Medeni bir şehirde yaşamak

Geçen hafta 10 Ocak Çalışan Gazeteciler Günü anımsandı. Kutlandı demek isterdim.

Haberin Devamı

Gün gazetecilerle ilgili olunca, yaklaşan seçimler öncesi Bursa Büyükşehir Belediyesi için iki güçlü aday, şu anki Başkan Alinur Aktaş ile Nilüfer Belediye Başkanı ve CHP’nin Büyükşehir adayı Mustafa Bozbey, birbirine yakın saatlerde basın mensuplarıyla buluştu. Davetli olduğum Bozbey’in toplantısına katılma şansım oldu.
*
Bir nebze seçim başlangıcı verileceğini düşünüyordum. Öyle başlamadı Başkan, gazetecilerin sorunlarını konuşmayı yeğledi. Bana doğru gelmediğini kendisine de söyledim. Bu sorunun üç ayağı var. İlki hukuksal altyapı. Bu zaten 10 Ocak’la 1961’de sağlanan yasal güvencelerin daha da yukarı taşınması. İkincisi, bu hukuksal yapının daha sağlam bir noktaya taşınmasıyla, gazetecilerin mesleklerine, sahip çıkması. Sonuncusu ve elbette ki en önemlisi, kamunun çıkarlarını gözetmekle görevli olan basına, toplumun özgürlükler temelinde çok büyük bir güçle destek olması.
Ama toplantıda bulunmamın asıl nedeni, Bursa şehrinin yönetimine talip olanların kafalarındakileri duymaktı.

Haberin Devamı


MEDENİYET KAVRAMI
Hadi geniş alalım virajı. Medeniyet deriz hep. Arapça kökenlidir kelime ve Medine’den gelir. Kent devleti anlamı da vardır. Yunanca polis kelimesi gibidir. Yani kelimeler şehir yönetiminden yola çıkmıştır.
Medeniyetin, kelime kökenini de aşan bir anlama kavuşmuştur. Başka toplumları da etkileyebilen bir kültürel birikimi ifade eder. Öylesine başattır ki, zamanın ruhunu da yansıtır. Roma Medeniyeti, İslam Medeniyeti ve Osmanlı Medeniyeti gibi.
*
İşte Roma Medeniyetinde olduğu gibi, bir kentten yayılan birikimleri de kapsar. Günümüzde de, iş biraz oraya doğru gitmektedir. Artık ülkelerin değil şehirlerin yarıştığı ileri sürülür. Beyinleri kapmak, üretimleri şekillendirmek, turizm imkanlarını artırmak için marka kentlerden bahsedilir.
Herkes yaşadığı gerçekler kadar hayata bakabilir. Bizler de Bursa’da yaşayan ve elbette başka kentleri de bilen insanlar olarak bu kentin çok özel ama bir o kadar da kıymeti anlaşılmayan bir kent olduğunu düşünürüz.
Bu kent bir medeniyetin doğumuna beşiklik etmiştir. Doğal kaynaklar açısından çok az sayıda kente nasip olacak imkanlara sahiptir. Ancak gerek yönetimsel eksiklikler, gerekse kentin kaynaklarının rantlara kurban edilmesiyle, yeni medeniyetler oluşturma kapasitesindeki bu kent, yaşlanmış ve bir kenarda eskilerle avunan geçmiş zaman sahne sanatçısı gibidir.
*
Başkan adaylarının, siyasi angajmanlarından sıyrılıp bu kentin değerlerini kavramasını, Bursa’yı topyekun ele almasını bekliyorum. Umarım bu kenti yönetmeye talip olanlar, başta trafik olmak üzere, kötü yapılaşma, tarım alanlarının yok edilmesi, şişirilmiş sanayi gibi belalardan bu kenti kurtarıp, turizme, aranan tarım ürünlerinin yetiştiği yeşil Bursa’ya döndürmeyi hedeflerler. Aksi, medeniyet kavramına en ufak tabirle yakışmaz.
Yakında adayların vaatlerini de duyacağız. O da ayrı güzellikte bir yazı konusudur. Umarım yazmak imkanı olur. Hava ray sistemleri, Kayseri’ye deniz getirmek gibi vaatler mi, yoksa kenti 100 yıl sonrasına taşıyacak ve bu arada içinde yaşayanları mutlu kılacak projeler mi kapışacak.
Kalın sağlıcakla.

Yazarın Tüm Yazıları