’ın DEAŞ’tan aldığı bölgelere Şiileri yerleştirdiğini anlatıyor. Tahran bu şekilde buraların nüfus yapısını dönüştürüyor. Bu da ister istemez buralardan çıkan oyları da belirleyecek. Bununla birlikte; İran’ın ülkede güçlenmesi, Maliki’ye alan açıyor.

Haberin Devamı

ABD ise –özellikle Trump’la birlikte- İran’ın buradaki nüfuzunu kırma derdinde. Bu yüzden İran yanlısı Maliki’yi değil, İbadi’yi destekliyor. Hatta Trump’ın başkan olur olmaz İbadi ile yaptığı telefon görüşmesinde verdiği mesaj Irak’ta, “İran’a karşı birlikte çalışalım” şeklinde algılanmış.

KAYGAN DENGELER

SEÇİMİ etkileyecek 2’nci etken ise dini otoritelerin kimin yanında duracağı. İlerleyen süreçte El Sadr ve Sistani, Maliki ya da İbadi’den yana tavır alabilirler.

3’üncü belirleyici de, Şii grupların diğer Şii koalisyonlarla kuracağı ittifaklar. Mesela önümüzdeki aylarda Maliki ya da İbadi öne çıkarsa, El Hekim ve El Sadr ikisinden birine katılmayı seçebilir.

Haberin Devamı

Peki seçimi kim kazanır? Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) Başkanı Mesut Özcan’a göre; ne İbadi’nin, ne de bir başka liderin seçimi kazanması garanti değil. Özcan, “Zemin çok kaygan ve kırılgan. Dengeler daha çok değişir” diyor. Hatta seçim tarihlerinin ertelenebileceğini bile söylüyor. Belli ki bu pilav daha çok su kaldırır. İzlemeye devam.

NOT: Salı günü yazımda Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik’in New York Times (NYT) gazetesine verdiği demece atıfta bulunmuş, “Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusunda bir Kürt kantonunu tolere edebileceğini” söylediğini yazmıştım. İlnur Bey arayarak NYT’ın sözlerini yanlış yansıttığını, aslında “Kürt kantonu” değil, “Kürt yapısı” dediğini vurguladı. Dikkatinize sunarım.

Yazarın Tüm Yazıları