Terim yorgunuyuz

ÖNDE bulunmanın, pozisyon tutmanın en önemli kriteri hangi çevreye dahil olduğunuzdur.

Haberin Devamı


Bahse konu “dayanışmacı tutum”un mottosu “uzayan dal bizden olsun”dur.
Ülke futbolunda Fatih Terim, bu durumun tipik örneğidir.
Siyasetçilerden medyaya, bir takım etkili figürler Fatih Terim’i her dönemde vitrine yerleştirmeyi beceriyorlar.
Son bir yıla bakıldığında, halkımız adeta “Fatih Terim yorgunu”.
Ortada, milli takım boyutunda ciddi bir “çuvallama” söz konusu.
Üstelik adını statlara veren takdirlere, ihanet edercesine kebapçı basan bir kişilik profili.
Yanı sıra, teknik direktörlük için bile, yaş itibariyle hafiften bir “iç geçme” durumu.
Fakat, tüm bunlar “vazgeçilmez” kıldırma tahakkümüne kifayetsiz kalıyor.
Bir şekilde, işsiz kaldığı andan itibaren, federasyonla mahkemelik halleri devam etmesine rağmen, ince ince köpürtülüyor, önünü açmak için adeta kamuoyu inşa ediliyor.
Tamam, İgor Tudor tartışılan bir hocaydı.
Ancak olmasaydı da fark etmeyecekti.
Benzer durum kendisi Milan’dan kovulduğunda da yaşanmıştı. Hatırlayın, Lucescu o yıl takımı şampiyon yapmış ve Süper Kupayı kazandırmıştı. Buna rağmen sözleşmesi uzatılmadı ve Terim’e dönüş imkanı yaratıldı.
Trampetler yüksek sesle çalınmaya başladığında zaten Tudor için geriye sayım başlamıştı.
Ne diyelim...
Öykü bayat, kabak tadı veriyor.
İnşallah başarılı olur.
Kendi adımıza önce Galatasaraylıyız.
Papaza kızıp, oruç bozacak halimiz yok.
Kaldı ki, itirazımız hocanın bilgi ve birikimine değil.
Ama, dediğimiz gibi, bu ülke “Fatih Terim yorgunu”.
Keşke kenara çekilmeyi bilseydi, bizim gibiler de onu “efsane” olarak yad etseydi.

-----

Haberin Devamı

Ticaret Odası’nın itibarı

YARI kamu kuruluşu niteliğindeki iş örgütleri hassas kurumlardır.
Bu yapıların görevleri kanunlarla düzenlenmiştir.
Bu kuruluşların yöneticileri, kendilerinin odak olduğu ticari organizasyonlar için bahse konu kuruluşları basamak olarak kullanmamalıdır.
Bu durumun ötesinde, iş örgütlerimizin manevi şemsiyesi altında sürekli kalmayı marifet belleyerek ticaret yapmak zaten haksız rekabettir.
Ancak, maalesef Ticaret Odamız hep böylesi bir “gerçeklik” içine sıkıştırıldı.
Hani sosyal amaçlı bir üniversiteye kimse itiraz etmedi.
Bu anlamıyla Ekonomi Üniversitesi için, Ticaret Odası’na şükran borçluyuz.
Ama farklı ticari arayışlara gitmek Oda’nın işi olmamalıydı.
Ticaret Odası; İzair, Efe Rakı gibi projelerin fikir babasıydı.
Sonuç ortadadır...
Basından okumuşsunuzdur.
Efe Rakı 100 milyon TL’leri aşan vergi borcu ile icradan satışa çıkartılıyor.
Hani, “yakıştı mı” diyoruz, ötesi içimizi acıtıyor ve ilave laf etmek istemiyoruz.
İzmir’de aynı işkolunda çok uzun yıllardır çalışan ve bir kuruş vergi borcu olmayan şirketlerin varlığı Efe Rakı’nın bu durumunu izahsız kılıyor.
İşin tuhafı, Sayın Demirtaş, “Ben yönetimi 2016 yılında oğluma devrettim, konu hakkında fikrim yok” diyor.
Pek tabii, devlet, vergi borcu söz konusu olunca hesabı öyle kolay kapattırmaz.
Neyse, galiba kentimiz de “Ekrem Demirtaş yorgunu”.

-----

Haberin Devamı

Mevzu ekonomi olmalı

İYİ Parti siyaset sahnesinin yeni oyuncusu.
Öyle anlaşılıyor ki, halkta bir karşılığı var.
Parti, MHP’den ayrılanların oluşturduğu bir yapı.
Şüphesiz daha geniş bir tabana hitap etmeyi amaçlıyorlar.
Türkiye’nin bugünkü ortamında işleri kolay değil.
Neyse, mevzumuz bu değil...
Biz partinin ekonomi kurmayı Durmuş Yılmaz’dan söz etmek istiyoruz.
Eski Merkez Bankası başkanlarından olan Yılmaz, bu görevinde çok başarılı bir izlenim bırakmıştı.
Siyasete MHP’de başladı.
Şimdi, İYİ Parti’de.
Durmuş Yılmaz, mütevazi tarzı ile bir Anadolu insanıdır.
Geçmişte İzmir’de pek çok defa STK’lar da konuşmacı olmuştu.
Bilgisi, birikimi ile herkesi etkilemişti.
Böylesi bir “değer”e sahip olmak İYİ Parti için büyük şans...
Açık söyleyelim, bu ülkenin ekonomi tabanlı bir siyaset söylemine ihtiyacı var.
İnsanlar tıpkı Turgut Özal’ın yaptığı gibi, hayata dair çözümler üreten siyasetçileri istiyor.
Herkes, hepimiz gerginliklerden bıktık, kutuplaşmalardan yorulduk, güler yüzlü, hayatı kolaylaştırıcı iktidarları özler olduk.
İYİ Parti için; halka değen, onların içinden, sakin bir Anadolu Çelebisi tarzı ile Durmuş Yılmaz, fayda odaklı siyaset adına bir başlangıç fırsatıdır.

Yazarın Tüm Yazıları