Başçı bir 5 yıla daha talip

Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı dün İstanbul’da Enflasyon Raporu’nu açıklarken, bu yıl da gelecek yıl da enflasyon hedefinin tutmayacağını teyit etmiş oldu.

Haberin Devamı

Emtia fiyatlarının yüzde 30’a yakın, petrol fiyatlarının ise yüzde 50’ye yakın düştüğü bir yılda enflasyonu tutturamayan Merkez Bankası, topu yüzde 25 civarında olan kur artışına atıyor. Peki, kur artışını dizginleyecek Türk Lirası temelli politikaları çapalayamayan, yeterince ve önceden öngörerek uygulayamayan başka bir ülkenin merkez bankası mı? Başçı, kur artışının nedeni olarak cari açığı işaret ederken, 2010’da cari açığı frenlemek için kredi büyümesini frenlemek gerektiğini anlatan ama diğer taraftan faiz düşüren para politikasını uygulamaya koyan, devam ettiren politikaya imza atmamış mıydı?

Bir süredir para politikasında sadeleştirme sözü veren Merkez Bankası, geçen hafta yapılan Para Politikası Kurulu toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada “enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasında sıkı duruş sürdürülecektir” sözünü, “para politikasında sıkı duruş sürdürülecektir” haline getirdi. Bu değişiklik analistlerce ‘daha şahin’ bir duruşa geçildiği biçiminde algılandı. Oysa dünkü Başçı’nın açıklamalarında pek de öyle olmadığı, ortalama fonlama faizinin geldiği yüzde 8.75 ve etrafında bir yerde kalacağı izlenimi verdi. Bu tablo Merkez Bankası’nın, FED’in faiz artırımını yapmasıyla ‘o kadar da korkulacak bir şey olmadığı’ senaryosuna bel bağladığını ortaya koyuyor. Böylece, Merkez Bankası’nın potansiyel bir sermaye girişi olacakmış gibi faizleri pek de yukarı çekmek istemediği fotoğrafı ortaya çıkıyor. Daha üç gün önce ‘şahin gibi kapıyı açması beklenirken güvercin elbisesiyle karşılamış’ oldu. Bu sorun Başçı döneminin bir karakteristiği aslında. Yolda adres değiştirmek, fırsatçı dönüşler yapmak, ana konudan dikkati başka yere çekmek, 7 yıllık enflasyonun kur ve gıdadan dolayı yüzde 8’e yakın olduğunu savunmak.

Dünkü açıklamalarda asıl sorun, açıklama cümlesindeki ‘sadeleştirme amaçlı’ değişikliğin yine net anlaşılmadığı sonucu idi. Başçı’ya bunu sordum; her açıklama yeni bir açıklamaya ihtiyaç yaratıyor. Yabancılar anlamadı deniliyor. İletişim politikanızın doğru olduğunu düşünüyor musunuz? Politikaların daha iyi anlaşılması için neden başka merkez bankaları gibi Para Politikası Kurulu tutanaklarını açıklamıyorsunuz? Basın toplantılarında bile üçer üçer soru kabul ederek, neden her soruya doğrudan yanıt vermekten kaçınıyorsunuz? Başçı, Türkiye’deki mevcut koşulların buna uygun olmadığı gibi kestirme bir yanıt verdi.

Başçı, seçime bir kala siyasetçilere orta yapmak için hala faizi düşük tutmak için potansiyel olasılıklara mı sarılıyor? Yoksa üstündeki siyasi baskıyı rasyonelleştiriyor? Ancak gerçek şu; Başçı görev süresinin dolacağı Nisan ayında, beş yıllık sürede enflasyon hedefini bir kez dahi tutturabilmiş bir merkez bankası başkanı olarak masasını topluyor olmayacak.
Başçı, dün “bir beş yıl daha görev yapmak istiyor musunuz? Siyasetçiler gibi bana bir 5 yıl daha verirseniz enflasyonu düşürürüm diyor musunuz?” sorum üzerine, istekli olduğunu gösterir biçimde “görev verilirse en iyi biçimde yapılır” diyordu. Başçı belli ki ‘iyi idare ettiğini’ düşünüyor olmalı. Ama ona cesaret veren gelişmeler de yok değil.
Önceki akşam benzer bir soruyu ise CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke’ye sormuştum; Böke, siyasetçilerin Merkez Bankası’nı rahat bırakması gerektiğini söylerken, “Erdem Başçı’nın iyi bir merkez bankası başkanı olduğunu gösterebileceği bir dönemin yaşanmadığını düşünüyoruz” yanıtını verdi. Bunu derken; hem potansiyel bir koalisyon pazarlığında taviz seçeneklerini daraltmamak istiyor olabilir, hem de siyasi eleştiriyi teknik kadrolar üzerinden yapmama arzusu baskın olabilir. Bu çerçevede Böke’nin yanıtı, potansiyel olarak görev süresinin yenilenmesi konusunda olur sağlayabilecek bir yeşil ışık demek.

Haberin Devamı


ugurses@hurriyet.com.tr 

 

Yazarın Tüm Yazıları