Sanal âlemde iki devre...

Canlı aksiyonla animasyonun iç içe geçtiği ‘Space Jam Yeni Efsane’yi, NBA yıldızı LeBron James sürüklüyor. Film bir babanın oğlunu anlama sürecini, bir basketbol maçı eşliğinde anlatıyor. Bugs Bunny ve Looney Tunes karakterlerinin de olduğu eğlenceli bir yapım...

Haberin Devamı

Önce geçmişe ilişkin bir hatırlatma: 1996 yapımı ‘Space Jam’, basketbolun o dönemki parlak yıldızı Michael Jordan’ın sürüklediği, animasyonla harmanlanmış bir çalışmaydı. Efsanevi oyuncu, kötü yaratıkların ele geçirdiği NBA yıldızlarına karşı Bugs Bunny öncülüğündeki Loony Tunes ekibinden kurulu takımıyla mücadele ediyordu. 25 yıl sonra, aynı mantığın ürünü bir adım daha karşımızda.

‘Space Jam Yeni Efsane’ (Space Jam A New Legacy) adlı bu yeni hamle, temel olarak bir baba-oğul çatışması üzerine inşa edilmiş. Önce 1998’de Ohio-Akron’da başlayan, minik LeBron’un, koçunun tavsiyeleri doğrultusunda kendisini sadece oyuna vermesiyle birlikte büyüyen kariyerinin izlerini sürüyoruz. Cleveland, Miami, tekrar Cleveland, LA Lakers derken o artık herkesin tanıdığı parıltılı NBA yıldızı LeBron James’tir. Villasında ailesiyle birlikte yaşarken oğlu Dom’u da kendisi gibi basketbolcu yapma çabalarına tanık oluruz. Oysaki karşısındaki gencin farklı yetenekleri, ilgi alanları vardır ve hedefi, video oyun tasarımı alanında kendini kanıtlamaktır. Bir iş görüşmesi için gittikleri Warner Bros.’un dijital bölümünde kaybolurlar. Daha doğrusu yarattığı ‘Serververse’ evreninde hükümranlığını ilan etmiş ve kendisini bütün bir âleme göstermek için planlar yapan yapay zekâ Al G Rhythm tarafından kaçırılırlar. Bu megaloman varlık, kuralları tuhaf bir basketbol maçı düzenler. Bu sıradan bir mücadele değildir; baba-oğul rakiptir ve LeBron kanadı kaybederse sonsuza kadar bu evrende kalacaklardır.  

Haberin Devamı

Malcolm D. Lee’nin yönettiği ‘Space Jam Yeni Efsane’, son derece eğlenceli ve göndermeleri itibariyle çekici bir yapım. Evet, hikâye bir babanın oğlundaki değerleri çok sonradan keşfetmesine dayanıyor ama yine de işleniş ve gezinilen alanlar fazlasıyla tatmin edici. Daha doğrusu NBA ve WNBA’in yanı sıra sinemanın geçmişine ilişkin kimi köşe taşlarından haberdarsanız, filmden çok tat alacaksınız...

Sinemada bir hedef maçına çıkmak ve bunun için, o sporu yapan birinin öncülüğünde takım kurmak, kökleri Zoltan Fabri klasiği ‘Cehennemde İki Devre’ye uzanan bir ritüeldir... Bu ikinci ‘Space Jam’ filminde de LeBron, yine Bugs Bunny ve Looney Tunes ekibinden bir takım kuruyor ve oğlu Dom’un da aralarında bulunduğu ekibe karşı (ki rakipte Anthony Davis, Klay Thompson, Nneka Ogwumike, Damian Lillard ve Türkiye’de Fenerbahçe ve Galatasaray’da da forma giyen, ‘Beyaz Mamba’ lakaplı Diana Taurasi gibi isimler var) mücadele veriyor. Film, Warner patentli kimi klasiklere (‘Casablanca’, ‘The Matrix’ ve ‘Mad Max: Fury Road’ mesela) göndermelerde bulunurken Superman, Batman, Joker, Penguen gibi DC kahramanlarını da öyküsüne katıyor.

Haberin Devamı

Sanal âlemde iki devre...

‘O HERKESİ BIRAKIR’

LeBron’un oyunculuğuyla sürüklenen yapımda Don Cheadle, abartılı fakat etkileyici bir performansla, kötülük dolu yapay zekâya hayat veriyor. Belli bir kuşak izleyicinin Lola Bunny, Sylvester ve Tweety, Daffy Duck gibi karakterlerle nostaljik tatlar alacağı yapımda ben sadece sinemasal değil, ‘Kral’ James’in oyunculuk kariyerine ilişkin iğnelemeleri de (mesela babasını soran Dom’a Al G Rhythm, “Seni bırakıp gitti, o zaman herkesi bırakır, Cleveland’ı iki kez bırakmıştı” türü bir cevap veriyor) beğendim...

Sonuç? İzlenmesi keyifli bir çalışma olmuş ‘Space Jam Yeni Efsane’. Ama filmin miniklerden ziyade göndermelere vâkıf olacak kuşağa sesleneceği kanısındayım...

Haberin Devamı

Sanal âlemde iki devre...

SAKIN HA, SESİNİZİ YÜKSELTMEYİN!

Gereksiz bir heyecanla abartılan 2018 yapımı ‘Sessiz Bir Yer’in devamı huzurlarımızda... Belirsiz bir zaman diliminde geçen ilk adımdan meseleye hâkimiz; görmeyen ama en ufak bir sesle hedefini bulan devasa yaratıkların hüküm sürdüğü bir dünyadayız ve Abbott ailesi, dayanışma ruhu içinde hayatta kalmanın çözümlerini arıyor ve yaratıkları yok etmenin bir yolunu da buluyorlar. ‘Sessiz Bir Yer 2’ (A Quiet Place Part II) ise önce daha da geriye uzanarak yaratıkların aramıza nasıl karıştığının görsel bilgisini veriyor, sonra da ilk filme kaldığı yerden devam ediyor. Artık baba Lee Abbott aralarında yoktur ve anneyle biri bebek üç çocuğu, kurtuluş için yeni bir rota peşindedir. İlki gibi baba rolündeki John Krasinski’nin yönettiği filmde, dış dünyaya açıldıkça tehlike altında kalan bireylerin öykülerini izliyoruz.

Haberin Devamı

Pandemi öncesi vizyona çıkan ilk film, gerçek dünyada yaşadığımız virütik problemlerin adeta önceden görülmüş bir tür metaforik yansıması gibiydi. İkinci filmde bu duygu daha fazla hissediliyor. Yalnızlaşma, kuşku, dayanışma ruhu derken ‘Sessiz Bir Yer 2’, hem güncel duruyor hem de ‘distopya filmleri’nin bilindik unsurlarından yararlanıyor. Bu filmde, devreye Abbott’ların eski komşuları Emmett giriyor. Ailenin duyma engelli kızı Regan ise cesur, çözüm üreten yapısıyla öykünün umut noktası.

Ben bu filmde gerilim sahnelerini daha çok beğendim. Performanslara gelince; Regan’da Millicent Simmonds bence filmin en iyisiydi. Emily Blunt da Evelyn Abbott da zaman zaman bir annenin çaresizliğini ve cesaretini iyi aktarıyordu. Emmett’ı da Cillian Murphy’nin canlandırdığını belirtelim. 

Haberin Devamı

Sanal âlemde iki devre...

15 TEMMUZ’UN FİLMİ

Yönetmenliğini Volkan Kocatürk’ün yaptığı, kadrosunda Erkan Petekkaya, Baran Bölükbaşı, Tugay Mercan ve Serkan Ercan’ın yer aldığı ‘15/07 Şafak Vakti’, 15 Temmuz darbe girişiminin yaşandığı geceden ve sabahtan kesitler aktarıyor. Film, Çengelköy’de pastane işleten Cevdet’in ve çocuklarının öyküsünü merkeze alıyor. Köprüde bir anda darbeci askerlerle karşı karşıya gelen Cevdet’in yolu, işine geç kalan güvenlik görevlisi Güray, küçük kızıyla köprüde sıkışıp kalan Mustafa ve askeri okul öğrencisi olan oğlunu bir türlü göremeyen Şerife ile kesişiyor. Cevdet köprüde, oğlu Yusuf ise Çengelköy’de darbeci askerlerle mücadele ediyor... 

Sanal âlemde iki devre...

VE DİĞER SEÇENEKLER...

Kendisinden yaşça büyük bir tiyatro oyuncusuna âşık olan bir genç kızın öyküsünü anlatan ‘Paris’te Bahar’ı (Seize printemps) Suzanne Lindon yönetip başrolünde oynamış. Miniklere seslenen ‘Spirit: Özgür Ruh’ (Spirit Untamed), Elaine Bogan-Ennio Torresan ikilisinin imzasını taşıyan bir animasyon. Birbirleriyle anlaşamayan iki dedektifin öyküsünü anlatan ‘Çılgın Ortak’ı Özgür Selvi yönetmiş. Haftanın diğer yerli seçeneği ‘Vay Babam Vay’ın kadrosunda Altan Erkekli, Onur Yaprakçı, Fırat Albayram ve Bengi İdil Uras yer alıyor, yönetmen Onur Yaprakçı. Mathieu Kassovitz’in klasikleşmiş filmi ‘Protesto’ (La haine) da yeniden vizyona girenler arasında..

Sanal âlemde iki devre...

Yazarın Tüm Yazıları