Uzlaşırlar mı?

MUHAFAZAKÂR ve Sosyal Demokrat partiler bizde de Almanya’daki gibi uzlaşarak bir ‘büyük koalisyon’ kurabilirler mi?

Haberin Devamı

İş Davutoğlu ile Kılıçdaroğlu’na kalsa kurabilirler. Zira her ikisinin de ılımlı tavırlarının birçok örneği var.
Biliyorsunuz, yeni parlamento tablosuna göre RTÜK’ün kompozisyonu değişecek. AKP içinde birtakım kurnaz düşünceler ortaya çıkmıştı: RTÜK başkanı istifa ettirilecek, hemen tekrar seçilecek, böylece RTÜK’ün kompozisyonu değiştiğinde de RTÜK başkanlığı “bizde” kalacaktı!
RTÜK Başkanı Prof. Davut Dursun “bu etik olmaz” diyerek kabul etmedi. Başbakan Davutoğlu da bu kurnazlığa itibar etmedi, öneriyi reddetti. (Hürriyet, 25 Haziran)
Meclis Başkanlığı seçimlerinin 3. turunda 50-60 AKP’li vekilin Dengir Fırat’a oy vermesi ve böylece 4. tura AKP ve HDP adaylarının kalması diye başka bir kurnazlık söylentisi daha var. Öyle bir durumda MHP ve CHP’li vekillerin son turda AKP adayına oy vermeye zorlanması!
Davutoğlu dün “biz erdemli bir partiyiz böyle şeylere başvurmayız” diye konuştu.
Bunlar, teşvik edilmesi gereken güzel örneklerdir.

Haberin Devamı


CUMHURBAŞKANI VE SİYASET


Cumhurbaşkanı’nın nasıl davranacağı, koalisyon görüşmelerinde önemli bir sorundur. 7 Haziran seçimlerinde bile Cumhurbaşkanı muhalefet partilerine Davutoğlu’ndan daha ağır sözlerle hücum etmişti. Bugün doğal olarak bütün muhalefet partileri Cumhurbaşkanı’nın “Başkan” gibi davranmasına karşı çıkıyor.
Davutoğlu dünkü konuşmasında diyor ki:
“Herkesin cumhurbaşkanlığı makamına saygıda kusur etmemesini vurgulamak istiyorum.”
Fakat CHP lideri Kılıçdaroğlu da Anayasa gereği Cumhurbaşkanı’nın AKP dışındaki partilerin de saygısını kazanacak şekilde hareket etmesini istiyor. Dün açıkladığı 14 ilkeden biri budur.
Anayasaya göre de cumhurbaşkanına herkesin saygı göstermesi, cumhurbaşkanının da herkesin saygısını kazanacak şekilde “partisiz” davranması gerekir.
Başbakan Davutoğlu da böyle düşünüyor olmalıdır; şu sözler kendisinindir:
“Sayın Cumhurbaşkanımızla bizim ilişkimiz devlet geleneğinde cumhurbaşkanı-başbakan ilişkisidir. Yetkilerimizi kullanırken bu geleneğe sadık olarak kullanırız.” (8 Aralık 2014)
Davutoğlu’nun hatırlattığı devlet geleneği, parlamenter sistem geleneğidir; yetkili başbakan, sorumsuz cumhurbaşkanı.

Haberin Devamı


KILIÇDAROĞLU’NUN SİYASETİ


Türkiye’de türban yasağı tarihe karışmış, muhafazakârlar her alanda eşit vatandaş hak ve özgürlüklerine kavuşmuştur. Muhafazakârlar artık “zenci” değildir. Aksine, Türkiye’nin yeni “Beyaz Türkler”i muhafazakâr kesimden yükselmektedir.
Türkiye’de eski din-laiklik kavgasının aşılmasında Kılıçdaroğlu’nun katkısı inkâr edilemez.
Ecevit “inançlara saygılı laiklik” kavramıyla ciddi bir açılım yapmıştı. Kılıçdaroğlu daha fazlasını gerçekleştirdi. Bugünkü CHP’de “sosyal demokrat” renklilik hâkimdir.
Artık eski hatıralar koalisyona engel olmamalıdır.
Kılıçdaroğlu’nun dünkü konuşmasında sıraladığı “14 temel ilke”yi hiçbir demokrat kategorik olarak reddedemez, sadece yorum farkları olabilir: Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı, siyasi ahlak yasası, özgür medya, vergi denetiminin özerkleşmesi, Cumhurbaşkanı’nın konumu, TBMM’de bir Kesin Hesap Komisyonu kurulması, yolsuzlukla mücadele...

Haberin Devamı


KASIMDA SEÇİM?!


Koalisyon kurulamazsa kasımda seçim... Bunun ekonomide ve Suriye yangını dolayısıyla güvenlik politikalarında yaratabileceği riskler vardır.
Kaldı ki kasımda yapılacak bir seçimde AKP’nin oyları artabilir ama HDP’li bir Meclis’te yine koalisyon çıkar. AKP birkaç sandalye farkıyla iktidar olsa bile eskisi gibi Meclis’e mutlak hâkim olamayacak, muhalefetle iyi geçinmek zorunda kalacaktır.
Artık bir uzlaşma devrine girmek zorundayız. İki tarafın şahinleri engellemezse, AKP-CHP koalisyonu kurulabilir; çatışmacı geleneğimizde “uzlaşma” kültürünün yerleşmesine de ciddi katkı olur.
AKP-CHP koalisyonu “rasyonel”dir; fakat siyasetin hesapları, hırsları, önyargıları rasyonel davranışlara ne kadar imkân bırakacak, bekleyip göreceğiz.

Yazarın Tüm Yazıları