Avrupa'nın yeni ortak güvenlik ve savunma politikası

Birleşik Krallık'ın Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılması ile sonuçlanacağı söylenen ve "Brexit" olarak anılan süreç Lizbon Anlaşması'nın 50. Maddesi uyarınca Mart 2017'de başlatıldı.

Haberin Devamı

50. Madde normal koşullarda bu ayrılık ya da boşanma sürecinin iki yıl içinde tamamlanmasını öngörüyor.

 

Brexit denince öncelikle Birleşik Krallık ile AB arasındaki pazar ilişkileri, ticaret, ekonomi, serbest dolaşım gibi konular akla geliyor. İşin savunma boyutu hakkında Brexit referandumunun sonuçlanmasından bu yana önemli bir yorum ya da değerlendirmede bulunulmadı. Oysa Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılması halinde AB'nin kendi içinde geliştirdiği Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) adı ile anılan uygulama da ciddi şekilde etkilenecek.

 

Birleşik Krallık ve Fransa Avrupa'nın nükleer güce sahip iki ülkesi ve AB'nin güvenlik ve savunma politikaları bakımından iki temel direğini oluşturuyorlar. Brexit bu durumu değiştirecek. Diğer bir deyişle, Birleşik Krallık ile Türkiye, NATO üyesi olan fakat AB üyesi olmayan iki Avrupa ülkesi olarak aynı statüye sahip olacaklar.

 

Haberin Devamı

Almanya, Brexit sonrası Avrupa'nın güvenliğinin NATO dışında kendi olanaklarıyla sürdürülebilir olmasının güçleşeceğini düşünüyor. Donald Trump'ın NATO ile ilgili olumsuz ifadeleri de  Avrupalıların ABD'ye olan güvenlerini zayıflattı.

 

Bu koşullar Avrupa'nın güvenliğini kendi ayakları üzerinde durarak sağlayacak arayışlara yönelmesine yol açtı. İşte bu nedenle ortaya yeni bir savunma anlaşması fikri atıldı. "Kalıcı Yapılandırılmış İşbirliği" Savunma Anlaşması'na İngilizce kısaltılmış adıyla PESCO deniyor.

 

Avrupa'da bazı çevreler hemen bu yeni yapılanmanın NATO'nun alternatifi olduğunu ileri sürmeye başladılar. Gerek ABD'nin NATO çevrelerinde yarattığı güvensizlik ve kuşku, gerek Brexit ile birlikte Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılacak olması böyle bir alternatife ihtiyaç duyulmasını ve bir arayışa girilmesini haklı gösteriyor olabilir. Ancak PESCO'nun bu alternatifi sağlayabileceği konusunda ciddi kuşkular var.

 

Haberin Devamı

Herşeyden önce, söz konusu anlaşmayı 23 AB üyesi ülke imzaladı. Birleşik Krallık'ı şimdiden devre dışı sayarsak, AB'nin 27 üyesi var. Anlaşmayı imzalamayan ülkeler, Danimarka, İrlanda, Malta ve Portekiz. Danimarka esasen AB'ye ilk genişleme dalgasıyla katılan ve bu katılma sırasında da AB'nin savunma politikalarında yer almayan bir üye. Diğer üç ülke ise şimdilik PESCO'ya üye olup olmamayı değerlendirmekteler.

 

PESCO hakkında açıklanan bilgilere bakılınca ortaya bir "Avrupa Ordusu"nun çıkmadığı görülüyor. Esasen NATO'nun da kendine ait bir ordusu yok. NATO'da olduğu gibi, Avrupa'da da  savunma alanında yatırımların artırılması ve ortak askeri yeteneklerin geliştirilmesi öngörülüyor.

 

Haberin Devamı

NATO Genel Sekreteri PESCO'nun yürürlüğe girmesiyle birlikte NATO'nun da güçleneceğini belirtti. NATO'ya alternatif olması beklenen bir yapılanmanın alternatif olacağı örgütü nasıl güçlendireceği elbette merak edilecek bir durum. Cevap ise çok basit zira madem Avrupa ülkeleri kendi aralarında askeri yeteneklerini güçlendirecek adımlar atmayı öngörüyorlar, o halde aynı ülkeler, aynı zamanda NATO üyesi olduklarına göre, NATO'nun askeri yeteneklerinin de güçlendirilmesini sağlayacaklar.

 

PESCO'nun 2020 yılından itibaren yıllık 5 milyar Avro'ya varan Avrupa Savunma Fonu tarafından desteklenmesi öngörülüyor. Bu fon silah teknolojisi ile ilgili araştırmalar ve malzeme alımları için kullanılacak.

 

Haberin Devamı

Avrupa Birliği esas itibariyle bir ekonomik pazar topluluğu olarak kurulduğu için güvenlik ve savunma açısından daima kimlik bunalımı içinde olmuştur. NATO'ya bel bağlamak zorunda kalması da bu kimlik bunalımını pekiştirmiştir. Oysa Avrupa'nın kendi güvenliğini, Amerika ile karşılıklı bir bütünlük ve Transatlantik güvenlik yapılanması içinde düşünmesi, komplekslerinden arınması gerekir.

 

AB'nin, hele Birleşik Krallık'ın da ayrılmasından sonra, Atlantik bağlantısını göz ardı ederek kendini tamamen kıtaya mahkum etmesi bu şekilde "yaratıcı" kavramlar bulması sonucunu doğuruyor. PESCO daha önce de düşünülen ve "Avrupa Kolordusu" diye adlandırılan, ancak vücut bulamayan ve Avrupa'nın güvenlik ve savunma politikalarına katkı oluşturamayan eski kavramların yeniden ısıtılmasından başka bir şey değil.

 

Haberin Devamı

AB'nin, Brexit sonrası yeni koşullarda kendi savunmasını zaafa uğratmamak için, AB-NATO savunma işbirliği mekanizmalarını  Birleşik Krallık ve Türkiye'yi de ortak karar verme süreçlerine katarak güçlendirmesi daha akılcı bir yol olurdu. Bunun için hala vakit var.

 

Yazarın Tüm Yazıları