Düşen futbolcuyu kaldırma sorunsalı

Atatürk sporcunun zeki, çevik ve ahlâklı olanını severmiş.

Haberin Devamı

Olabilir, tercih meselesi. Misal kimi şeftalinin olmuşunu sever kimi de biraz hamını yani sert olanını dişler. Ben de sporcunun düştüğü yerden kalkmayanını severim! Daha tiyatrovari olduğundan sıkıcı oyunu kurtarır.


BİR tarihte Tokyo’daydım. Dilinden, huyundan, suyundan habersiz olduğum bambaşka bir ülkenin başkentinde kendi yalnızlığıma gömülmüştüm.
Televizyonu açıp da hiç aşina olmadığım bir dilde sözcükler duymak, hiç bilmediğin koreografide yazılar seyretme içimi baymıştı ki bir kanalda İngiltere Premier Ligi’nden futbol maçına denk geldim.
Takımların isimlerini hatırlamıyorum bile. Ancak seyrettiğim en güzel İngiliz maçıydı. Sanırım Premier Ligi hayranlığım da yıllar önce seyrettiğim o maçla başladı.

 

*

Haberin Devamı



Kıran kırana futbol oynanıyordu. Kasti tekme, dirsek, çelme yoktu ama sertlik katsayısı bizim liglerin kat be kat üzerindeydi.
Taç çizgisi yanında iki rakip futbolcu “top kapmak” için kapıştı. Birbirlerine öyle sert girdiler ki kemik sesleri teee Tokyo’dan duyuldu. Ayakta kalan futbolcu, yerde yatanın ayak bileğine diklemesine bastı. Hareketi kasıtlı değildi ama gördüğüm en sert faullerden biriydi.
Yerde kalan futbolcunun yüzü buruştu. Canı yanmaya devam ederken gayret edip ayağa kalktı. Yanına koşan hakemi de ayakta karşıladı.


ERKEK KÜLTÜRÜ


O kareden sonra dikkat ettim. Premier Lig futbolcusu için “yerde kıvranmak” utanç verici bir şeydi. En ağır darbeden sonra bile mümkün olduğunca çabuk ayağa kalkmaya çalışıyorlardı.
Bu kültür, kendi ülkelerinde oynayan “yabancı” statüsündeki futbolcuları da etkiliyordu. Futbolun artistik dalının değişmez şampiyonu İtalyan futbolcular bile Premier Lig’e geldiklerinde yerde kıvranmayı kendilerine yediremiyorlardı.
Maço bir söylemle “futbol erkek oyunu” ise canın yandığında yerde dansöz gibi kıvranamazsın. Ayağa kalkarsın, sana yapılanı delikanlı gibi karşılarsın. İngilizler öyle yapıyor.
Askerlikte de öyleler, bar kavgalarında da öyleler.
Aralarındaki dalaşma “mafyatik bir sebeple” yaşanmamışsa tabanca, bıçak gibi aracılar göremezsin. Yumruklarını konuştururlar. Adrenalinleri boşalır, hırsları geçer, ondan sonra da oturup karşılıklı bira içer “takımlarının şarkılarını” söylerler.
Bizim insanımız ise bir kavgaya niyetlenirse, sürüsünü de arkadan getirir. Arabasının sürücü koltuğu altında “her ihtimale karşı” demir levye taşır. Kavgadan sonra da ölümüne düşmanlık başlatır.
İki kültürün bu yüz seksen derecelik farkı bizim futbol sahalarımıza başka türlü yansır. Nasıl mı?

 

*

Haberin Devamı



Bizde sert darbe ile yere düşen futbolcu yerden kalkmaz. Arkadaşlarını, hakemi başına toplar. Kıvranır, düştüğü yerde sağa sola döner.
“Sağlık ekibi” olarak başına koşanlar bir fısfıs yaparlar, şişeden biraz su içer, ayağa kalkar. Sekerek attığı bir iki adımdan sonra koşmaya başlar. Bir dakika öncesinde kalan hallerinden zerre kadar utanmaz.


ŞEFKAT ARSIZLARI


BİZİM liglerin futbolcularına dikkat ediyorum, yüzde 99’unun hali tavrı böyle. İlle başına toplanıp şefkat servisi yapacaksın.
Oyun akışı içinde bazen sert bir kapışma oluyor, taraflardan biri yere düşüyor. Oyun da devam ediyor. O yere düşen, öldür Allah yerden kalkmaz.
Top öbür kalenin önünde oynanır. Sözde acı çeken futbolcu öbür ceza sahasında kıvranır. Siniri bozulan seyirci ıslıklamaya başlar. Bu hakemin dikkatini çeker, döner bakar ki bir yerde.
Diğer futbolculara “Siz işinize bakın, oyununuzu oynayın” demek nafiledir. Hakem de bilir ki 20 dakika bile geçse yerdeki futbolcunun başına gitmezse o ayağa kalkmayacaktır.
Bu rezillik her hafta en az bir maçta yaşanır.
Oyun durdurulur, hakem ve diğerleri o yerdekinin başına giderler. Yerdeki futbolcu anca “başı okşandığında” ayağa kalkar. Saniyesinde ceylan gibi seke seke koşar.

 

*

Haberin Devamı



Bunu önlemenin mevcut kuralı yok. Ama futbolcunun kimisinde de iyi niyet yok. Hele bizim liglerimiz söz konusu ise “iyi niyetin” esamisi bile okunmaz.
Kural değişikliği lazım.
Yerde gereğinden fazla yatan futbolcuyu tedavi için kenara alacaksın. Dördüncü hakemi başına dikeceksin ve en az beş dakika sonra oyuna dönebilecek. Takımı da o beş dakikayı bir eksikle oynayacak.
Bu kötü niyetli gösteriyi durdurmanın en akla yakın çaresi bu gözüküyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları