Sıkıyönetim

TERÖR belası karşısında sıkıyönetim veya OHAL ilan etmek, kanunlarda değişiklik yaparak “terör” suçunun tanımını genişletmek gibi öneriler ileri sürülüyor.

Haberin Devamı

Hukuken referandum konusu olmaz ama denemek için referandum yapılsa mutlaka büyük çapta evet denileceğini sanıyorum. Öyle bir durumda “halk böyle istiyor” diye popülist bir demagoji de kolaylıkla yapılabilir.

 

Fakat yanlış olur.


Soğukkanlı düşünmek, atılan adımların uzun vadede ne gibi sonuçlar doğuracağı konusunda rasyonel bir analiz yaparak karar vermek zorundayız.

 


SIKIYÖNETİM NEYE YARAR?

 


Uzak yıllara gitmeden, yakın tarihimizdeki sıkıyönetim ve OHAL uygulamalarından dersler çıkarmak gerekir. Teröre karşı elbette asker ve polis gücüyle en kararlı mücadele verilecektir.


Bugün verilmekte olan mücadele de haklıdır ve manen desteklemeliyiz.

Haberin Devamı


Fakat 1980’lerde görüldü ki sıkıyönetimle, OHAL’le ülkenin bir bölümünde “farklı yönetim tarzı” yaratmak ve “aşırı güç kullanımı” ile kitlelerde tepki birikimine yol açmak, neticede teröre taban kazandırıyor.

 

Sıkıyönetim ve OHAL ilanının ne gibi sonuçları olabileceğini kestirmek için 1980’ler ve 1990’lardaki sıkıyönetim uygulamasının bölgede PKK’ya nasıl taban kazandırdığını incelemek gerekir.

 


TERÖR TABANINI DARALTMAK

 


İktidar doğru bir tavırla sıkıyönetim ve OHAL formüllerini reddediyor.

 

Fakat terörle mücadele ve ceza kanunlarında değişiklikler yaparak benzer bir atmosferi yargı eliyle yaratmak terörü caydırır mı, yoksa azdırır mı, bunu çok iyi düşünmeliyiz.


Ciddiyetle müzakere edilmesi gereken sorun şudur:

 

Bombalı, silahlı teröristlerin yanına bildiri ya da yazılarından dolayı profesörler, sanatçılar, yazarlar koymak ve “bunlar da terörist” diye takdim etmek, tutuklamak, hapse atmak caydırıcı mı olur?...


Yoksa “terörist” kavramını sulandırır mı, en geniş manevi destekleri kazanması gereken devlete yönelik eleştirileri artırır mı?

Haberin Devamı


Varsın artırsın diyebilir miyiz?


Fakat amaç terörün tabanını ve etki çevresini daraltmak değil midir?!

 


TERÖRLE MÜCADELE KANUNU

 


Terörle Mücadele Kanunu’nun 6/2. maddesinde bu iktidarın 2006’da yaptığı olumlu değişikliği örnek vermek istiyorum.


Bu madde ilk halinde “terör örgütlerinin bildiri ve açıklamalarını basanlara ve yayınlayanlara” ceza veriyordu.

 

Haber yaptı diye birçok gazeteci ve fikirlerini kesinlikle yanlış bulduğum İsmail Beşikçi gibi aydınlar bu yüzden takibata uğramış, hapsedilmişti.


Bu tablo Türkiye’nin aleyhine oluyordu tabii.


2006’da AK Parti iktidarı bunu değiştirdi, “terör örgütlerinin cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren veya öven veya bu yöntemlere başvurmaya teşvik eden bildiri ve açıklamalarını basanlara ve yayımlayanlara” ceza verilmesi hükmünü getirdi. Doğru da yaptı.

Haberin Devamı


Üstelik çağımızda hangi haberin, hangi bildirinin ilgi duyan kitlelere ulaşmasını engelleyebilirsiniz?

 


SONUÇLARI KİME YARAR?

 


Cumhurbaşkanı terör tanımının genişletilmesini ısrarla istiyor, hükümet ve partiden bu yönde bir açıklama yapılmadı.

 

Hangi maddelerin değiştirilmesi istenecek henüz bilmiyoruz. Açıklandığında benim de destekleyeceğim unsurlar olabilir...


Fakat şu gerçeğe dikkat çekmek istiyorum: Öfkeyle terör suçlarının kapsamını genişletmek terörün siyasi tabanını genişletmek gibi hiç istenmeyen bir sonucu doğurabilir!


Yasakların ağırlaştığı bir ülke görüntüsü terör örgütlerinin siyasi ekmeğine yağ sürer.


Hendek ve barikatlarda PKK bölgede itibar kaybetmişken böyle bir atmosfer yaratmaktan sakınmak gerekir.

Haberin Devamı


Evrensel hukuku yerel hukuktan üstün tutan Anayasa’nın 90. maddesi dururken neyi nasıl değiştireceğiz?


Demokrasi dünyasının terörle mücadelemizi desteklemesine ihtiyaç duymuyor muyuz?

Yazarın Tüm Yazıları