Şükrü Kızılot

Aidatı ödeyin yoksa eviniz diğer maliklere satılır

11 Eylül 2014
KONU yalnızca ev ile sınırlı değil!..

Aidatını ödemeyenin bürosu, dükkânı ve mağazası da diğer maliklere satılacak.

AİDAT BORCU VE CEZASI
Aidat olayı, herkesi yakından ilgilendiriyor. O nedenle, ilgili yasa maddesinin son şekli hakkında, bilgi vermekte yarar var.
Kat maliklerinden her biri, aralarında başka türlü anlaşma olmadıkça;
Kapıcı, kaloriferci, bahçıvan ve bekçi giderlerine ve bunlar için toplanan avansa eşit olarak; Ana gayrimenkulün sigorta primlerine ve bütün ortak yerlerin bakım, koruma, güçlendirme ve onarım giderleri ile yönetici aylığı gibi diğer giderler ile ortak tesislerin işletme giderlerine, kendi arsa payı oranında,
katılmakla yükümlüdür (Kat Mülkiyeti Kanunu Md. 20).

Yazının Devamını Oku

İsviçre’deki paralar artık gizli değil

10 Eylül 2014
HALK arasında yıllardır konuşulan “Paraları İsviçre’deki hesaplara aktarıyormuş.

Falancanın orada muazzam parası varmış. İsviçre’deki hesaplar gizli olduğu için kimse öğrenemiyormuş” gibi sözler artık tarih oldu. Nedenine gelince, İsviçre’deki hesaplar bir süredir gizlenemiyor. Türkiye ile İsviçre arasında yapılan “Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması” ve buna bağlı “Bilgi değişimi” yürürlüğe girdi.


TÜRKİYE SORUNCA ÖĞRENEBİLECEK


Öteden beri devam eden uygulamaya göre, bir Türk vatandaşının veya şirketinin, İsviçre’de hesabı varsa, çok istisnai durumlar dışında, İsviçre bankaları Türkiye’ye bilgi vermiyordu.1 Ocak 2013 tarihinden itibaren, Türkiye ile İsviçre arasında, yukarıda belirtilen anlaşmalar yürürlüğe girdi. Türkiye Maliyesi, Türklerin İsviçre’deki (2013 ve izleyen yıllara ait) mevduatları, temettü gelirleri ve diğer gelirleri hakkında, İsviçre’den bilgi alabilecek. Başka bir anlatımla, İsviçre’deki hesaplar ve diğer gelirler artık gizlenemeyecek.Bu anlaşmaların yürürlüğe girmesi, İsviçre’de Türklere ait hesapların off-shore ülkeler ağırlıklı, başka ülkelere kayması sonucunu doğurdu.

İSVİÇRE’NİN TÜRKLERE VERGİ İADESİ


Yazının Devamını Oku

Her velinin şansı yok

8 Eylül 2014
Okul, kitap ve kırtasiye harcamaları ile okul servisi ve özel öğrenci yurtlarına yapılan ödemeler verginin üzerinden hesaplandığı gelirden düşülebiliyor.

Ama memur ya da işçiyseniz, çocuğunuz devlet okuluna ya da vakıf üniversitesine gidiyorsa avantaj yok.

2014 -2015 Eğitim ve Öğretim yılının kapılarını açmasına ve ilk zil sesinin çalmasına bir hafta kadar az bir süre kaldı. Okulların açılması, velilerin okul masraflarının da başlaması anlamına geliyor. Masraflar sadece defter, kitap ve kıyafet değil, okul servis ücreti ile bazı özel okullara ve vakıf üniversitelerine yapılan ödemeleri de kapsıyor.

VERGİDEN DÜŞME


Hemen belirtelim; Vergiden düşme diye bir olay yok. Yıllardır bu deyim yanlış kullanılır. Okul masrafları vergiden değil, verginin üzerinden hesaplandığı gelirden düşülebiliyor.
Çocukların okul masraflarına tanınan vergi avantajından yararlanabilmek, bazı koşulara bağlı.
Birincisi, kimin çocuğu olduğuna,

Yazının Devamını Oku

Anlaşmalı matbaa Bellboy Mehmet

7 Eylül 2014
İSTANBUL’da bazı üniversite, yargı ve maliye mensuplarının katıldığı toplantıda ilginç bir olay yaşandı.

Toplantıya hazırlıklı gelmiş ve bazı yabancı ülkelerin uygulamasına da yer verdiğim; “Çağdaş Vergicilikte Oran Yapısı ve Türk Vergi Sisteminin Oran Yapısının Değerlendirilmesi” ve “Vergi Yargısı Sistemi” konulu iki çalışmamı fotokopiyle çoğalttırıp, katılımcılara dağıtmayı amaçlamıştım.
Bu nedenle, çoğaltılacak metni, sekreter hanıma teslim ettim.


İLGİNÇ BİR FATURA


Birkaç saat sonra, fotokopiler geldi.
Yanında da fotokopi hizmetinin belgesi...

Yazının Devamını Oku

Emlak vergisi muafiyeti için fakirlik belgesi mi gerekiyor?

6 Eylül 2014

SORU: Ev kadınıyım. Brüt 200 m2’yi aşmayan evim için Bahçelievler Belediyesi’ne gittiğimde evin emlak vergisinden muaf olabilmesi için “muhtarlıktan fakirlik belgesi, vergi dairesi ve SSK’dan kaydımın olmadığına dair belgeler” istediler. Oysa ben yazılarınızda böyle bir şey okumadım. Tek evi olan zaten fakir olmaz ki fakirlik belgesi alsın!
Sener MERCAN - İstanbul

YANIT: Bazı belediyelerde, görevliler rüyalarında gördüklerini gerçek zannediyorlar. Efendim yok böyle bir şey! Fakirlik belgesi, tamamen kafadan uydurma!
43 No.lu Emlak Vergisi Genel Tebliği ile sosyal güvenlik kurumlarından ve vergi dairesinden kayıtlı olunmadığına dair belgeler isteniyordu (Bkz. 20 Mart 2005 tarihli R.Gazete). 10 yıldır istenmiyor.
Bu sorunun çözümünde benim de ciddi bir katkım oldu.
Oturum başkanlığını yaptığım Bağ-Kur Şurası’nda, şu anda Cumhurbaşkanı olan Sayın Başbakan da konuşmacıydı. Başbakan’ı kürsüye davet etmeden önce, salondakilere 43 No.lu Tebliğin anlamsızlığını anlatıp, “Taahhüt belgesinin yeterli olmasını” önerdim. Başbakan kürsüye çıktığında, konuşmasına bu soruna değinerek başladı ve önerdiğim doğrultuda işlem yapılması için talimat verdi. Maliye de 44 No.lu Emlak Vergisi Genel Tebliği’ni yayınlayarak “Taahhüt belgesi verilmesinin yeterli olduğunu” açıkladı. Sorun çözümlendi. (Bkz.12 Mayıs 2005 tarihli R.Gazete). Uygulama halen böyle devam ediyor.

Yazının Devamını Oku

Gayrimenkulünüzün tapudaki değerini yükseltebiliyorsunuz

4 Eylül 2014
BÖYLE bir hakkınızın olduğunu biliyor musunuz?

Öncelikle, çok kişinin özellikle sade vatandaşın farkında olmadığı sorunları açıklayalım. Ardından da çözüm yolunu gösterelim.

SORUNLAR NE?

1) Alıcı Yönünden Sorunlar: a) Harç Bedeli Yönünden: Düşük değer üzerinden ödenen binde 20 oranındaki harç, sonradan tespit edilen gerçek satış bedeli üzerinden, cezalı olarak istenebilir.
b) Beş Yıl İçinde Satış Yönünden: Gayrimenkulün, edinme tarihinden itibaren, beş yıl içinde elden çıkartılmasından doğan kazanç “değer artış kazancı” olarak vergiye tabi (Gelir Vergisi Kanunu Mükerrer Md. 80/6). Alış bedeli düşük gösterilince, satış kazancı da gerçeğin üzerinde çıkar. Sonuçta, daha çok vergi ödenir.
c) Şuf’a Hakkı Yönünden: Hisseli gayrimenkullerde, özellikle gayrimenkullerde, diğer hissedar, tapuda yazılı bedel üzerinden şuf’a (önalım) hakkını kullanıp, gayrimenkulü düşük bedelle alabilir. Bu riski, her zaman gözönünde bulundurmak lazım. Mahkemeler ve davalarla uğraşmamak için, olayı ciddiye almakta yarar var.

Yazının Devamını Oku

Ücreti ödenmeyen işçiye kıdem tazminatı avantajı

3 Eylül 2014
BU konu yaklaşık 14 milyon işçiyi yakından ilgilendirdiği için son derece önemli.

Ücreti ödenmeyen işçi, “Madem ücretimi ödemeyi geciktirdiniz ben de işi bırakıyorum. Hem geciken ücretimi hem de kıdem tazminatımı ödeyin” diyebiliyor.

20 GÜNÜ AŞARSA


Buradaki gecikme, bir-iki günlük ya da 5-10 günlük bir gecikme değil. En az 20 gün geçtiği halde, mücbir sebep olmadan, ücretin ödenmemesi gerekiyor.
İş Kanunu’na göre, işçi ücretinin (aksine sözleşme olmadığı takdirde), işçi bir ay çalıştıktan sonra ödenmesi gerekir (İş Kanunu Md. 32). İş Kanunu’nun 24/II-e bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda değerlendirildiği için ikramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların ödenmemesi de işçiye haklı fesih imkanı verir (Yarg. 9.HD. E.2007/22062, K.2008/16398).
Ücreti 20 gün içinde ödenmeyen işçi;

Yazının Devamını Oku

Kiracınız ödemiyorsa aidatları sizden isterler

1 Eylül 2014
KİRA geliri elde eden milyonlarca kişi var.

“Aidat” olayı son derece önemli. Kiracının ödemediği durumlarda, aidatlar mal sahibinden istenir.
Nedenine gelince, Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre, kat maliki; gider ve avans borcu ile gecikme tazminatından, kiracısı ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutuluyor (KMK. Md.22).


MAL SAHİBİNE HACİZ


Ödenmeyen aidatlar, bir ya da iki aylık olabileceği gibi, daha fazla da olabilir.
Apartman yönetiminin, aidatların tahsili konusunda gereken titizliği göstermemesi, sözgelimi kiracının da, işyerini ya da konutu terk edip gitmesi durumunda, ödenmemiş 6 aylık aidat varsa, bu aidatların tamamı, mal sahibinden istenir. Mal sahibinin, ödemeye yanaşmaması halinde, hakkında icra takibine başvurulabilir hatta malvarlığına haciz bile konabilir.

Yazının Devamını Oku