Hesap geldiğinde şoka girdim

Mankenlik, televizyon, tasarım, kozmetik işi derken Ivana Sert’ten bir sürpriz daha geldi. “İmalat Hatası” adlı single’ıyla herkesi şaşırtan Sert’le buluştum... Türkbükü’ne gitmeye tövbe ettiren restoran hesabından oğlu Ateş’le ilişkisine her şeyi konuştum.

Haberin Devamı

◊ Biz senden yeni tasarımlar, yeni programlar falan beklerken “İmalat Hatası” adlı single’la çıkageldin. Açıkçası sürpriz oldu.

- (Gülüyor) Bana da sürpriz oldu.

◊ Nereden çıktı bu iş? Şarkı söylemek aklında hep var mıydı?

- Tamamen tesadüf oldu. Bir mekanda Murat Yeter’le karşılaştım. Yanında da bir arkadaşı... Sohbet ediyoruz. Orada bana dedi ki “Ivana’cım sana güzel bir şarkı yapalım”.

◊ Sen de “Haydi o zaman” mı dedin?

- Biraz öyle oldu. “Tamam yap. Hele de bir Balkan melodisi olursa, mesela Goran Bregovic tarzı, çok güzel olur” dedim.

◊ Ve çalışmalar başladı...

- İşin aslı ben konuşmanın o masada kalacağını düşünüyordum. 15 gün sonra arayıp da “Şarkı hazır. Çok güzel oldu, gel de bir dinle” deyince şaka yapıyor sandım. Gittim dinledim, resmen âşık oldum şarkıya. Sözlerini de Şehrazat yazmış. Çok beğendim. Seve seve de söyledim.

Haberin Devamı

TÜRKİYE’YE GELMEDEN ÖNCE ALBÜM PROJEM VARDI

◊ Müzik damdan düşer gibi girmemiştir herhalde hayatına...

- Tabii ki hayır. Ben zaten konservatuvar okudum. Piyano falan çalıyorum yani.

◊ Piyano çalmak başka, yorumculuk başka...

- Ama yorumculuğa da yabancı değilim. Sırbistan’dayken, yani Türkiye’ye gelmeden önce bir albüm projem vardı zaten.

◊ Neden hayata geçmedi?

- Türkiye’ye gelince hayatım değişti çünkü. O albümü çekmeceye bıraktım ve çekmeceyi kapattım.

◊ Sonra burada çok başka bir kariyer planladın kendine...

- Evet. Mankenlik yaptım. Sonra tasarım işi geldi. Yine de müzik her zaman hayatımdaydı.

◊ Albüm de aklında...

- Yok, değildi inan. Türkçe şarkı söyleyeceğimi hiç düşünmezdim. Murat’ın sayesinde hayal bile etmediğim bir iş gerçek oldu.

◊ Tepkiler nasıl?

- Herkes şaşırdı tabii, çünkü kimse benden böyle bir şey beklemiyordu.

◊ Daha önce kameralar karşısında şarkı söylemiş miydin?

- Birkaç kere “Beyaz Show”da söyledim, bir de kendi stil programlarımın şovlarında... Fark etmemiş olman normal, çünkü bugüne kadar hiç dikkat çekmedi sesim, şarkılarım...

◊ Devamı gelir mi bu işin?

- İnşallah inşallah... Yine güzel bir parça, güzel bir şarkı gelirse seve seve söylerim.

Haberin Devamı

YATAK ODAMDA BİLE PİLATES MAKİNESİ VAR

◊ Bu arada çok kilo vermişsin... Albüm stresinden mi eridin yoksa “Albüm çıkıyor, daha da iyi görünmeliyim” mi dedin?

- Albümle ilgisi yok. Çok spor yapıyorum sadece. Yatak odamda bile pilates makinem var.

◊ Etkisi ortada zaten. Günlerdir bikinili görüntün konuşuluyor.

- (Gülüyor) Biraz kaslı değil mi? Ama ben seviyorum, zaten altyapım kaslı.

◊ Nedir bu işin sırrı?

- Sırrı yok. Çocukken başladım spora. Atletizm yaptım, koştum. Madalyalarım var hatta. Spor hayat tarzım. Sporsuz yaşayamam.

Hesap geldiğinde şoka girdim

MENÜYE ÖNCEDEN BAKSAYDIM O SİPARİŞİ VERMEZDİM

◊ Geçen hafta bir haber okudum seninle ilgili. Bodrum’daki bir restoranda “hesap mağduru” olmuşsun.

Haberin Devamı

- Biraz öyle oldu, maalesef. Bir şey söyleyeyim mi, ben Türkiye’yi çok seviyorum. Muhteşem bir ülke. Kültür olarak çok zengin. Görsel olarak, coğrafya olarak. Başka yerlere, başka ülkelere gitmeye hiç ihtiyacımız yok, her şey var burada. Yemekten tut gezilecek yerlere, insanların sıcaklığından tarihe her şey muhteşem.

◊ Konuyu o astronomik hesaba nasıl getireceğini merak ediyorum.

- (Gülüyor) Şöyle... Burada kazanıyoruz, burada harcamalıyız diye düşünüyorum. Dışarıda değil yani. Ama bu nasıl olacak? Geçen sene Bodrum taraflarına pek gitmemiştim. Bu yaz içimden geldi, gittim. Türkbükü’nde bir mekanda iki-üç saat kaldık. Ve malum hesap geldi. Tabii ki bir daha oraya gitmeyi düşünemiyorum. Hakikaten şoka girdim.

Haberin Devamı

◊ 800 liralık hesap geldiğinde “Neden?” diye sordun mu?

- Hayır. Zaten çok kalabalıktı. Bir de önceden menüye bakmamıştım, o da benim hatam herhalde. Baksaydım vermezdim o siparişi zaten. Her bir yemeğin fiyatı 200 lira üzerinden başlıyormuş meğer. İnanılmaz.

◊ Çok mu sıra dışı yiyecekler sipariş etmiştin ki?

- Yok canım. Bir hamburger, et, bir tane Türk kahvesi, dondurma, su ve kola. Buradan sesleniyorum mekanın sahiplerine; zaten biliyorsunuz ne durumdayız, böyle fiyatlara hiç gerek yok. Euro, dolar kazanmadığımız için bize çok yüksek geliyor bu hesaplar. Biraz düşünceli olun lütfen.

KISA BOYLU KADINDA ABARTILI PLATFORM KOMİK DURUYOR

◊ Tek kulvarda kalmak sana göre değil, onu anladım. Şarkı söylüyorsun, televizyon programları yapıyorsun, tasarım işleri var... Bir de kitabın çıkmıştı...

- “Bizimlesin” adı da...

Haberin Devamı

◊ Çok konuşuldu ve okundu o kitap. Neden?

- Pratik bilgiler var içinde. Hangi vücut tipi nasıl giyinmeli gibi...

◊ Bu konuda okurlarımız için de birkaç tüyo verir misin?

- Öncelikle her kadının vücudunu tanıması, ona göre seçim yapması lazım. Kusurlarımız varsa onları nasıl kapatacağımızı bilmeliyiz.

◊ Çoğu kadının hayali biraz daha uzun görünmek mesela...

- Ne yapılması gerektiğinden önce ne yapılmaması gerektiğini söyleyeyim mi?

◊ Tabii...

- Kısa boylu kadınlara çok yüksek platformlu, kaba ayakkabılar tavsiye etmiyorum. Daha ince, daha zarif ayakkabılar seçsinler mümkünse. Eğer boyunuzu uzatmak istiyorsanız, o kaba ayakkabıları bol ve uzun paça altına giyebilirsiniz, zaten kimse görmez. Ama göze sokmayın! Minik boy, kocaman ayakkabı komik duruyor.

◊ Başka?

- Mesela uzun saç da boyu kestiği için kısa boylulara uygun değildir. Kısa boylular uzun saç kullanmamalı.

◊ Diyelim ki belimiz kalın... O zaman ne olacak?

- Gizli silahlarımız var, onlardan yararlanın.

◊ Ne gibi...

- Korse gibi. Göbeği olan ya da beli kalın olan kişilerin o korselerden kullanması gerek. Her kusur kamufle edilebilir.

◊ Renkler konusunda önerin?

- Ten, göz ve saç rengine göre seçim yapmak lazım. Siyahı çoğu kişiye tavsiye etmiyorum mesela.

◊ Ama ben çok severim.

- Ben de çok severim ama siyah çoğu kişi için kolaya kaçmak anlamına geliyor. Herkes tenine, saç ve göz rengine uygun canlı ya da hiç değilse pastel tonlara yönelmeli. Aksesuvarlarla da ışık ekledin mi tamam... Kendimizi kombin yaparken biraz zorlamamız lazım.

◊ Makyaj konusuna da girelim mi?

- Ben ağır makyaj yapılması taraftarı değilim. Abartılı makyaj daha yaşlı gösteriyor. Ne kadar çok sürersen, o kadar yaşlanıyorsun. Özellikle de far için geçerli bu. Koyu ton farlar, griler, siyahlar, koyu maviler ve gümüşler yaşı artırıyor. Onun yerine toprak, mürdüm ve şeftali tonları tercih edilebilir. O zaman çok daha fresh, doğal ve genç görünürsünüz.

ESTETİK OPERASYON İŞİNİ ABARTTILAR

◊ Genç kızların erkenden büyüme hevesi var gibi sanki... Çok erkenden ve çok ağır makyaj yapmaya başlıyorlar.

- Aslına bakarsan şu an anormal bir dönemden geçiyoruz. Estetik operasyon konusunda da işi abarttılar. Genci yaşlısı fark etmiyor, artık kimse doğal değil. Bütün burunlar, bütün dudaklar birbirine benziyor. Bir de şu an trend, çıkık elmacıklar. Herkesin elmacık bölgesi dolgulu. Ben sevmiyorum o tarz şeyleri. Doğallık taraftarıyım. Tamam burnun çok büyük ya da kemerliyse yaptır. Ama durduk yere estetik yaptırmanın anlamı yok.

◊ Sende hiç estetik yok mu?

- Hiç. Tamamen doğal. Bir tek botoksum var, o da hafif.

 OĞLUMA AFRİKALI ÇOCUKLARIN  FOTOĞRAFLARINI GÖSTERİRDİM

Oğlunla aran nasıl?

- Arkadaş gibi bir anneyim.

Bu otorite anlamında bir sıkıntı yaratmıyor mu?

- Yooo... Tabii ki anne olarak sözüm geçiyor, beni dinliyor. Ama diyelim ki bir sorunu olduğunda ya da derin konular konuşmamız gerektiğinde mutlaka onun yaşına iniyorum. Ateş de olgunluk anlamında yaşının üstünde bir çocuk. Çok da zeki. Oturup rahat rahat arkadaş gibi konuşuyoruz. İlişkimiz maşallah şu anda gayet güzel gidiyor.

Kaç yaşında?

- 12.

Ergenlik dönemi başlıyor, buna hazır mısın?

- (Gülüyor) Bakalım... Şimdilik zorlamıyor beni. Büyük sorunlar yaşayacağımızı zannetmiyorum. Çünkü Ateş çok farkında her şeyin. Ona dünyayı toz pembe göstermedim. Belki insanlar bunu yanlış bulabilir ama mesela ona daha küçük yaştayken, Afrika’da açlıktan ölme noktasına gelen çocukların fotoğraflarını gösteriyordum. Çünkü gerçek hayatın farkında olmasını istiyordum. Hayat her zaman güzel olmayabilir bizler için, o nedenle Ateş’in de her şeye hazır olması gerek. Aldığımız nefes için bile şükretmeliyiz, oğlumu buna göre yetiştiriyorum. Şimdi bazı sosyal projelerde birlikte yer alıyoruz hatta.

AJDA PEKKAN MUHTEŞEM BİR KADIN 

Türkiye’de en çok hangi ünlünün stilini beğeniyorsun?

- Stil olarak sahnedeki isimler arasında en çok Ajda Pekkan’ı beğeniyorum. Sadece kıyafet önemli değil.

Ne demek kıyafet önemli değil?

- O tabii ki önemli ama iyi taşımak bence daha da önemli. O anlamda Ajda Pekkan muhteşem bir kadın.

Seni yeniden ekranlarda görmeyecek miyiz?

- Kanallar uzun zamandır stil programları yapmıyor. Bu bir eksiklik
ve bence zamanı geldi ekrana
dönmemin. Güzel bir moda projesi yapmayı düşünüyorum. Güzel bir de formatım var. Tamamen bana ait. Yaparsak güzel bir iş olur.

KOZMETİK İŞİNE ZENGİN OLMAK İÇİN GİRMEDİM

Bir de kozmetik markası oluşturdun sen arada... O fikir nereden çıktı?

- Makyaja çok meraklı olmamdan. Makyajımı hep kendim yaparım. Program yaptığım dönemde seyirciden de hangi ürünleri kullandığım sorusu çok sık geliyordu. Zamanla böyle bir düşünce oluştu. Güzel, güvenilir, üzerine adımı yazabileceğim kalitede ürünler hazırlayayım dedim.

Koleksiyonda hangi ürünler var?

- Şu anda maskara ve ruj var. İnşallah devamı gelecek, burada bırakmayacağım.

Yola çıkarken hedefin neydi?

- Beni sevip takip edenlere uygun fiyata kaliteli ürünler sunabilmek. Bu projeyle kendimi zengin etmek istemedim yani.

BU ÜLKEYE ÂŞIĞIM

Türkiye ile güçlü bir bağın olduğunu söyleyebilir misin?

- Kesinlikle. Bu ülkeye âşığım, Türk halkını çok seviyorum. Öyle olmasaydı burada yaşamazdım zaten. Bir dakika bile durmazdım hatta. Bu toprakları çok kutsal buluyorum. Ve buraya ait hissediyorum kendimi.

Bu ülke de seni çok benimsedi.

- “Ivana, bizim kız” oldu (gülüyor).

Tatillerini de burada geçiriyorsun değil mi?

- Tabii...

Ailen nerede?

- Sırbistan’da onlar, sık sık gidip geliyorlar ama.

Normalde yalnızsın burada yani...

- Öyle ama kendimi hiç yalnız hissetmiyorum. Çünkü çok dostum var burada.

En yakın dostun kim?

- Hakan (Akkaya). Melek o. Sanat camiasında çok dostluk olmaz aslında ama biz Hakan’la kardeş gibiyiz. Uğurkan Erez’le de öyle.

 

Yazarın Tüm Yazıları