Delikli taş yerde kalmaz

BU hafta sonu vizyona giren “Uzaklarda Arama” filminin gişesi, anladığım kadarı ile pek bereketli olmamış.

Haberin Devamı

Suç, siyaseten “yüksek tansiyonlu” bir haftanın gişeleri vurmasında değil galiba.

Magazin dünyasının tecrübeli yazar ve muhabirlerine göre “Uzaklarda Arama” filmini görmeye gidenler, salonlardan ağızlarını burunlarını oynatarak çıkmışlar ki bunun mealini bilen bilir.


* * *


“Uzaklarda Arama” bir Türkân Şoray filmi, ondan da öte bir Yağmur Ünal sunumu. Film beğenilir veya beğenilmez. Gişesi başarılı olur veya olmaz. Canları sağ olsun, bu kez olmazsa bir sonraki filmde olur. İyi kötü, sinemacı milletine biraz yakın duran biri olarak o filmlerin ne emeklerle yapıldığını bilenlerdenim. O yüzden de elime bir “karalama fırçası alıp” hoyratça sallamam.
Ama bu filmde kalbimi kıran bir şey oldu. Bir vefasızlık alameti, bir özensizliğe tanık oldum ki görmezden gelemiyorum.

 

Haberin Devamı

SİNEMANIN KIRGIN JÖNÜ

 

Bu filmin yönetmenliğini yapan Türkân Şoray sinemaya on altı yaşında bir ergen kız olarak girdiğinde Yeşilçam’ın dört ası vardı.
Ayhan Işık, Eşref Kolçak, Göksel Arsoy ve Orhan Günşiray.
İstanbul ve taşradaki salon sahiplerinden gelen taleplere göre şekillenen Yeşilçam sineması “jön seçimi” söz konusu olduğunda bu “dört asın” etrafında koştururlardı.
Diyeceğim o ki, Türkân Şoray bu isimlerle birlikte gelişim gösterip Yeşilçam’ın sultanı oldu. Yani Eşref Kolçak kimdir, nasıl bir insandır, nasıl bir oyuncudur çok iyi bilir.
Eşref Kolçak bugün 88 yaşında. Onu eskiden tanıyanlar, bu haliyle gençlik yıllarından daha yakışıklı ve karizmatik buluyorlar.
Lakin dobralığı yüzünden hep işsiz. 2002’de çıkarılan Telif Yasası’na tepki göstermiş ve “Benim yaşayacak elli yılım daha yok, bu yasayı gözden geçirin” demişti.
Eğilip bükülmeden konuştuğu ve yapımcıları eleştirdiği için kendisine iş verilmez oldu.
Yeşilçam’ın bu kırgın delikanlısından uzun zamandır haber alamıyorduk, nihayet Türkân Şoray’ın yönettiği “Uzaklarda Arama” filminin Zorlu’daki galasında karşımıza çıktı.


* * *


Oyuncuların, galada çektirdikleri toplu fotoğraflardan birinin içinden seçip buldum onu. Koyu renk takım elbisesi ve kravatıyla o yeniyetme kalabalığın içinde anıt-adam gibiydi.
Diğer gazeteleri hatırlamıyorum, sadece bizim Kelebek ilavesinde o galadan bir düzine fotoğraf vardı. Anıt adam Eşref Kolçak sadece bir karede görülüyordu. Ne resim altında ne de filmin haberinde adı geçmiyordu.
Sanki sinema Yağmur Ünal’la ve onun arkadaşlarıyla başlamıştı, Sanki bu sinemanın yüzden fazla filminde başrol oynayan Eşref Kolçak diye bir oyuncusu hiç olmamıştı.

 

Haberin Devamı

BU AYIP HEPSİNE YETER

 

Meraklandım, internet üzerinden filmin bilgilerine ulaştım. Afişinde Eşref Kolçak adı yok. Film için bir site yapmışlar. “Oyuncular” başlığını tıklıyorsun. Bir yığın fotoğraflı oyuncu var. Eşref Kolçak yine aralarında yok.
Cast’ın devamını didikleyip de arandın mı anıt adamın ismine en son sırada rastlıyorsun: Eşref Kolçak. Kendisine figüranın bir tık üzerinde paye vermişler. İsminin yanına lütfedip ‘oyuncu’ yazmışlar.
Böyle bir muamele Türkân Şoray’a yapılsa nasıl hissederdi acaba?
Yağmur Ünal’a suç bulmam, o bu sektörde yaşına göre tırnak kadar bir çocuk. Ne bilsin Yeşilçam’ın aslarını, ne bilsin Eşref Kolçak’ı. Onun bilmediğini anası bilmeliydi.
Doksan yaşına iki parmak kalmış Eşref Kolçak’ı adına ve geçmişine yakışır biçimde onurlandırmalıydı.


* * *

Haberin Devamı


Eşref Kolçak bir filmde beş saniye görünse bile ismi afişlere nal gibi yazılacak bir adamdır.
Adım gibi eminim, Yağmur Ünal yıllar sonra gişede umduğunu bulamayan “Uzaklarda Arama” filmiyle değil, Eşref Kolçak gibi bir devle aynı seti paylaştığı için övünecek.
Kendilerini atlayıp, iki de bir başkalarının namına “Biz niye böyle olduk” diye sızlananların ilgisine sunulur.

Yazarın Tüm Yazıları