Dolmuşa gelmeyin

ACABA sosyal medyada hararetli siyasi yazışmalar ülkedeki atmosferi doğru yansıtıyor mu?

Haberin Devamı

“Klavye” marjinal duyguların frenlenemediği tehlikeli bir enstrüman.

Şurası kesin ki, heyecanlandığımız anlarda bizlere makul ve normal gelen cümleler daha sonra genellikle pişmanlığa yol açıyor.
Ancak sıcak anlardaki “ağız dalaşı” boyutuna varan karşılıklı atışmalar, sanki ülkede çok derin bir yarılma varmış izlenimi veriyor.
Oysa, ister muhafazakar olun, ister laik, neticede aynı toplum içinde ve büyük ölçüde aynı değerlerden beslenen ve sıkıntısızca birlikte yaşayan insanlarız.
Yani, zannettiğimiz ölçüde farklı kişiler değiliz.
Mesela, futbol tutkumuz siyasi görüşlerimizle ilişkili değil ya da “kuru fasulye – pilav – cacık – turşu” dörtlemesine bağımlı hayranlığımız adeta anonim.
Hepimiz yerleşik kültüre yeni adapte olmaya çalışıyoruz.
Yaşadığımız yerleri arsız ve hoyrat bir tutumla tarumar ederken Cumhuriyetçi ya da İslamcı olmamız hiç fark etmiyor.
Yani farklı köşelere büzülsek de ayrı “fanusun” çocuklarıyız.
Bu sebepten tahminimizin çok daha ötesinde birbirimizin aynası ve aynısıyız.
İç savaş, yaygın şiddet, halkların birbirine düşmesi gibi olgular bu topraklarda yaşanmaz.
Bu denli yaşam alışkanlıkları ortak olan insanlar, hani bazen fazlaca “kaynasalar” da ötesi söz konusu bile olamaz.
Bu sebepten sosyal medya militanlarının dolmuşuna gelmemek gerekiyor.

-----

Acı kayıplarımız

Haberin Devamı

ÇOK kısa zaman aralıkları ile kentimiz 4 değerli insanı ebedi aleme uğurladı.
İzmir’in efsane işadamı merhum Raşit Özsaruhan’ın eşi Nursin Hanımefendi 102 yaşında hayata veda etti.
Son anına kadar cam gibi belleği ile bir canlı tarihti.
Aynı hafta içinde Tahir Türetken ve Yusuf Uz’u kaybettik.
Tahir ve Yusuf ağabeylerin İzmir’e dair her fotoğrafta izleri vardır.
Tahir Ağabey özellikle Karşıyaka camiasının Selçuk Bey’le birlikte manevi lideriydi.
Dördüncü kaybımız ise Benjamin Çukurel.
Bay Beni’yi bu kentin iş dünyasının içinde olanlar çok iyi bilirler.
Kendi adıma söyleyebilirim ki, Mösyö Beni düzgünlüğün, dürüstlüğün, insanlara ve devlete saygının en üst seviyedeki timsaliydi, tanıyanlarının rol modeliydi.
Hepsinin ruhu şad olsun.

-----

Siyasette kırıp dökmemeli

Haberin Devamı

“HAKLI” olduğunuzu düşündüğünüz bir konuyu, “gergin” bir üslupta savunursanız “üzüm yemeniz” zorlaşır.
Pek tabii, amaç “bağcı” ile alakalı ise o zaman mevzu başkadır.
Sayın Cumhurbaşkanı Almanya’ya sert sözler söylüyor.
Referandumda “evet”e yönelik bir yarar umduğu için mi yapıyor bunları, tam bilemiyoruz.
Ancak böylesi bir muameleye muhatap kılınanların olası tepkisini de iyi hesaplamak gerekiyor.
Suriyeli mülteciler konusu Batı’nın zayıf karnı.
O sebepten Türkiye ile ilişkileri tırmandırmak onlara riskli geliyor.
Ancak, itibar talep ediyorsak her koşulda nezaket kuralını unutmamalıyız.
Şu anda taraflar birbirlerine “tahammül” ediyorlar.
Bir adım sonrası herkese zarardır.

-----

Referanduma dair kem küm

Haberin Devamı

REFERANDUM da sonuç ne olur?
Hayır cephesine bakıyorsunuz ve toplama yöntemiyle aşağıdaki hesabı yapıyorsunuz.
CHP son birkaç seçimde %25’den fazla oy alamıyor.
Sıfır fire ile bu rakamı yazalım.
MHP, diyelim 15 puan oyu var ve bunun 10 puanı “hayırcı”. Rakam %35’çıkar.
HDP’nin oy oranı da maksimumu esas alarak 15 kabul edelim.
Bunun içinde muhafazakarı da var, aşırı dincisi de. Ayrıca Kandil’in stratejik hesapları belki de boykota yönlendirebilir. O sebeple 7,5 puandan fazlasını yazmak gerçekçi değil.
Saadet’den de 1-2 puan gelse, en fazla %45’lere ulaşıyorsunuz.
“Evet” cephesine bakınca...
AK Parti tarihinde iki defa %38 oranı yaşandı.
Hani ekonomi iyi olmayınca oy oranları bu seviyede oluyor.
Ama bazı ciddi araştırma şirketleri kemik oyun %33 olduğundan söz ediyor.
Biz %38’i alalım.
HDP’den 4 puan, MHP’den 5 puan gelse, toplam da %47’lere geliniyor.
Bu analizde “evet” bir adım önde.
Ama AK Parti’de kararsız bir seçmen varlığına da işaret ediliyor.
Bu doğruysa ve bu kişiler sandığa bile gitmese “evet” ihtimali kritik hale gelir.
Şayet “hayır”a yönlenirse, bu defa “evet” sonucu çıkmaz.
Ancak, AK Parti’nin referandumlarda “Yenilmez Armada” olduğunu da unutmamak gerekiyor.
Neticede öyle anlaşılıyor ki, evet de hayır da en fazla %51-52 ile ipi göğüsleyecek.

Yazarın Tüm Yazıları