İzmir’e üçüncü göz

GÜNLÜK yaşamın bir parçası haline geldiğinden önemsenmeyen çok önemli ayrıntılar, göz alışkanlığından fark edilmeyen güzellikler, hemen yanı başında olduğu için yarın öbür gün giderim düşüncesiyle ötelenen ziyaretler, aynı kentte yıllardır yaşayan insanların çoğunun başına sıklıkla gelir.

Haberin Devamı

İstanbul’dan gelen Hürriyet’in yazar kadrosunun kaleme aldığ “İzmir’i Keşfet” gazetesinde dışarıdan İzmir’in nasıl göründüğünü anlatan birbirinden güzel ilginç yazı ve yorumlar vardı. Mesela kendisi de eline bagetleri alıp baterinin başına geçmesiyle ünlü caz ustası Sedat Ergin’in kaleminden “İlla da Mozart olsun” diyen Tepecik Filarmoni’nin hikayesi kaçırılmaması gereken bir yazıydı.

Murat Yetkin ise yazısında Ankara’ya göç edenlere “Nerelisin?” diye sorulduğunda “Yozgatlıyım, Karslıyım”, İstanbul’a göç edenlerin “Rizeliyim, Adanalıyım” cevaplarına karşılık İzmir’e göç edenlerin ise üç gün sonra “İzmirliyim” demeye başladıkları saptamasını yapıp, “Ortada ciddi bir siyaset etkeni var. İzmir’e gerek Kürt, gerek Beyaz Türk göçünü çeken bu özelliği. İnsanlar, Batı’ya dönük hayat tarzlarına karışılmadan, barışçıl bir ortamda yaşamak istiyor” yorumunu yapmış.

Haberin Devamı

İzmir’e üçüncü göz


OKULLARDA BAŞVURU PATLAMASI
Yalçın Bayer yazısında, İzmir’de tanınmış bir okulun yöneticisinin İstanbul ve Ankara’dan ön kayıt için başvuru yoğunluğu yaşandığı görüşüne yer verip, “İzmir’e doğru sosyolojik bir göç var. İki kentte kendilerini siyasi ve ekonomik olarak kuşatılmış hisseden aileler çocuklarının özgür şekilde yetiştirilmesini istiyor” değerlendirmesini yapmış.
Ayşe Arman ise her zamanki gibi duygularını net ifadelerle ortaya koyarak, “Bu kadar gidip geldim, İzmir’i bilmiyormuşum meğer. Yepyeni yerlerini keşfettim. İzmirlileri daha iyi tanıdım. Yaşasın İzmir! Sen çok yaşa İzmir! Allah hepimize İzmir gibi bir şehirde yaşamayı nasip etsin. Buram, buram özgürlük ve modernite kokan bir şehir. Her anından keyif aldım. Bütün İzmirlilere selam olsun” demiş.
Gila Benmayor, Agora’daki meşe kömürüyle çizilen graffitoları anlatıp, gün ışığına çıkan 1800 yıllık gemi çiziminden söz ederken, Sahrap Soysal’dan Kemeraltı’ndaki lezzetleri yeniden dinlemek mümkün. Bu arada Seferat Mutfağı gibi pek bilmediğimiz değerlerin varlığını da öğrenmiş olduk.
Sefer Levent, İzmir’e eski fuar günlerini getiren Fuar İzmir’in hem modern yapısına hem de işlevselliğine dikkat çekerek, “Kocaoğlu, kentin sıçramayı ve gençlere iş olanağı yaratmayı hizmet ve turizm sektörü ile başaracağını söylüyor. İzmir’i tutana aşk olsun” diyerek geleceğe inancını dile getirmiş.
Erdal Sağlam ise İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kredi derecelendirme kuruluşlarından aldığı yüksek notlara dikkat çekerek şu bilgileri okurlarıyla paylaşmış:
“İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin diğer belediyelerden farklı olarak Hazine’ye vadesi geçmiş borcu bulunmuyor. Kazandığı rating puanlarının katkısıyla yaptığı borçlanmalarda Hazine garantisine gerek duymadan uzun vadeli düşük faizli borçlanabiliyor. Görüldüğü gibi yüksek rating puanını ülkelere de şehirlere de boşuna vermiyorlar.”
Burada çok azını verebildiğim birbirinden güzel yazı ve yorumların İzmir için önemini anlatmaya sanırım gerek yok.

Yazarın Tüm Yazıları