Nihat Erdin

BÖLGEMİZ DENİZCİLERİ

Haberin Devamı

Nihat ErdinNİHAT Erdin, 1958 Kütahya doğumlu ama babasının memuriyeti nedeniyle, dünyadaki birinci ayımı bile doldurmadan gittiği İzmir’de büyüdüğü için, soranlara “İzmirliyim” diyor. Makine mühendisliği tahsili görmüş. Son 29 yılı otomotiv sektöründeki yabancı firmalarda çeşitli yöneticilik kademelerinde olmak üzere, 35 yıldır profesyonel.
Denizle tanışıklığı, ilkokul çağlarımda, Çeşme, Foça, Ayvalık gibi civar sahil beldelerine otobüs kiralanarak, tüm mahallelinin katılımıyla düzenlenen “aile gezileri” ile başlamış. Bu yakınlık 1975 yılında Urla İskelesinde rahmetli babasının inşasını güç-bela tamamlamayı başardığı yazlık ev ile koordinatları daha belirgin hale gelerek devam etmiş.

Haberin Devamı

BURSA’YA TAŞININCA...

Çocukluk dönemlerimde denizle ilişkisi, sadece kıyıdan olta ile ispari (İzmir ağzıyla ısparoz) tutmaktan, delikanlı çağlarında ise şnorkel ile dalıp ahtapot çıkarmaktan ibaretmiş. 1989 yılında, iş nedeniyle, Bursa’ya taşındıktan sonra deniz tutkusu yeni bir boyut kazanmış. Prof. Dr. İbrahim Hızalan’ın kurucu başkanı olduğu Bursa Sualtı Topluluğu’nun üyesi olmuş. 10 yılı aşkın süre devam eden dalgıçlık sayesinde, derinliklerdeki güzellikleri görme şansına sahip olmuş, denize olan tutkusu katlanarak artmış.
2010 yılında Bursa Yelken Kulübü ile tanışana kadar hayatı boyunca kürekli bir sandal dahi kullanmamış. Kulüp üyeliğinin ardından bir arkadaşının 30 ft.’lik yelkenlisi ile yaptığı üç günlük bir geziden sonra “işte bu!” demiş. Deniz ve rüzgârın baş döndürücü bileşimini geç de olsa keşfetmiş. Hazırlığı, temizliği, bakımı, tamiratı, gereğinde 15 metrelik direğin tepesine çıkmayı ya da suya dalıp karinadaki kekamozları sıyırmayı gerektiren bu meşakkatli ve mazoşistik sevda onun için vazgeçilmez hale gelmiş. Yelkencilikte, motoru kapatıp açılan yelkenleri rüzgârla doldurunca tüm çabaların ödülünün fazlasıyla alındığına inanıyor. “Deniz âşığı insanlar için, yelken seyrinin muadili olabilecek bir antidepresan henüz keşfedilmedi” diyerek yelken seyrinin üzerindeki etkisini anlatıyor.
Yelken Kulübü üyeliği “Kırkından sonra dost edinmek mümkün değildir” düşüncesini tamamen kırmış, çok güzel, birbirinden değerli yeni dostları olmuş ve halen de artarak devam etmekteymiş.

Haberin Devamı

İLGİ TUTKUYA DÖNÜŞTÜ

"İçinde bir nebze deniz sevgisi olan herkese tavsiyem, en azından yelkenciliği denemeleridir. Bunun için tekne satın almak şart değil. Yelken camiasındaki herkesin, bu deneyimi yaşamak isteyen herkesi gerek gezi seyirlerine, gerekse yelken yarışlarına, büyük bir içtenlikle konuk olarak kabul edeceğinden kuşkum yok. Birkaç seyirden sonra içinizden gelen ses size zaten yön verecektir."
İlginin tutkuya dönüşmesi halinde tabii ki emniyetli bir seyir için alınması gereken eğitimler ve yapılması gereken pratik çalışmalar olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Ancak bu çabalar bile ayrı bir keyif vesilesidir, başarıyla geçilen her aşamadan sonra kendinize güveniniz artacak ve çıtayı biraz daha yükseltmek isteyeceksiniz. Ta ki bir tekne sahibi olmaya ya da yaz tatillerinizi tekne kiralayarak geçirmeye karar verene kadar.  Bunlar olmasa bile kim bilir belki de bir yarış ekibinin gözde bir üyesi olursunuz.”
Denizi çok sevdiğini ama yüzme bilmediğini söyleyenlere yönelik de cesaret verici tavrını sürdürüyor Erdin: “Varsın olsun. Yüzme bilmedikleri halde, defalarca dünya turu yapan, defalarca zorlu yelken yarışlarını birincilikle bitiren o kadar çok denizci var ki…  Burada en önemli şey denizi ciddiye alıp, bin yılın deneyimiyle oluşan seyir kurallarını aksatmadan uygulamaktır.”

Haberin Devamı

AYA GENEL BAKIŞ

DOPDOLU BİR MAYIS

Nihat ErdinNe çok şey var bu mayıs. Epey koşuşturmalı ve bir o kadar da güzel bir ay bu. Önce takvime değinelim. Daha önce bahsetmiştim, eski takvim (ki gerçekten çok eski, Orta Asya alışkanlıklarımız arasında var) yılı ikiye ayırır: Kasım günleri ve Hızır günleri diye. İkisi de 6’şar aydır ama günleri eşit değildir. Mesela bu yıl Hızır günleri 186 tane olacak. Kasım günleri ise bu sene 179 gün çekip her zaman olduğu gibi 5 Mayıs’ta bitiyor, 6 Mayıs Hıdrellez’de ise Hızır günleri başlıyor.
Hıdırellez veya Hıdrellez, kadim (öncesi olmayan, ezeli, çok eski) bir gelenektir. Halk inanışına göre Hızır Peygamber veli, ölümsüzlük sırrına ermiş bir kişidir. İnsanları hırsızlığa, suya, yangına, zalim hükümdarlara, şeytanlara, yılan ve akreplere karşı korur. Bütün dünya onun yönetimi altındadır. Denizde Tanrı’nın halifesi, karada vekilidir; denizcileri tehlikelerden korur. İstediği zaman görünmez olur, istediği zaman uçabilir. Kudüs’te oturur, her Cuma Mekke, Medine, Kudüs, Kuba ve Cebel-i Zeytun (Zeytindağı/Kudüs) camilerinde namaz kılar. Yine halk inanışında ölümsüz sayılan ve İbrani geleneğinden aktarılan İlyas’la birleştirilir. Bazı söylencelere göre Hızır ile İlyas kardeştir; bazılarına göre ise ikisi de aynı zamanda yaşamış iki peygamberdir ama ölümsüzlük sırrına erdiklerinden beri dünya üzerinde zaman zaman buluşup arkadaşlık ederler. Doğa güçlerine egemenlik ve insanlara yardım konusunda aralarında işbölümü vardır. Yazılı geleneğe göre Hızır denizlerde, İlyas karalarda Müslümanların koruyucusu ve yardımcısıdır. Yazın başlangıcı kabul edilen 6 Mayıs’ta bir araya gelirler. Hızır ile İlyas’ın buluştuğu bu gün Hıdrellez (Hızır’ın bir adı da Hıdır’dır) adıyla kutlanır ve dünya üzerine öyle yayılmış bir gelenektir ki, neredeyse tüm dünya üzerinde başka isimlerle de olsa kutlanıp durur. Hiçbir dine veya kavme ait değildir, yeryüzünün tüm din ve kavimleri bu geleneği bir şekilde yaşatır. Ancak bugünün bilimi bu geleneğin Orta Asya’dan çıktığını doğrular pek çok veriye sahip.
Bu arada bizim Barbaros Hayreddin Paşa olarak tanıdığımız büyük denizcimizin esas adı da Hızır’dır. Barbaros Hayreddin Paşa olarak anılmaya başlamadan önce uzun zaman Hızır Reis olarak tanınmıştır.

Haberin Devamı

Nihat Erdin

13 Mayıs Pazar günü, malumumuz olduğu üzere Anneler Günü. 16 Mayıs’ta Ramazan başlıyor. 19 Mayıs ise zaten hatırlatmaya gerek yok, Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’mız.
Dolunay 29 Mayıs’ta. Ama ayın ilk günü de mehtaba çıkmak mümkün, Nisan’ın son dolunayının keyfi, Mayıs’a sarkıyor elbette. 29-30 Mayıs gibi keyifli mehtap seyirleri yapmak güzel olur doğrusu. Ayın 4’ünde Çiçek Fırtınası, 12’sinde isimsiz üç günlük bir fırtına, 23’ünde Ülker Fırtınası, 27’sinde Kabak Meltemi ve 31’inde Meltem başlangıcını sayabiliriz, denizciler için önem taşıyanlar arasında.
Yani evet, Mayıs 2018 dopdolu bir ay. Umarım hepimiz için güzel, mutlu, sağlıklı, huzurlu ve bolluk-bereket dolu olur.

Haberin Devamı

BU HAFTA SONU HAVA VE DENİZ

SICAK VE RÜZGÂRLI

Bugün (Cuma) hava sakin. Ancak cumartesi ve Pazar günleri kendisini hissettirecek bir poyrazımız olacak. Hava sıcaklığı 25’in üzerinde ve yağış da beklenmiyor. Parçalı bulutlu bir hava ve keyifli bir hafta sonu vaadi var gibi. Yelken basacaklar, cumartesi ve pazar günleri yelkenlerine camadan vurmayı (yani yelkenleri küçültmeyi) düşünebilirler. Tüm denizcilere selamet, tüm okurlara neşeli bir hafta sonu dilerim.

 

Yazarın Tüm Yazıları