Cüneyt Çakır: Güzel ülkesinin ''yalnız adamı''

NURİ Bilge Ceylan, jüri başkanı ünlü aktör Sean Penn’in anonsuyla podyuma davet edileli tam 7 yıl oldu.

Haberin Devamı

Ceylan, Cannes Film Festivali’nde ‘Üç Maymun’ filmiyle en iyi yönetmen seçilmişti. Jüride kimler yoktu ki... Sergio Castellitto, Natalie Portman, Alfonso Cuaron, Marjane Satrapi, Rachid Bouchareb... Ceylan’ın rakipleri arasında ise Clint Eastwood, Wim Wenders gibi deve dişi gibi isimler vardı. Gözler Nuri Bilge Ceylan’daydı. “Bu ödülü birisine ithaf etmek istiyorum... Yalnız ve güzel ülkem Türkiye’ye” dedi.
Anlam dolu bu sözler hala kulaklarımda yankılanır. Uluslararası alanda elde edilen bu dev başarı kadar sarfedilen bu sözler de gururumuzu okşadı. Nemlendi gözlerimiz. Ceylan, sanatta yüz akımız. Sporda da benzer bir övünç kaynağımız var. Cüneyt Çakır. Berlin’de Şampiyonlar Ligi finalini yönetecek. O da Ceylan gibi dev bir jürinin seçimiyle şöhretli rakiplerini geride bıraktı. Son Dünya Kupası’nın finalinde düdük çalan İtalyan Nicola Rizzoli ayarında bir çok ünlü ismi geride bırakan Çakır’ın UEFA hakem hocası Uilenberg’in onayını alması bile başlıbaşına bir olay.
Bütün dünya Barcelona ve Juventus’u izleyecek ve gözler Çakır’da olacak. Muazzam bir referans “güzel ve yalnız ülkemiz” için...
Aslında Cüneyt Çakır bu güzel ülkesinde bir “yalnız.” Hiç kimseye beğendiremedi kendisini. Neredeyse hepimiz karşıyız ona. Taşlayıp duruyoruz onu. Acımasızca. Yok şu maçta bizi yaktı, yok son maçında berbattı. “Hakemliği sıfır” diyen yorumcular bile var.

Haberin Devamı

O, VADiDEKi ZAMBAK’IN FELIX’i..

CÜNEYT Çakır’ın bu durumu Balzac’ın Vadideki Zambak’ındaki Felix’i aklıma getiriyor. Felix, ailesi tarafından yalnızlığa itiliyor ama o hiç yılmıyor ve bütün olumsuzluklara rağmen Paris’te Kral’ın danışmanlığı gibi en üst bir göreve kadar yükseliyor (Henritte’le yaşadığı duygu dolu aşk da cabası). Cüneyt Çakır da Felix gibi hiç yılmadı. Bunca karşı duruşa rağmen o, şöhret basamaklarını birer birer çıktı, dünya futbol arenasında. 29 Eylül 2001’de Süper Lig’de ilk maçına Malatya’da (Malatya-Rizespor) çıktı ve şimdi Berlin’de.. Sanki Ahmet Haşim’in “Ağır, ağır çıkacaksın bu merdivenlerden/Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak/ Ve bir zaman bakacaksın semâya ağlayarak...“ dizelerine selam çakarcasına. Son Dünya Kupası’nda yarı final yönetti. Oradaydım. İnanın Rio’nun yıldızlarından biriydi.

Haberin Devamı

COLLINA.. HAKEMLiKTE BiR DÜNYA MARKASI

BİR zamanlar İtalyanların bir Collina’sı vardı. Sıfıra vurulmuş saçları ve ürpertici ama bir o kadar da sempatik gözleriyle dev maçlarda hayran hayran izlerdik onu. Azzuriler, yer yer “Collina bizim Ferrari gibi dünya markamız” bile diyordu. “Hakem deyip geçmemek gerekir” demeye en iyi örnektir Collina. Yine bir Lubos Michel vardı bir dönem. UEFA Şampiyonu olduğu yıl Galatasaray’ın rövanştaki Leeds maçında düdük çalmıştı. Sonraki yıllarda birçok büyük maçta görev verildi.
2008 Şampiyonlar Ligi finalinde Manchester United-Chelsea maçını yönetti. Slovak düdük ülkesini bütün dünyaya tanıtmıştı.. Slovakya Tanıtma Bakanı’ydı sanki.. Cüneyt Çakır da Türkiye adına bu yolda işte. Ülke tanıtımında muazzam bir görevi var.

Haberin Devamı

TFF’NiN HAKKINI YEMEYELiM

SÖZÜ Cüneyt Hoca’nın özelinden başka bir yere getirmek istiyorum. Bu yükselişte elbetteki Türkiye Futbol Federasyonu’nun da yadsınamaz bir katkısı. Beğenelim beğenmeyelim Türk futbolunda bir dünya markası çıkartıldıysa bu başarı Yıldırım Demirören’e nasip olmuştur.
Türkiye’de yapılan ağır eleştirilere rağmen Çakır’a sahip çıkıp, onu el üstünde tutarak bir Şampiyonlar Ligi finalinde düdük çalmasının yolunu açan Demirören yönetimi önemli bir başarıya imza atmıştır. Sezar’ın hakkı Sezar’a.

BERLIN’DE BiR CEYLAN GiBi HiKAYEMiZi YAZ..

CÜNEYT Hocam. Yöneteceğin final Berlin’de. Olimpiyat Stadı’nda. Orada neler olmadı ki. 1936’da ünlü siyahi atlet Jesse Owens, Hitler’i kudurturcasına 4 altın madalyayı orada boynuna taktı. Selam bile vermedi badem bıyıklıya. Berlin Panteri Turgay Şeren oradan çıktı.
1974 yılında Doğan Babacan, Batı Almanya-Şili maçında Dünya Kupası tarihinin ilk kırmızı kartını Latin Amerika’nın aykırı adamı Caszely’ye gösterdi. Ve Arjantinli hakem Horocio Elizondo, Materazzi’ye attığı meşhur kafadan sonra Zidane’ı orada oyun dışı etti. Sen de orada bir hikaye çıkarır mısın? Bilemiyorum...
Ama hocam sen şunu kesinlikle yapacaksın. Berlin’de bir zamanlar bir utanç duvarı vardı. 1961’de Doğu Alman vatandaşlarının Batı Almanya’ya geçişini engellemek üzere yapılmıştı. 45 kilometreydi... 1989’da bu duvarın yıkılmasına karar verildi. O gün duvarın her iki tarafında yüzbinlerce insan birikti. Ve o insan yığını duvar yıkılınca coşkuyla kucaklaştı. Yalnızlaştırılan insanların kaderi değişti, böylece.
Nuri Bilge diyor ya yurdumuz için, “Güzel ve yalnız ülkem...” İşte sen 6 Haziran’da bu Berlin’de, sahada bir "ceylan gibi" koştururken bizi dünyayla kucaklaştıracaksın. Kendi yalnızlık ve yalnızlığımıza inat. Teşekkürler be Cüneyt Hocam.

Yazarın Tüm Yazıları