Emperyalist komplo

İRAN’da yaşanan kanlı olaylar emperyalizmin, Siyonizmin tertibi midir? Irak ve Suriye’den sonra sıra İran’da mı?

Haberin Devamı

Sonra sıra nerede?

Bu sorulara cevap niteliğinde hazır önyargılarımız olabilir fakat ‘analitik’ mantıkla bakmalıyız.


İKİ FARKLI SOSYOLOJİ
2013 Haziran’ında cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan reformist Ruhani 3 Ağustos’ta görevi devralma töreninde şöyle konuşmuştu:

“Kilit kelime itidalli olmaktır. Bütün halk katmanlarının kabul ettiği değerlerde buluşmaktır. İtidal dini değerlerden vazgeçmek değildir, aşırı muhafazakâr olmak da değildir. Aşırı uçlara karşı dikkatli ve temkinli olmaktır. Değişim itidal gerektirir...”

Bu yaklaşımdan rahatsız olduğu anlaşılan dini lider Hamaney ise Ruhani’ye “düşmanlarımız” vurgulu bir cevap vermişti:

“Sayın Cumhurbaşkanı’nın yaklaşımını olumlu buluyorum ama bu mantığın dilinden pek de anlamayan düşmanlarımız var. Bu düşmanlar rejimin temelini de hedef alıyor...”

Bugüne gelelim; Cumhurbaşkanı Ruhani “eleştiri ve protesto İranlıların hakkıdır” diyor, şiddet ve vandalizme izin verilmeyeceğini belirtiyor, haklı olarak.

Hamaney ise dün şöyle konuştu:

“Düşmanlarımız ülkede isyan çıkarttı, savaş çıkartmaya çalışıyorlar, para, silah ve ajanlarını kullanıyorlar.”

Çok farklı iki zihniyetin, iki sosyolojinin beyanlarıdır bunlar.


TRUMP VE NETANYAHU
İran’daki olaylar üzerine Trump ve Netanyahu destek açıklamaları yaptı. Bu, İran’da iki eyalet dışında bütün ülkeye yayılan protestoları ABD ve İsrail’in düzenlediğini mi gösterir?

Milyonlar patlama noktasına gelmese onları kim sokağa dökebilirdi?

Üstelik İran’da tüm halkın nefret ettiği iki devlet vardır; İsrail ve Amerika!

Trump ve Netanyahu’nun destek açıklamaları en çok muhalifleri sıkıntıya sokar!

Nitekim New York Times’taki makalesinde Philip Gordon, bu destek açıklamalarının protestoculara zarar vereceğini, doğrusunun “susup bir şey yapmamak” olduğunu yazdı.

Kaldı ki Ruhani Batı ile ilişkileri yumuşatmaya çalışan “itidalli” bir cumhurbaşkanıdır, Obama Amerika’sı ile nükleer enerji anlaşması imzalamıştır.

Bu anlaşmayı “rezil” diye suçlayan da Trump’tır!

The Guardian’da da Simon Tisdaal, “İran hükümetinin kontrolünün herhangi bir şekilde zayıflaması, bölgesel gerilimlerin tehlikeli biçimde tırmanmasına yol açacaktır!” diye uyardı.

Komplo kurgularındaki basit ve etkileyici şablonlarla, reel hayatın araştırma ve tahliller gerektiren karmaşıklığı ne kadar farklı, değil mi?

Yolsuzluk soruşturmasında ifade veren Netahyahu ile kendi demokratik kurumlarıyla başı dertte olan Trump iç politika saikleriyle konuşmuş olamaz mı?


RASYONEL MANTIKLA
Onların saikleri ne olursa olsun, İran’daki temel sorun, farklı iki sosyolojinin çelişmekte olmasıdır: Halkın bir kısmı itikadi “imamet” (On iki İmam Şiiliği) inancıyla ve iktisadi ilişkileriyle rejime şiddetle bağlıdır... Öbür kısmı ise özgürlük talebiyle ve iktisadi mağduriyet duygusuyla şiddetle muhaliftir.

Muhalifler hep susturuldu. 2009’daki protestoların liderlerinden Mir Hüseyin Musavi ve Mehdi Kerrubi hâlâ ev hapsindeler!

Baskılarla tansiyon düşmez, özgürlükleri genişleterek ferahlama sağlamak gerekir.

Ortadoğu mantığında sosyolojik sorunlar bile düşmanların komplosu sanılır, yumruklar sıkılır ama sorunlar daha da derinleşir.

İran bundan sakınmalı, sakinleşmeli, rasyonel mantıkla sorunları teşhis etmeli, rasyonel mantıkla reformlara yönelmelidir.

Yazarın Tüm Yazıları