Altın defterindeki sis aralanıyor

MERKEZ Bankası’nın bir anonim şirket olarak genel kurul toplantısı perşembe günü yapıldı. Yıllık rapor da yayınlandı. Rapor önemli bilgileri de sunuyor bize.

Haberin Devamı

2017 yılında Merkez Bankası’nın “kendi malı” yani kendi mülkiyetinde olan altın miktarındaki artışı biliyorduk. Yıllık raporla birlikte, bunun ayrıntılarını da görme fırsatımız oldu.

Birincisi, Merkez Bankası 2017’de kendi mülkiyetindeki altınları 83.3 ton arttırırken, bunun 37.3 tonunu Borsa İstanbul (BİST) bünyesindeki altın borsasından satın almış. Bu alışlar Türkiye’nin altın ithalatı sayılarını şişirmiş olabilir mi? Bu konuya tekrar döneceğim.  

İkincisi, bankanın altın rezervlerini tuttuğu çeşitli merkezler arasında çok uzun süredir ABD Merkez Bankası Fed de vardı. Banka, 2017’de ABD Merkez Bankası Fed’de bulunan 28.6 ton altını tamamen sıfırlamış. Sıfırlama, bu altınları Fed’den alıp Uluslararası Ödemeler Bankası (BIS) ve Britanya Merkez Bankası’na (BOE) çekerek olmuş. Çok açık ki; ABD ile olan “diplomatik kriz”, Suriye’ye yapılacak askeri operasyonun olası devam senaryoları üzerine bu karar alınmış olmalı.

Haberin Devamı

Üçüncüsü; bankalar zorunlu karşılık yükümlülükleri için uluslararası standartta altın tutabiliyorlardı. Bu altın karşılıklarındaki artış 102 ton olmuştu. Bunun da 38.3 tonu Londra’da Britanya Merkez Bankası’ndaki Türkiye Merkez Bankası hesabına, 63.8 tonu ise BİST’teki Merkez Bankası hesabına yatırılmış.

Böylece hem Merkez Bankası’nın kendi mülkiyetindeki artıştan, hem de bankaların Merkez Bankası’na yatırdıkları altın karşılıklarındaki artıştan olmak üzere BIST’te bulunan Merkez Bankası hesabındaki altın miktarı artışı 103.5 ton olmuş. Yani kabaca 4.2 milyar dolarlık bir altın artışı.

Türkiye’de külçe altın ithalat ve ihracatı BIST’ten geçmek ve tescil edilmek zorunda. 2017’de BIST üzerinden yapılan fiziksel altın ithalatının ise 370 ton olduğunu görüyoruz. Bu ise kabaca 15 milyar dolar demek.

Peki Türkiye’nin 2017’de “parasal olmayan altın” ithalatı ve ihracatı ne kadardı? Navlun ve sigorta dahil 16.5 milyar dolarlık altın ithalatına karşılık, 6.6 milyar dolarlık ihracat yapıldı. Net ithalat 9.9 milyar dolar.

Daha önce de bu sorunun yanıtını aramıştım; acaba Türkiye’nin altın hesabını şişiren bir hata mı var? BİST üzerinden Merkez Bankası’na yatırılan altın karşılıkları ve bizatihi Merkez Bankası’nın kendi rezervleri için satın aldığı altınlar “altın ithalatı” hesabında mı görülüyor?

Haberin Devamı

Olmaması gerekir. Merkez Bankası’nın kendi rezervleri için yaptığı altın ithalatı “parasal altın ithalatı”dır. İthalat içinde yer almaz. Aynı şekilde Merkez Bankası’nın bankalardan kabul ettiği altın karşılıklar rezerv varlıkları arttırır, parasal bir işlemdir; ancak ithalat olarak yer almaz.

Eğer bu soruların yanıtı, “hayır bu durum hesaba katıldı, kontrol edildi; ödemeler dengesinde hatalı kayıt yok” ise. Yani Türkiye’ye fiziksel olarak getirilen ve Merkez Bankası’na yatırılan altınlar ithalat olarak kaydedilmemişse tamam.

Altın defterindeki sis aralanıyor

Tamam olmasına tamam da bu defa devasa ithalatın ne için yapıldığı, neden devasa altın miktarlarının ithal edilip, yeniden aynı ülkelere ihraç edildiğinin yanıtını da birinin vermesi gerekiyor. Neden kabaca 5 milyar dolarlık külçe altın Birleşik Arap Emirlikleri’nden ithal edilip, tuhaf biçimde yeniden ihraç edilmiş? Ya da herhangi bir ithalat işi altınla ödeme yapıldı ise gelen-giden altın yok demektir.

Haberin Devamı

Bunun biraz ipuçlarını Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci’nin Meclis Sanayi Komisyonu’ndaki açıklamasında buluyoruz; “Biz, Türkiye olarak bir rezerv tutulan bir merkez hâline gelmek istiyoruz. Dedik ya altında bir merkez hâline gelmek istiyoruz... Türkiye’nin bu kapsamda kendi rezervlerini kendi bünyesine çekmesi ve bazı ülkelerin de rezervleri için artık onlarla görüşmeye başladık sizin rezervlerini tutabiliriz, saklayabiliriz, bunları rafine edebiliriz, sertifikalandırabiliriz şeklinde.”

Zeybekci devam ediyor; “İran’la olan ticarette İran’a uygulanan bazı yaptırımlar var. İran’la yaptığımız tüm ticaret, aldığımız ürünler ve sattığımız ürünlerin tamamı bu yaptırımlar çerçevesi ve dâhilindedir yani bir aykırılık yoktur. İran’a cari açık veriyor, dış ticaret açığı veriyoruz çünkü çok yüksek miktarda gaz ve petrol alıyoruz ve İran’a yaptırımlardan bir tanesi de İran’ın ticarette doları kullanmaması ve İran’ın tercihidir bu. “Peki, ben dolar alamıyorsam, senden altın alayım.” Son derece legal bir şekilde, son derece açık bir şekilde, şeffaf bir şekilde. İran’a ödemelerimizi altınla yapıyoruz, bazılarını. Mümkün olduğunca burada Türk lirası kullanmaya çalışıyoruz, karşılığında mal vermeye çalışıyoruz, hizmet vermeye çalışıyoruz ama altınla ödememiz de söz konusu”.

Haberin Devamı

Sorular şunlar: Bir başka ülkenin altınlarını mı tutuyoruz? Bir ülkeye ithalatımız için dolar yerine altınla ödeme mi yapıyoruz?

Yazarın Tüm Yazıları