Denetimi kısıtlamak

BİZİM tarihimizde hiçbir iktidar “denetim”den hoşlanmadı. Kısa süreli istisnalar vardır ama genelde iktidarlar denetlenmeyi güçleri yettiği ölçüde engelledi.

Haberin Devamı

AK Parti iktidarı da bu sarmala girdi.

Meclis denetimi, Sayıştay denetimi, yargı denetimi, kamuoyu denetimi, hangisi olursa olsun kısıtlıyor. KHK’lar üzerinde olması gereken Meclis denetimini engellemesi bunun en canlı örneğidir.

CHP’li Levent Gök söylemişti; bugüne kadar çıkarılan 30 adet OHAL Kanun Hükmünde Kararname’sinden sadece 5’i Meclis’te görüşülebilmiş. Bunlar Meclis’ten geçince “kanun” haline geliyor, Anayasa Mahkemesi’ne götürülüyor.

Fakat AYM hâlâ bu dosyalara bakmadı!

Öbür 25 KHK ise Meclis denetimine sunulmadan uygulanıyor.

MECLİS DENETİMİ

Anayasa’ya göre OHAL kararnameleri Resmi Gazete’de yayınlandığı gün Meclis’e sunulur. (mad.121)

Meclis İçtüzüğü’ne göre bu kararnameler “ivedilikle” ve “en geç otuz gün içinde görüşülür ve karara bağlanır.” (mad. 128)

Haberin Devamı

Fakat 30 KHK’dan 25’i aylardan beri Meclis Başkanı’nın masasında duruyor, Meclis’e gönderilmiyor!

OHAL kararnamelerini böyle Meclis denetiminden uzak tutmak, Meclis’in denetim yetkisini kısıtlamaktır.

Halbuki “Meclis’in üstünlüğü” sloganı dillerden düşmüyor.

İktidar hele de MHP desteği hazır olduğu için, KHK’ları kılına dokundurtmadan Meclis’ten geçirebilir elbette.

Ama Meclis tartışmalarında belki bazı düzeltmeler yapılabilir.

Dahası, Meclis’ten geçen KHK’lar “kanun” haline gelir ve AYM’ye götürülebilir.

İktidar Meclis sürecini engelleyerek “anayasal denetimi” de engelliyor.

ÖNEMLİ UYARILAR

Son KHK çok yaygın eleştiriler aldı ama iktidar bu eleştirileri sadece siyasi polemik konusu yaptı, “gözden geçirme”yi reddetti.

AK Partili bazı hukukçular, sabah “Olabilir” dedi, akşam “Olmaz” dedi!

Fakat 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gibi tecrübe birikimi ve sağduyusu bilinen saygın bir ismin uyarılarını ciddiye almak gerekmez mi? Gül açıklamasında darbeye direnen sivilleri övdü fakat KHK’daki ifade bozukluğunun “düzeltilmesini” istedi.

Gül’ün başka uyarıları da olmuştu. Basın ve akademyadaki yaygın tutuklamalar konusunda “özellikle bilim dünyasında, üniversitelerde bu işin sıklaşması çok rahatsız edici” diye konuşmuştu. (10 Şubat 2017)

Haberin Devamı

Bu problem Türkiye’nin dış prestijini ve sermaye hareketlerini olumsuz etkiledi, bilim adamlarıyla yapılan uluslararası “kongre turizmi”ni adeta sıfırladı. Dışa beyin göçü de haberlere konu oldu.

Uyarılara kulak vermek gerekmez miydi?

TEK REJİM DEMOKRASİ

Prof. İzzet Özgenç, bugünkü Ceza Kanunumuzu hazırlayan hocalardan biridir. Hâlâ da öyle mi bilmiyorum, Başbakan ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da uzun süre hukuk müşaviri oldu.

İzzet Hoca tek tip kıyafeti eleştirdi. Çok tartışma konusu olan 696 sayılı KHK’yı eleştirerek tweet’te şu açıklamayı yaptı:

“Bu hukuka aykırılıkların düzeltilmesinin en doğru yolu, söz konusu KHK’yı bir an evvel Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin gündemine getirip gerekli değişiklikler yapılarak KANUN metni haline getirilmesini sağlamaktır.”

Haberin Devamı

Vurgulamak için KANUN kelimesini büyük harfle yazan, İzzet Hoca’dır.

İzzet Hoca KHK’ları Meclis denetimine sunun, orada düzeltmeler yapılsın diyor.

Oradan gerektiğinde AYM’ye.

Prof. Özgenç’in hukukun üstünlüğünden başka ne amacı olabilir?

Unutmayalım, eleştiri ve denetim yoluyla yanlışların düzeltilebileceği tek rejim demokrasidir.

Yazarın Tüm Yazıları