En güzel detoks hangisi?

Hava sıcaklıkları halen yeterince ümit vermese de takvimlerin 4 Nisan'ı gösterdiği bu kutlu günde, kıştan bıkanlar topluluğu olarak bizler baharın geldiğine inanmak istiyoruz.

Haberin Devamı

Baharın gelmesi demek, havanın erken aydınlanıp geç kararması demek, güneş gözlüklerini nihayet çantadan çıkarıp gözümüze takabilmek demek, tişört üzerine ceketi çekip çıkabilmek demek, bir de tabii ki "yaza hazırlık için detoksa girmek" demek. Peki bu gerçekten reklamı yapıldığı kadar iyi bir fikir mi?

Türkiye'de de dünyada da son birkaç yıldır detoksun karşılığı genelde "juicing" ya da "juice cleanse" oluyor, Türkçesi "sebze/meyve suyu arınması/temizliği".

Şöyle oluyor o temizlik: Karalahanadan pancara, havuçtan elmaya, ıspanaktan nara çeşit çeşit meyve ve sebzelerin soğuk sıkım sularının çeşitli kombinasyonlarla bir araya getirilmiş hallerini, günde (genellikle) 6 öğün hesabıyla belli bir sırada içiyorsunuz. Bu esnada katı gıda, alkol, kafein vb. şeylerden mümkün olduğunca uzak duruyorsunuz. Karşılığında da vücudunuzu bütün kış biriktirdiğiniz toksinlerden arındırmayı, birikmiş ödeminizi atmayı ve çok büyük miktarlarda olmasa da kilo vermeyi bekliyorsunuz.

Haberin Devamı

Bekliyorsunuz da gerçekten öyle oluyor mu? Bu fikri destekleyen yazıları önümüzdeki günlerde her yerde okuyacağınız için ben bugün 'juicing'e dair bazı negatif görüşleri özetlemek istedim size. (Kimlerin yorumlarından faydalandığım yazının en sonunda.)

En güzel detoks hangisi
Stok fotoğraf sitelerinde "detox" diye arama yaptığınızda karşınıza çıkacak tipik bir 'juicing' görseli...

Birincisi, uzmanlara göre vücudu toksinlerden temizlemek için böyle zorlama şeylere hiç ihtiyaç yok. Çünkü zaten sağlıklı bir insanın karaciğeri ve böbrekleri bu işe yarıyor. Doğal detoks sistemi onlar... Sağlıklı olmayan insanlar için de zaten 'juicing' pek tavsiye edilen bir şey değil.

İkincisi bu arınma programlarında günlük maksimum 1000 kalori civarında (yani sağlıklı bir insanın ortalama günlük ihtiyacının yarısı) alıyorsunuz. Zaten günde 1000 kaloriyle ne yerseniz yiyin kilo verirsiniz. İlla sebze-meyve suyu içmeye gerek yok yani. (Öte yandan bu kısıtlı kalori alımını çok uzun süreye yayarsanız vücudunuz kıtlık moduna girip depo yapmaya bile başlayabilir.)

Haberin Devamı

Dahası, bazı arınma paketlerinde badem sütü gibi malzemeler olsa da söz konusu günlük 1000 kalorinin çok az bir kısmı protein zengini gıdalardan geliyor. Bu da yağ dokusundan çok kas dokusundan kaybetmek demek. Üstelik nihayetinde içilenin büyük bir kısmı meyve suyu olduğundan şeker oranının çok yüksek olduğu da ifade ediliyor. Bu da kan şekerinde aşağı yukarı çok hızlı oynamalar demek.

Ayrıca, suyu sıkılıp posası atılmış sebzeler ve meyveler bütün lif içeriklerini de kaybediyor. Bir-iki gün için çok sorun olmayabilir ama yediklerimizdeki lif miktarı doymamızı sağlayan en önemli etkenlerden biri. Lif olmayınca tokluk da olmuyor. Program bitince o sürenin acısını da çıkarmak isteyenler misliyle yiyor.

Haberin Devamı

Bütün bunların yanında programı uygulayanların yorumları var bir de: Birinci günün sonunda halsizlik, korkunç bir baş ağrısı, dikkat bozukluğu, huysuzluk, karın ağrısı ve açlık ataklarından bahseden o kadar çok kişi var ki… Hatta bu işin atası olan Master Cleanse'in (acı biberli limonatayla arınma programı) sitesinde şöyle yan etkiler sayılmış: Ağız kokusu, baş dönmesi, ishal, dilde beyazlaşma!

Peki potansiyel olumsuz etkileri bu kadar büyük bir cezayı kendimize neden veriyoruz? Onun yerine hep dediğim gibi, beslenme alışkanlıklarımızı gözden geçirip hayatımızın genelini bir detoks programı gibi yaşasak mesela?

Bütün kış nerede zararlı bir şey var yedikten sonra sırf yaz geliyor diye 3 gün boyunca ne içersek içelim çok da faydası olmayacağını anlamamız gerekiyor. Öte yandan işlenmiş gıdaların, şekerin, hamur işlerinin, alkolün, kafeinin, gazlı içeceklerin tüketimini kontrol altına alınca, düzenli olarak her gün sebze meyve yiyince, bol bol da su içince ne detoksa ihtiyaç kalıyor ne de arınmaya.

Haberin Devamı

Ne demişler? En güzel detoks temiz, sağlıklı beslenme!

 

(Bu yazının 'juicing'le ilgili kısımlarını yazarken California Davis Üniversitesi Beslenme Departmanı üyesi ve Spor Beslenmesi Bölüm Direktörü Dr. Liz Applegate, North Carolina Üniversitesi Endokrinoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. John Buse, bistroMD kurucusu Dr. Caroline Cederquist ve Ohio State Üniversitesi Wexner Tıp Merkezi diyetisyeni Lauren Blake'in yabancı sağlık sitelerine verdikleri röportajlardan faydalandım.)

Yazarın Tüm Yazıları