Ağrı tedavisinde proloterapi

Geçmeyen, kronikleşmiş kas ve iskelet sistemi ağrılarında ‘proloterapi’ yöntemi, yüzde 90’ların üzerindeki başarı oranıyla yaygın bir şekilde uygulanmaya artarak devam etmektedir.

Haberin Devamı

Hatta tendinit (tenisçi-golfcü dirseği, aşil tendiniti, rotator kaf tendinitleri), bursit (kalça, omuz, diz) ve kas yırtılmaları tedavisinde yüzde 100’lere varan başarı oranlarıyla gelecekte adından en çok söz edilecek tedavi yöntemi olmaya aday. Proliferasyon, yeni doku ve hücre çoğalması anlamına gelir. Türkiye’de yaklaşık 10 yıldır uygulanmaktadır.
Tripa Ağrı Tedavi Merkezi doktorlarından Spor Hekimliği Uzmanı Uzm. Dr. Mehmet Murat Seven, proloterapi ile ilgili şu bilgileri paylaştı:

DOĞAL SOLÜSYON VERİLİYOR

Kronik ağrılar, kemik dokunun hemen üzerinde bulunup onları bir arada tutan ligamentin (bağların) gevşemesi ve hasarı ile başlar. Bu ilk adım kemiğin, eklemin etrafında bulunan diğer ligamentlerin, eklem kapsülünün ve kas dokusunun hasarını başlatır. Bu durumun uzun süre devam etmesiyle artık eklemlerde dejenerasyon başlamıştır ve artık ağrı yatılı misafirimiz olmuştur.
Proloterapi, dejenerasyona uğramış bölgelere yine vücut tarafından onarılmasını uyarmak için enjeksiyon yoluyla yeni hücre oluşturacak solüsyonun enjekte edilmesidir. Kronikleşmiş, vücudun yenemediği bir hasarı yine vücudun yenmesi için dışarıdan doğal bir solüsyonun (kortizon içermez) verilmesidir.

HANGİ HASTALIKLARDA UYGULANIR?

-Baş-boyun bölgesi: Fıtıklar, boyun düzleşmesi, kireçlenmeler, kas ve tendon ağrıları, boyundan kaynaklı baş ağrıları.
-Sırt bölgesi: Kulunç ağrıları, kireçlenmeler, kas ağrıları, miyofasiyal ağrı sendromu.
-Bel bölgesi: Fıtıklar, bel kayması, kireçlenmeler, kas ve bağ dokusu ağrıları.
-Kalça: Kireçlenmeler, kas ve tendon ağrıları, bursitler.
-Diz: Sıvı azalması, kireçlenmeler, kıkırdak harabiyeti, menisküs hasarları, tendinitler, etraftaki kas ve bağ dokusu ağrıları.
-Ayak ve ayak bileği: Burkulmalar, kireçlenmeler, kıkırdak harabiyeti, aşil tendiniti, topuk dikeni, diğer kas ve bağ dokusu hasarları.
-Omuz: Kas yırtıkları, sıkışma sendromu, tendinintler, omuz çıkıkları, bursitler, donuk omuz.
-Dirsek: Tenisçi dirseği, golfcü dirseği, bursitler.
-El ve el bileği: Kireçlenmeler, karpal tünel sendromu, kıkırdak harabiyetleri, tendinitler, bursitler.

UYGULANIŞI VE GENEL BİLGİLER

Enjeksiyonlar ortalama 3 haftada bir yapılır ve 2 ila 6 seansta başarılı sonuçlar alınmaktadır. Enjeksiyon sonrasında 3 gün ağrı artabilmektedir ki bu durum tedavinin bir parçasıdır. Asla ağrı kesici kullanılmamalıdır çünkü ağrı kesiciler yeni hücre oluşumunu engeller. Hastalar enjeksiyon sonrası süreçte yara dokusu iyileşmesine katkıda bulunacak C vitamini içeren besinler almalı ve bol su tüketmelidir. Ayrıca ilk üç gün enjeksiyon bölgesi sıcak tutulmalı ve sonrasında mutlaka egzersizlerini yapmaya başlamalıdırlar. Kanser, romatizmal ve enfeksiyona bağlı eklem hastalıkları ve kontrol altına alınamamış kanama bozukluğu olan kişilere proloterapi uygulanmamalıdır.
Uygulamadan kaynaklanan hatalar olmadığı takdirde bilinen bir yan etkisi yoktur. Proloterapi geçici bir rahatlatma tedavisi asla değildir. Kalıcı ve ömürlük bir tedavidir.

Haberin Devamı

ÖĞRENMEDEN GEÇMEYİN 

ARALIKLI ORUÇ DİYETİ NEDİR?

Haberin Devamı

Son zamanlarda trend haline gelen yeni beslenme çeşidi ‘aralıklı oruç’u kitaplarda ve dergilerde bolca görüyoruz. 5:2 diyeti adıyla da bilinen bu beslenme düzeninde, yapmanız gereken tek şey her haftanın birkaç günü kalori alımını azaltmak ve geri kalan zamanda istediğiniz gibi yiyerek yine de kilo vermek. Başta çok güzel gibi gözüken bu diyet o kadar da masum değil.
Aralıklı oruç, ‘bir hafta içinde belirli bir zaman sonra istediğini yiyebilirsin’ mantığıyla oldukça cazip duruyor. Yapılan araştırmalarda diyetlere bir ya da iki ay maruz kalınca insanların her gün bunu yapmaktan bıktıklarını gösteriyor. Ancak 5:2 uygulamasında kabaca her 2 günde bir diyete ara veriyor ve toplamda haftanın beş günü istediğinizi yiyebiliyorsunuz. Popüler olmasıyla araştırmacıların da dikkatini çeken bu aralıklı orucun, normal diyetlerden farkını öğrenmek için farklı gruplarla çalışmalar yapıldı. 100 kişilik bir grup 3’e bölünerek ilk gruba aralıklı oruç uyguladı. 6 ay gözlemlenen katılımcıların hepsinde belirli oranlarda zayıflama gözlendi. Ancak aralıklı oruç beklendiği gibi bir fark yaratmadı. Derinlemesine inildiğinde 12 hafta boyunca uygulanan aralıklı orucun, pankreasta hasara yol açtığı ve insülin üretimini artırdığı gözlendi. Çok sert yapılmayan aralıklı oruç, vücudumuza çok fazla zarar vermiyor. Ancak devamlı uygulamada vücudu yoracağı üzerinde araştırmacılar hemfikir. Trendleri takip etmek yerine vücudun isteklerine yönelik ve sağlıklı yiyeceklerden oluşan bir diyeti devamlı uygulamak daha sağlıklı olacaktır.

Yazarın Tüm Yazıları