Ya bir yarışmada 2. olursam...

Ankara Devlet Konservatuvarında yıllar önce beraber okuduğum bir arkadaşım beni aradı.

Haberin Devamı

Kızı Brüksel’de Uluslararası Grumiaux Genç Kemancılar Yarışmasında 2. olmuş. Bana sponsor desteği bulup bulamayacağımı sordu. Ona verdiğim cevap şöyle oldu; “Laçin önemli bir yarışmada 1. olursa sponsorlar daha kolay değerlendirmeye alırlar. Zaten kültür sanata verilen destekler çok azaldı maalesef.”

 

Bu konuşmanın ardından durup düşündüm. Özellikle genç sanatçı adayları için sponsor destekleri çok önemli. Kendini sürekli geliştirmek zorunda olan Laçin gibi örnekler çeşitli yarışma ve festivallere katılmak durumundalar. Aynı zamanda bu tür platformlarda ülkemizi temsil etme şansına da sahip oluyorlar.

 

Bu noktada can alıcı soru ise şu: Bir sanatçı adayının önemli bir yarışmada 2. olması onun sponsor desteği bulmasını gerçekten zora sokar mı?

 

Haberin Devamı

Daha önce buna benzer birçok örnek ile karşılaştığımız için, 1. olunmadığı takdirde sponsor bulmanın maalesef neredeyse imkânsız olduğunu söylemeliyim.

 

Sanata destek konusunda mevcut durum…

Genç sanatçılarımızın arkasında devletin sağladığı sağlam bir finansal destek mekanizması olduğunu söylemek pek mümkün değil. Dolayısıyla bu açığı kapatmak sanatçı adaylarımızın özverili ailelerine ya da sanatsever bazı kişi ve kurumlara kalıyor.

 

Bu desteği bulmak da kolay bir süreç değil.

 

Sanat okulları tüm branşlarında yetiştirdiği öğrenciler için minimum konaklama-ulaşım olmak üzere maddi destek arayışındalar. Önemli kurumlar bu konuyu görev edinip yıllardır bu gençleri desteklemeye çalışıyorlar. Ancak bu çaba belli bir seviyede kalıyor ve yeterli olamıyor. Kaldı ki yarışmalardan çıkan 2.ler ve 3.ler çoğunlukla göz ardı ediliyorlar.

 

Oysa ki dereceye girsin girmesin, bu yetenekli gençlere destek durmadan akabilse, kazanabilecekleri tecrübeler ile üst sıralardaki yerlerini koruyabildikleri gibi arkalarından gelen yeni yeteneklere yol da açabilirler.

 

Haberin Devamı

Peki ne yapmalı?

Şimdi buradan benim bir önerim olacak. Konservatuvarlarımız üniversitelere bağlı kuruluşlar. Konservatuvarlar bu idari bağlarının yanı sıra bir ‘vakıf’ olarak ortak bir çatı altında buluşabilirler.

 

Kurulacak bu vakıf, genç yeteneklerimize olanak sağlayan, destek oluşturan, gerektiğinde malzeme yardımı yapan bir yapı kurarsa bahsedilen sorunlar çok daha kolay ortadan kalkabilir. Üstelik bu destekleri yarışmalarda alınan derecelere değil de, sanatçı adayı çocuklarımızın yeteneklerini değerlendirerek sağlarlarsa çok daha amaca yönelik bir yapı kurulmuş olacaktır.

 

Vakıf, sahip olacağı gücü zaten konservatuvar mezunu değerli sanatçılarıyla bulacaktır. Tiyatro, opera, bale, şan ve müzik bölümlerimizin ülkeye mal olmuş sanatçıları genç kuşaklara hizmet sunan böylesine bir vakfı desteklemek için sanatsal ortamlar sağlayacak ve desteklerini asla esirgemeyeceklerdir. Geliri bu vakfa aktarılacak bir konser tertiplenmesi, bir tiyatro eserinin sahnelenmesi ya da sanatçıların bir araya geldiği özel gösteriler vakfın gücüne güç katacaktır.

 

Haberin Devamı

Konservatuvarlarımızın başında olan değerli arkadaşlarımızın bu konuyla ilgili bir araya gelebilmelerini temenni ediyorum.

 

Türk Balesi Gövde Gösterisinde

Ya bir yarışmada 2. olursam...

Ya bir yarışmada 2. olursam...

Ya bir yarışmada 2. olursam...

Ya bir yarışmada 2. olursam...

Ankara Devlet Balesi ‘Zorba Balesi’ ile İspanya Bilbao’da turnedeler.

 

Koreografisini Leonide Lorca Massine’nin, müziğini Mikis Theodorakis’in hazırladığı eserde başrollerini İgor Yebra, Özge Onat, Eren Keleş, İlhan Durgut, Sanem Subaygil’in dans ettiği ‘Zorba’, Bilbao Arena’da 7 bin kişilik seyirci grubunun önünde sahnelendi.

 

Orkestra şefi Bujor Hoinic yönettiği 60 kişilik Bilbao Orkestra ve 210 kişilik koro ile Türk Balesi gövde gösterisi yaptı. Bu önemli çalışmanın başkoreografı ise değerli dostum Hakan Odabaşı.

Haberin Devamı

Ya bir yarışmada 2. olursam...

Ya bir yarışmada 2. olursam...

İzmir Devlet Balesi ise Bangkok’da International Dance festival kapsamında koreografisini Mehmet Balkan, müzik kompozisyonunu Erim Ardal’ın hazırladığı ‘Dansın Rengi’ ile 2 temsil yaptılar. Burcu Olguner Alkan, Aslı Çilek, Sülün Duyulur, Dolun Doyran, Boğaçhan Bozcaada, Çisil Soyöz Bozcaada ve Çağın Özideş eserin dansçıları idi. Murat Akaoğlu ve İZDOB Başkoreografı Tolga İyiuyarlar bu turnenin gerçekleşmesi için gerçekten çok emek saf ettiler.

 

Eserin koreografı Mehmet Balkan ile yıllar önce ‘Dostum Akdeniz’ isimli eserde beraber çalışma şansına sahip olmuştum. Ülkemizin yetiştirdiği değerli koreograflardan Mehmet Balkan’ın eserlerini takip etmenizi öneririm.

 

Haberin Devamı

Ya bir yarışmada 2. olursam...
Düşlerinin Adası

1980-90 yıllarında Yasemin Pirinçcioğlu’nun davetlisi olarak ülkemize gelen ünlü Rus Balet Rudolf Nureyev’in belgeseli ‘Düşlerinin Adası’ Türsak Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali Özel Gösterimler kapsamında yerini aldı.

 

Evgenia Tirdatova ve Orhan Tekeoğlu'nun yönettiği, yapımcılığını Evgenia Tirdatova, Nurdan Tekeoğlu ve Yasemin Pirinçcioğlu'nun üstlendiği ve Rudolf Nureyev'in Türkiye sevgisini Yasemin Pirinçcioğlu, Hülya Aksular, Nilay Yeşiltepe, Asaf Güneri, Zeynep Fadıllıoğlu gibi sanat ve iş dünyasından insanlar üzerinden anlatan “Rudolf Nureyev: Düşlerinin Adası” Belgeseli Window to Europe in Vyborg Film Festivali’nde En İyi Ortak Yapım Ödülü almıştı.

 

Antalya Film Festivali, St.Petersburg "A Message to Men" Film Festivali, Kayseri Altın Çınar Film Festivali, Antakya Film Festivali gibi onlarca festivale seçilen belgeselin Türkiye ve Dünya yolculuğu devam ediyor.

 

Ya bir yarışmada 2. olursam...Sanat, aile hasreti, mutluluk ve zafer dolu yaşam öyküsü        

Kuğu Gölü, Uyuyan Güzel, Fındıkkıran ve Don Kişot gibi dünyanın en önemli bale gösterilerinde rol alan Nureyev, 1993 yılında hayata veda etti. Sanat, zafer, mutluluk ve hüzün dolu bir yaşam hikâyesi; Rus kökenli Evgenia Tirdatova tarafından senaryolaştırıldı. Tirdatova ve Orhan Tekeoğlu’nun birlikte yönettiği “Rudolf Nureyev: Düşlerinin Adası”, Nurdan Tekeoğlu ve VIP Turizm CEO’su Yasemin Pirinçcioğlu yapımcılığında izleyicilerle buluştu.

 

Klasik balenin reformcu yorumcusu, dâhisi ve dünyanın en büyük efsanelerinden biri olarak kabul edilen Rus balet Rudolf Nureyev’in Türkiye günleri ilk kez bir belgeselle gün ışığına çıktı.

 

Nureyev, 1961 yılında SSCB’den kaçarak Fransa’ya iltica etmesinin ardından ülkesine girişinin yasaklanmasıyla yaşadığı vatan ve aile hasretini Türkiye’de giderir. Tüm dünya basınının peşinden koştuğu Nureyev her yaz Türkiye’dedir ancak kimsenin haberi olmaz. Nureyev, 1980’li yılların ortalarında Fethiye civarındaki Gemiler Adası yakınlarında arazi almaya çalışmış ancak dönemin kanunları dünya starının istediği araziyi satın almasına olanak tanımamıştır. Buna rağmen her yaz Türkiye’ye gelen Nureyev, en yakın arkadaşı Yasemin Pirinçcioğlu’nun yardımıyla Fethiye yakınlarındaki köylerde annesine, babasına benzettiği insanlarla özlem giderir.

 

İki hafta süren çekimlerde İstanbul Kapalıçarşı, Rüstem Paşa Cami, Topkapı Sarayı, Fethiye Gemiler Adası ve İzmir’in Bademli Köyü’ndeki Yasemin Pirinçcioğlu’nun evi “The Reddomes” mekân olarak kullanılmış.

Yazarın Tüm Yazıları