PKK ve dış güçler

ORTADOĞU coğrafyası toplumlardaki şiddetli kimlik depremleriyle yeniden şekillenirken, hangi “güç” buna ilgisiz kalabilir?

Haberin Devamı

Elbette Türkiye ilgisiz kalamaz. Amerika, Rusya ve İran ve başkaları da ilgisiz kalmıyor.

PKK’nın Kuzey Irak’taki varlığı çeyrek asırdır Türkiye için ciddi bir sorundur.

Barzani bağımsızlığa gidiyor. Irak ve Suriye’de mezheplere göre haritalardan bahsediliyor.

PKK’nın Suriye’deki kolu PYD ve YPG Cizre, Kobani ve Afrin’de totaliter yönetimler kurdu, tanınmamış da olsa “Kuzey Suriye Federasyonu”nu ilan etti.

Bu gelişmelerden cesaret alan KCK yani Kandil, “çözüm süreci”nde silah ve bomba stokları yaptı, hendek ve barikatlarla “özerlik” ilanlarına kalktı, çözüm sürecini sabote etti.

25 Temmuz 2015’te başlayan operasyonlar devam ediyor.

Sorunları kan ve gözyaşlarıyla yaşıyoruz.


AMERİKA, AVRUPA, RUSYA
Amerika “DAİŞ’le mücadele” gerekçesiyle PYD’yi açıkça destekliyor, silah veriyor. Bu PKK’ya vermek demektir.

Avrupa’da Kürtlerden PKK yanlılarının kurduğu dernek ve vakıflarla geniş bir örgütlenme var. Bunlar Avrupa hükümetlerine siyasi baskı yapıyor, gösteriler düzenliyor, PKK’ya para ve haraç topluyor.

Rusya mı? Azerbaycanlı akademisyen Dr. Bayram Aliyev’in “bilgesam.org”da Rusça kaynaklara dayalı olarak yazdığına göre, Rusya’nın Suriye’deki askeri operasyonları da PYD’yi güçlendirdi. Rus General Aleksandr Dvornikov, 23 Mart 2016 günlü beyanında “Rus askeri danışmanlarının sadece Suriye ordusunu değil, PYD unsurlarını da eğittiğini” açıkladı.

Batılı ülkelerin aksine Rusya PKK’yı hâlâ resmen terör örgütleri listesine almadı! PKK’nın da PYD’nin de Moskova’da büroları var.


RUS AKADEMİSYENİN SÖZLERİ
Bu tablo bizi “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur!” kompleksine itmemelidir. Bu tablo bize son derece akıllı ve yaratıcı bir diplomasiyle “dostlarımızı artırmak” gerektiğini beynimizin her hücresine nakşetmelidir.

Rusya ile kriz döneminde Rus akademisyen Leonid Savin’in şu sözleri çok önemlidir:

“Rusya’nın Türkiye’ye vermesi gereken en iyi cevap Kürt militanlara aktif bir biçimde finansal, diplomatik, siyasi ve silah desteği verilmesidir!”

Akademisyen böyle düşünür de devletler ve gizli servisler bunu yapmaz mı?!

Onun için, Türkiye Ortadoğu’daki bu çok tehlikeli güvenlik ve diplomasi satrancında “kendisine karşılık verilecek ülke” pozisyonuna girmemeye çok dikkat edilmelidir.

Rusya ile çatışmak ve barışmak, dış politikanın nasıl kaygan olduğunun örneğidir. Öyleyse bir ülkeyle sorun çıkarsa ne yapmalı?


DİPLOMASİ YOLU
AB’yle yaşanan sorunlarla ilgili olarak Abdullah Gül’ün CNN Türk’te dediği gibi:

“Bunlar kapılar arkasında diplomasiyle halledilse daha iyi olur.” (3 Aralık)

Dış politika sorunları kamuoylarına yüksek tansiyonla taşındığında, özellikle sağın yükselmekte olduğu Batı kamuoyunda aleyhimize eğilimler artar.

Aksine, Türkiye’nin demokratik hukuk devleti imajını yükseltmek hayati derece önemlidir.

Bir de PKK’nın sadece terör örgütü değil, aynı zamanda Stalin-Kaddafi karması totaliter bir rejim amaçladığını Batı’da anlatmak son derece gereklidir.

İşadamlarımız, aydınlar, akademisyenler ve STK’larımız dışarıda “dost kazanma”nın bu entelektüel ve iletişim yönünü icra etmelidir.

Siyaset bu iyimserliği vermelidir.

Avrupa kendi hukukuna göre PKK yanlısı dernek ve vakıfları kapatamaz, Türkiye de OHAL çerçevesinde kapattı. Ama Avrupa PKK’nın finansman kaynaklarının üzerine gidebilir.

Amerika’da, Rusya’da, her yerde, Türkiye birçok çevreyle iyi ilişkiler kurarak siyasi dengelerini kendi lehine etkileyebilir.

Bu o kadar önemlidir ki çağımızda buna “kamu diplomasisi” diyorlar.

Yazarın Tüm Yazıları