İRAN İLE NÜKLEER ANLAŞMA'NIN GELECEĞİ TEHLİKEDE Mİ?

ABD'de Donald Trump'ın Başkan seçilmesiyle birlikte uluslararası alanda daha önce birçok konuda kaydedilen gelişmelerin önünün tıkanması veya daha önce varılan birçok mutabakatın bozularak yeniden değerlendirilmesi tehlikesi belirdi. İran ile Nükleer Anlaşma olarak bilinen Kapsamlı Ortak Eylem Planı (KOEP) da bu tehlikeyle karşı karşıya olan mutabakatlardan biri.

Haberin Devamı

14 Temmuz 2015 tarihinde İran ile P5+1 ülkeleri (bu ülkeler  Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi olan ABD, Rusya, Çin, Birleşik Krallık ve Fransa ile onlara katılan Almanya'dan oluşuyor) arasında imzalanan bu anlaşmanın geleceğinin tam anlamıyla güvence altında olduğunu söylemek güç.

Her ne kadar ABD'nin eski başkanı Obama anlaşmanın imzalanması için büyük gayret gösterdiyse de, Trump KOEP'e karşı olduğunu sürekli olarak dile getiriyor. Fırsat bulduğu takdirde de anlaşmanın uygulanmaması için elinden geleni yapacak.

İran'da da anlaşmanın imzalanmasından memnun olmayan çevreler az değil. Üstelik bu yıl ilkbaharda İran'da Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapılacak olması KOEP'in geleceğini daha da önemli bir hale getiriyor. 

Öte yandan, anlaşmadan memnun olmayan başka ülkeler de var. İran'ı kendi ulusal güvenliği açısından çok önemli bir tehdit olarak gören İsrail bu ülkelerin başında geliyor. İran'la bölgede önemli bir rekabet içinde olan Suudi Arabistan'ın da bu konuda İsrail ile  aynı düşünceye sahip olduğu biliniyor. 

Haberin Devamı

Global İlişkiler Forumu (GİF) bünyesinde kurulan ve Türkiye, ABD, Rusya, Çin, Birleşik Krallık, Fransa, Hindistan, İsrail, İran'dan katılan uzmanların oluşturduğu Uluslararası Çalışma Grubu 17 Mart tarihinde KOEP'in geleceği konusunda bir bildiri yayımladı.

Bildiride KOEP'in hedeflerinin iddialı ve anlaşmanın yapısının karmaşık olduğu teslim edilmekle birlikte, uygulamada karşılaşılan üstelik öngörülebilir olduğu da vurgulanan birtakım zorluklara rağmen anlaşmanın şimdiye dek başarıyla yürütüldüğü görüşü dile getiriliyor.

Bu bağlamda İran'ın nükleer programı konusunda uluslararası topluma güvence vermeye yönelik olarak anlaşma kapsamında üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirmek üzere adımlar attığı hatırlatılıyor, aynı şekilde P5+1 ülkelerinin de bu konuyla bağlantılı olarak İran'a uygulamakta oldukları ekonomik yaptırımları kaldırdıklarına dikkat çekiliyor.

Bildiride herşeyden önce anlaşmanın mükemmel ve kusursuz olarak nitelenemeyebileceği, ancak mevcut koşullarda daha iyi bir anlaşmanın yapılmasının da mümkün olamayacağı vurgulanıyor.

Haberin Devamı

Bildiride devamla, böyle bir anlaşmanın yeniden müzakereye açılmasının tüm tarafları memnun edebilecek farklı bir sonuca ulaşması ihtimalinin bulunmadığına, dolayısıyla yeniden müzakere edilmesinin anlaşmanın sağlanamadığı bir duruma yol açacağına, bunun da yanlış hesaplamalar sonucu Ortadoğu'da yeni bir felakete yol açabileceğine işaret ediliyor.

Anlaşmanın geleceği konusundaki en önemli gelişmeyi elbette İran'da yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucu oluşturacak. Mevcut Cumhurbaşkanı Rohani bu anlaşmanın sonuçlandırılmasında önemli rol oynadı. Henüz resmi olarak açıklanmasa da, Rohani'nin yapılacak seçimlerde yeniden aday olacağı ve İran'da reformcu çevrelerin desteğini alacağı  düşünülüyor.

Haberin Devamı

Elbette başka adaylar da çıkacak. Ancak asıl çekişmenin reformcu grupla sertlik yanlısı grup arasında geçeceği, Devrim Muhafızları'nın halen Tahran'ın Belediye Başkanı olan Muhammed Bagher Ghalibaf'ı destekleyerek aday gösterecekleri, dolayısıyla Rohani'nin işinin pek de kolay olmayacağı ileri sürülüyor.

İran'ın uluslararası toplumla arasının yeniden düzelmesinde Nükleer Anlaşma'nın önemli bir rolü var. Bu düzelmenin İran halkının yıllardan beri maruz bırakıldıkları yaptırımların yavaş yavaş ortadan kalkmasına ve İran'a yeniden uluslararası yatırım imkanlarının doğmasına yol açtığı söyleniyor. Bu gelişmenin  sağlayacağı refah ortamının da bölgede barış olanaklarını güçlendireceğine işaret ediliyor.

Haberin Devamı

Nükleer dosyanın yarattığı sıkıntıların yanı sıra, Irak ve Suriye'de de uluslararası toplumla gerginlikler ve görüş farklılıkları yaşamakta olan İran'ın bölgede yapıcı bir aktör haline dönüşmesi Rohani'nin çabalarının sürdürülmesiyle mümkün olabilecek.

Ancak Rohani'nin çabalarının karşısında hem İran'ın içinde, hem İran'ın dışında olan çevrelerin de gerçekleri görerek akılcı davranmaları bekleniyor. Bu çevrelerin başında da elbette ABD ve onun yeni başkanı Donald Trump geliyor.

KOEP'in geleceği konusunda resmi çevreler dışında özellikle uluslararası uzmanlardan oluşan sivil toplum kuruluşlarının değerlendirmeler yapmaları ve bu konuda görüşlerini dile getiren raporlar hazırlamaları önemli. 

Haberin Devamı

GIF'in bildirisi de bu açıdan bir boşluğu dolduruyor. Bildiride ilgili tüm taraflara anlaşmaya bağlılıklarını yeniden beyan etmeleri çağrısında bulunuluyor ve bu konuda somut fikirler içeren bir raporu da GIF'in önümüzdeki dönemde yayımlayacağı belirtiliyor.

Yazarın Tüm Yazıları