Bu kapı halkın dedim, söktürdüm

Amasya denince aklınıza sadece elma gelmemeli artık... Harşena Dağı ve Pontus Kral Kaya Mezarları UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan kültür şehrinin yıldızı giderek parlıyor. Hazırlıklarına başlanan organize tekstil sanayi merkezinde binlerce kişiye istihdam sağlanması gündemde. Yeşilırmak’ın eski yeşil günlerine kavuşmasından çöp taksilerle şehri giderek daha da parlatmaya pek çok proje birbirini izliyor. Gelişmeleri öğrenmek, yeni projeleri konuşmak üzere geçtiğimiz günlerde Belediye Başkanı Mehmet Sarı ile bir araya geldim.

Haberin Devamı

Mehmet Bey, bir Amasyalı olarak önce size gecikmeli bir hayırlı olsun diyeyim. Amasya’nın yeni belediye başkanısınız.

- Çok teşekkür ederim.

İstanbul’da yaşıyordunuz, sizi yeniden Amasya’ya döndüren ne oldu?

- Ben zaten Amasya’dan hiç kopmadım. Gençlik yıllarımdan beri senede en az 20 kez Amasya’ya gelirim. Zaten köyümde evim var.

“Kıyafetlerimi alır gelirim” diyorsunuz...

- Yok, elbiselerim, kravatım, ayakkabılarım hepsi oradadır. Bağım var, bahçem var. Memleketimden kopmadım ki ben.

“Memleket sevdası” diyorsunuz...

- Amasya’yı çok seviyorum, Amasya’yı seveni de seviyorum. Amasya’nın ırmağının akışını da seviyorum. Amasya’nın ırmağının akışını seyredip zevk alanı da seviyorum. “İstanbul mu, Amasya mı?” deseniz, hiç düşünmez Amasya derim.

Bu kapı halkın dedim, söktürdüm

Haberin Devamı

HALKA HİÇBİR ŞEY VAAT ETMEDİM

Ama İstanbul’da işleriniz çok yoğun. Normalde o işlerin başında olmanız gerekmiyor mu?

- Bizim işlerimiz belli bir program ve disiplin içinde yürüyor. Tabii orada olmamız gereken zamanlar var ama kısa vadede ayrılmamız bir şey ifade etmiyor. Bir de ben zaten aşağı yukarı 2007’den beri siyasetin içindeyim, yeni bir şey değil. Milliyetçi Hareket Partisi’nin 2007’de aday adayıydım. 2011’de milletvekili adayıydım. 2015’te direkt birinci sıra adayıydım. Mart 2018 Milliyetçi Hareket Partisi MYK üyesiydim. Neticede de şimdi genel başkanım. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli’nin isteği üzerine ve halkın teveccühü ile Amasya Belediye Başkanı’yım.

Ara sıra gelerek kendinizi bu kadar sevdirmeyi nasıl başardınız?

- Ben Amasya’yı seviyorum, onlar da beni. Hem de yüzde 48 oy aldım. Neredeyse her iki seçmenden biri yani. Ama çalmadığım kapı, sıkmadığım el kalmadı. Ayrıca başarının sırrı hanımlarda. Onlarla çalıştım.

Ne vaat ettiniz Amasyalılara?

- Hiçbir şey...

Nasıl yani?

- “Bana inanın, bana güvenin, ben sizi mahcup etmem” dedim.  “Sözüm senettir. Türkiye Cumhuriyeti’nin hukukuna, Amasya’nın menfaatine uymayan hiçbir işi yapmam” dedim. Vatandaşlarımız da bana inandı.

Haberin Devamı

Bu güvenin temelinde ne var?

- Düz olmak, doğru olmak, dürüst olmak ve inandığın yolda taviz vermeden yürümek. Ben kendimi bildiğim günden beri Ülkücüyüm. Başka hiçbir partiye angaje olmadım, meyletmedim. Gönlüm kaymadı.

Teklifler gelmedi mi?

- Ciddi teklifler aldım ama hepsine de aynı cevabı verdim. “Bu ne size ne bana yakışır, bu konuyu kapatalım” dedim. Velhasıl Amasya halkı da sevgimizin karşılığını verdi işte. Ben kimseyi ayırt etmedim, etmem. Kimsenin kirli elinin, kirli dilinin camiye de cemevine de dokunmasına kendi yetkilerim ölçüsünde izin vermem.

YEŞİLIRMAK YENİDEN YEMYEŞİL AKACAK

Biraz da projeleri konuşalım...

- Tabii... Şu anda eski belediyemizin yerine sosyal tesis yapıyoruz. Bisiklet yollarımız var. Atatürk Meydanı’nın düzenlenmesi, Hükümet Köprümüzün genişletilmesi... Tramvay projemizi Almanlarla çalışıyoruz. Teleferik projesini Avusturya ve İtalyan firmalarıyla görüşüyoruz, İtalyanlarla anlaştık gibi. Yeşilırmak da artık yemyeşil akacak, vatandaşlarımız balık tutacak burada, onunla ilgili ciddi bir çalışmamız söz konusu. Türkiye’nin tanınmış tekstil firmalarından birinin burada imalat merkezini kurduk.

Haberin Devamı

Tam da “İstihdam konusunda çalışmanız yok mu?” diye soracaktım.

- Var tabii. Dediğim merkezde 200 kişiyle başladık, yıl sonuna kadar 400 olacak. Önümüzdeki yıl sonuna kalmaz 1000’i aşacak sayı. Yine Türkiye’nin çok iyi bildiği bir firmayla görüşüyoruz, onlara yer arıyoruz. Ayrıca Philip Morris’in lojistik merkezini buraya getirdik. Büyük bir mera arazisi var, orayla alakalı da arkadaşlarımız çalışıyor. Orayı organize tekstil sanayi merkezi haline getireceğiz. Ondan sonra fabrikalara “Gelin bakalım buraya” diyeceğiz.

İŞSİZLİĞİN BELİNİ KIRACAĞIZ

Neden gelsinler? Nasıl cazip hale getireceksiniz ki o bölgeyi?

- Çünkü onlara “Fabrikalar için bir mekanda ne lazımsa biz sağlayalım” diyoruz. Elektrikçi lazımsa verelim, mimar lazımsa gönderelim, işçi-usta lazımsa destek verelim. Yeter ki fabrikayı buraya getirin. Ayrıca üç sene su parası almıyoruz, ruhsat parası almıyoruz, imar parası almıyoruz, iskan ve çöp parası almıyoruz. Onlara teklifim şu; burada 25 yılı doldurun, 25 yıl sonra mülk de sizin. Yeter ki buraya gelsinler.

Haberin Devamı

Bu kadar iş imkanı yaratılırsa şehir dışarıdan bile göç alır mı?

- Bizim niyetimiz şu, Amasya’da işsizliğin belini kesinlikle kıracağız. Ramazan boyunca ve bayram dahilinde hiçbir Amasyalıdan su ücreti aldırtmadım. Makam arabalarını kaldırttım. Onları süsleyip püsleyip gelin arabası vs. gibi sebeplerle halkımızın kullanımına sunuyoruz.

Bir de geldiğiniz gün kapıyı söktürmüşsünüz diye duydum.

- Doğru. Bu kapı benim babamın kapısı değil, halkın kapısı. Şu ana kadar gelen ziyaretçi sayısı 310 bini geçti. Biz diyoruz ki ilkeli duruş, ortak akıl, şeffaf belediyecilik.

Ortak akıl projeniz de ilginçmiş.

- Evet, projelerimizi önce 40 küsur şehrimizin ileri gelenlerinden oluşan bir kurula gönderiyoruz. Bu kurulda hiçbir siyasi angajman yok. Eczacısı var aralarında, mühendisi var. Projelerimizi önce onlar bir tartıp değerlendiriyor, sonra varsa eksikleri ve tekliflerini bize iletiyor.

Haberin Devamı

Projeleri kim hazırlıyor?

- 25 kişilik bir proje ekibimiz var.

DİK DURUR DİK KONUŞURUM AMA KİMSEYE DİKLENMEM

Amasyalıların en büyük şikayeti neydi siz göreve geldiğinizde?

- İtelenmek ötelenmek. Ayrımcılık kayrımcılık. Bizde o yok. Herkese eşit mesafedeyiz. Evet Milliyetçi Hareket Partiliyim, Ülkücüyüm, bundan övünüyorum, o ayrı. Lakin ben Amasya Partiliyim. Çoluğuna çocuğuna müreffeh bir Amasya bırakmak isteyenlerin kardeşiyim. Hep dik dururum, dik konuşurum ama kimseye diklenme hakkını kendimde görmem.

Alışık olmadığım bir şey yaşadım Amasya’da, yayalar daha yola adım atarken sürücüler durup yol veriyor. Korna yok, söylenen yok...

- Bu şehirde asalet vardır. Burası Osmanlı’ya padişah yetiştirmiş bir şehir. Onların duruşuna, yaşam şekline uyan bir insan topluluğu var. Medeni bir şehir burası, önemli bir kültür şehri. O sizin “yol verildi” dediğiniz yollarda şehzadeler yürümüş. Dolayısıyla bu şehirde korna sesi duyamazsınız, yüksek sesle konuşan göremezsiniz. İlle de edep ille de adap. Korna çalmamak, yayaya yol vermek de adaptandır zaten.

BİZİ TURİSTİN CEBİ İLGİLENDİRİYOR

 ◊ Kültür turizmi için çok cazip bir coğrafyadayız. Bunu değerlendirmek için neler yapmayı planlıyorsunuz?

- Ben turizmciyim. Bu şehri de açık hava müzesi haline getireceğim.

Zaten öyle bir görüntüsü var...

- Ama önce otelimizi yapmamız, turiste imkan sağlamamız lazım.

Ama çok güzel konak oteller gördüm ben, daha etkileyici değil mi?

- Var da yeterli değil. Turlardan değil turistten bahsediyorum ben bu arada. Ülkemize pasaportla giren, cebinde yabancı kimlik ve yabancı para taşıyan insanların şehrimize gelmesini istiyorum. Onun için de otelin şehir merkezinde olmasını arzu ediyorum. Yani otelden çıkıp dışarıda yemeğini yiyecek, çarşıda alışveriş yapacak, bu şehre parasını bırakacak. Turistin cebi bizi ilgilendiriyor.

Turistler için burayı nasıl daha cazip hale getireceksiniz?

- 8 bin 500 yıllık bir medeniyet var burada. Her medeniyetin eserini bulabilirsiniz. Osmanlının, Selçukluların... Bu şehirde yok yok. Gelip görmeden anlamak zordur. Bu şehir Ferhat ile Şirin’in diyarı. Burası aslında bir aşk şehri. Amasya, geleni kendine âşık eder, gelirken herkesin bunu hesap etmesi lazım (gülüyor).asaletin olmadığı

yerde rezalet olur

Birkaç gündür şehirdeyim, şunu fark ettim; Amasya halkı sizi başkandan çok abi gibi görüyor sanki.

- Ben de şöyle söylüyorum; Amasya halkı bana bir madalya takmıştır. Bir onur meşalesini omzuma koymuştur. Ama bu aynı zamanda ateşten bir çemberdir, boynumu yakabilir. Bana düşen beş yıl sonra bu emanetlerini Amasya halkına iade etmektir. Niyetim bu. Ben Amasya’nın belediye başkanı değilim, Amasya’nın abisiyim, evladıyım, kardeşiyim. Lakin gerektiği noktada da Amasya’nın şehr-ül emiriyim. Yani herkes haddini ve hududunu da bilmeli. Mazluma yunus, zalime yavuzum. Adaletin olması için asalet lazım. Benim asaletim tescilli. Asaletin olmadığı yerden adaleti bekleyemezsiniz. Asaletin olmadığı yerden merhameti bekleyemezsiniz. Asaletin olmadığı yerde olsa olsa rezalet olur.

Bu kapı halkın dedim, söktürdüm

GELİN BENİ TALEBE KABUL EDİN

6 ayda bir faaliyet raporu sunumu yapma kararı almışsınız...

- Evet. Geçen hafta tüm Amasya’ya ilan ettim hoparlörle, “Gelin beni talebe kabul edin, beni sorguya çekin, başarılarıma ve başarısızlıklarıma not verin. Başarılarıma not verirseniz şevkle ilerlememi sağlayacaksınız.

Eğer başarısız bulursanız başımı ellerimin arasına alıp hatalarımı, eksiklerimi düşüneceğim, onları tamam edip başarıya koşacağım” dedim. 1500 kişi katıldı, bugüne kadar ne yapmışsak tam 2 saat 10 dakika anlattım.

Film bile 2 saat 10 dakika sürse sıkılıyor insanlar, ama bizim sunumumuz boyunca kimse oturduğu koltuktan kalkmadı.

 YABANCI DİLDE TABELA ASANLARA RUHSAT YOK

 ◊ Yabancı dilde hazırlanan tabelalara savaş açtığınızı duydum...

- Memleketimizde öyle bir yabancılaşma var ki insanlar kendilerini küçük görüyor. Ruhi bir sıkıntı bu. Yabancı tabelaya bakıyorum, “Kardeşim bu nece?” İngilizce. “Peki ne anlama geliyor?” Atıyorum, “Sohbethane”. “Peki bana iki İngilizce kelime daha söyler misin?”... Ses yok, bilmiyor. Neden böyle isim koydun zaman, değil mi?

Sizce neden?

- Bence bu sadece kendi düşkünlüğünü gösterir. O yüzden böyle bir karar aldım, artık kesinlikle yabancı dilde tabela asanlara ruhsat vermiyorum.

Ya sizden önce işletmelerine yabancı dilde isim koyanlar...

- Onlara da diyorum ki “Tabelayı değiştirirseniz sizden iki yıl vergi almıyorum”.

Kabul etmezlerse...

- O zaman iki misli vergi!

Ama olmaz ki, marka değeri olanlar var. Diyelim 20 yıllık mekan...

- Bizim şehrimizde öyle bir şey yok, son üç beş senenin modası bu...

GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA’YA HERKES MİNNET DUYMALI

 ◊ Amasya Genelgesi’nin 100’üncü yılı. Siz de “Atatürk’ün Amasya’ya Gelişinin 100’üncü Yılı Anısına 100 Büyük Proje” başlıklı bir çalışmaya imza attınız.

- Öncelikle şunu söyleyeyim, dedeme ve Gazi Paşa’yı burada karşılayan dostlarına minnet duymak herkesin boynunun borcu. Eğer onlar o cesareti göstermeseydi, bugün bunlar olmazdı. Türk milletinin esareti kabul etme şansı yok. Türk milleti ne yapmış, devleti yıkılmış ertesi gün devlet kurmuş. Hiç devletsiz olmamışız. Aç kalmışız ama hiçbir zaman devletsiz kalmamışız. Onun için başta Gazi Mustafa Kemal Paşa’ya ve oradaki eşrafa herkes minnet duymalı. Dolayısıyla 100 yıla 100 proje diyerek yola çıktık. Dedik ki görev süremiz boyunca, Atatürk’ümüzün, Müftü Tevfik Efendi’nin ruhları için bu projeleri hayata geçirelim. “100 Yıla 100 Proje” diye bir kitap da bastırdık. Kitaptaki 100 projeyi, önümüzdeki 4.5 yıl içinde hayata geçireceğim.

Yazarın Tüm Yazıları