İstanbul’a benzememek için

BAYRAM nedeniyle uzunca bir süredir yolumu düşürmediğim İstanbul’a gitmem gerekti. Önce güzel haberi vereyim. Sabuncubeli Tüneli gerçekten Manisa’yı iki adımlık komşu kapısı yapmış. Sürücülerin kabusu virajlar düz yol haline gelmiş.

Haberin Devamı


Ama İstanbul’a ulaştığımda Sabuncubeli’ndeki güzel düşüncelerim çok değişti. Yaklaşık 40 yıl yaşamama ve özellikle 80-90’lı yıllardaki değişimine şahit olmama rağmen, İstanbul’un son hali beni bile şaşkına çevirdi. Güzel İstanbul insanlar değil, otomobiller için yapılmış kent görünümünü almış.
Havalimanı güzergahlarından Sirkeci-Yeşilköy arası sahil yolu bile bu değişim için tek başına çarpıcı bir örnek. Bu yolda daha önce insanlar nefes alabilmek için birkaç adımda denize rahatça ulaşabilirlerdi. Şimdi 8-10 şeritli bir çevre yolu olmuş. Avrasya Tüneli giriş çıkışları, altüst geçitler, kavşaklar gibi düzenlemelerle denizle insanların arasına vızır vızır akan arabalar girmiş.
İstanbul zamanında gerekli altyapı yatırımları yapılmadığı için bu duruma düştü. Kent göçlerle hızla kalabalıklaşırken altyapı yatırımlarının aynı hızla gelişememesi bunun nedeni. Bugün trafikte her gün en az 1-2 saat ömür tüketen İstanbul’da yaşayanların derdine çare için çözümler üretiliyor. Ama geç kalan yatırımlar hem pahalıya mal oluyor, hem de insandan önce araç trafiğinin hızlanmasına öncelik vermek zorunda kalıyor.
İstanbul’da yaşananlar İzmir’e örnek olmalı. Kordon son anda kurtarılsa da Körfez çevresinde benzer durumlar yaşandı. Şimdi İzmirlileri denizle buluşturma projeleri yapılıyor. Yine de İzmir ve çevresine başlayan yoğun talep göz önüne alınarak tahminlerin çok üzerinde göçe hazır olunmalı. Ulaşım başta olmak üzere altyapı projeleri gelişmelere göre güncellenmeli. Çeşme’de, Bodrum’da yaz aylarında yaşanan trafik sıkışıklıkları İzmir’de belli saatlerdeki yoğun trafik İstanbul gibi olma tehlikesinin önemli işaretleri. Aman çok geç kalıp İstanbul’a benzemeyelim.

Haberin Devamı

 
Kararsızların bayram ziyareti

ÖNÜMÜZDEKİ pazar akşamı Türkiye’de seçmenler, Cumhuriyet tarihinin en önemli siyasi kararlarından birini vermiş olacak. Parlamentonun ağırlıkta olduğu sistem mi, cumhurbaşkanının yetkilerinin çok güçlü olacağı yeni bir sistem mi sorusu cevabını bulacak.
Cumhurbaşkanlığı seçimini Erdoğan kazanır, AKP ve MHP’nin içinde yer aldığı Cumhur İttifakı parlamentoda çoğunluğu sağlarsa siyasi tarihimizde yeni bir dönem başlamış olacak. Eğer seçimi İnce, Akşener gibi muhalif adaylardan biri kazanır, CHP, İYİ Parti ve SP’den oluşan Millet İttifakı çoğunluğu sağlar ve HDP barajı geçerse parlamentonun önde olacağı sisteme dönüş başlayacak.
Gelişmeler bıçak sırtında bir yarış olacağını gösteriyor. Kararsızlar, gerçek niyetini açıklamayanlar ve gençlerin oylarının sonuçlarda etkili olması kuvvetle muhtemel. Büyük bir olasılıkla bayram ziyaretleri sırasında aileler arasında gerçekleşen samimi sohbetler, kararsızların karar vermelerini kolaylaştırmıştır. Bugünden itibaren daha bir net tablonun ortaya çıkacağını söyleyebiliriz.
Haftaya bugün yeni bir Türkiye’de buluşmak üzere.

Yazarın Tüm Yazıları