Banka kredisinde ‘hayat’i mesele

Kredi kullanan vatandaşın hayat sigortası yaptırması aslında yasal bir zorunluluk değil. Ama hem vatandaşlar hem de bankalar için çok ciddi bir teminat ve desteklenmesi gerekiyor. Bunun yanı sıra vatandaş banka kredisi için hayat sigortası şirketlerine yılda 4-5 milyar lira para ödüyorsa, daha fazla bilgiyi de rekabete açık bir sistemi de hak ediyor.

Haberin Devamı

BANKA ile vatandaş arasındaki kredi, kredi kartı, banka masrafları sık sık haber olur. Son yıllarda bu konuda önemli kısıtlamalar getirildi, bazı keyfi uygulamalara son verildi. Ancak Vatandaşın Ekonomi’sinde bu hafta kredi alışverişinde çoğu kişinin bilmediğini düşündüğüm önemli bir meseleyi ele almak istiyorum. Konumuz banka kredileriyle birlikte bize satılan hayat sigortaları.

Önce önemli iki noktanın altını çizerek başlayalım.

1-Tüketici kanununa göre, her ne kredi alırsanız alın, hayat sigortası yaptırmanız bir zorunluluk değil. Yani tamamen tercihinize kalmış.

2-Hazine’nin 2015 yılında yaptığı düzenlemeye göre tüketici, kredi ile bağlantılı bir poliçeyi, teminat ve süreye uygun biçimde istediği şirkete yaptırabilir.

İADE BİLE EDİYOR

Hayat sigortaları bankalar için çok ciddi bir teminat. Vatandaş için de öyle...

Haberin Devamı

Diyelim ki bir bankadan ihtiyacınız için kredi aldınız ve (gecinden versin) vefat ettiniz. Hayat poliçesi sayesinde sizden sonra kalanlar krediniz için her hangi bir ödeme yapmak zorunda kalmıyor. Banka, sigorta şirketinden kredinin tamamını tahsil ediyor. Bununla da kalmıyor, eğer kredinin tamamı kapsam dahilindeyse, o güne kadar ödenen taksitleri de mirasçılara iade ediyor. Hem bankalar hem de mirasçılar için çok önemli bir teminat hayat sigortası. O yüzden Türkiye’de hayat sigortasının ve sigortacılığının gelişmesi, desteklenmesi lazım.

Ancak...

Türkiye’de banka-kredi-müşteri üçgeninde hayat sigortası işi pek de yasal düzenlemelere uygun şekilde işlemiyor. Bankaların önemli bir bölümü, kredilerde önce hayat sigortasını; ek olarak da konut, kasko, zorunlu deprem, trafik ve işyeri sigortalarını otomatik olarak yapıp, poliçeleri imzalatıyor. Yani, sigortaları da kendileri yapıyorlar.

BİLGİMİZ YOK

Yasal düzenlemelerde açıkça yazmasına, kredi sözleşmelerinde açıkça “hayat sigortası yaptırmanın tercih” olduğu belirtilmesine rağmen vatandaşın bu konuda hiçbir bilgisi yok.

Bankalar genelde bireysel ihtiyaç kredilerinde belirli limitlere kadar ipotek gibi her hangi bir teminat istemiyor. Ancak bazı bankalar müşterinin hayat sigortası yaptırması gerektiğine dikkat çekiyor. Bunu kabul etmeyen olursa da kredi veremeyeceklerini belirtiyorlar.

Haberin Devamı

Konut kredisi için evinizi zaten ipotek ettiriyorsunuz. Bunun yanında bankaların önemli bir bölümü bir de aldığınız kredi tutarı kadar hayat sigortası poliçesi imzalatıyor. Bazı bankalar ise hayat sigortalı kredisine ayrı hayat sigortasız krediye ayrı faiz oranı veriyor. Eğer konut kredisine bağlı bir hayat sigortanız varsa ve vefat ederseniz banka parasını sigorta şirketinden tahsil ediyor. Mirasçılarınız da krediden arınmış bir şekilde evin sahibi oluyor.

Tam da bu noktada bir kez daha belirtmek isterim. Zorunlu olmamasına rağmen kredi alışverişinde ve diğer alanlarda hayat sigortası sisteminin teşvik edilmesi gerekiyor. Hayat sigortası bilincinin ve hayat sigortalı sayısının artmasıyla birlikte sigorta şirketlerine ödeyeceğimiz ‘prim’ adı verilen bedeller de azalacaktır.

Haberin Devamı

SÖZLEŞMEYLE İMZALATILIYOR

Ama bu konunun vatandaş nezdinde daha da şeffaflaştırılması gerekiyor. Çoğu banka krediyi verirken hayat sigortası poliçesini de diğer evraklarla birlikte imzalatıyor. Hayat sigortasının bir zorunluk olmadığı, önemi, herhangi bir şirketten yaptırılabileceği çoğunlukla vatandaşa anlatılmıyor. Bankadan kredi kullanırken hayat sigortası yapıldığında sigortanın maliyetinin daha pahalı olduğu iddiaları var. Belki de vatandaş bankadan kredi alsa, bir sigorta şirketine de gidip poliçeyi yaptırsa ve o poliçeyi bankaya ibraz etse daha az prim ödeme imkanı olacak. Dedim ya, yeteri kadar bilgilendirme ve şeffaflık olmayınca iddiaların arkası da kesilmiyor.

Haberin Devamı

Bakın bir rakam vereyim. 2016 yılında ocak-kasım ayları arasında  20 milyona yakın kişiye bankadan kredi kullanırken hayat sigortası yapılmış. Bunun karşılığında sigorta şirketleri tam 4 milyar TL’lik prim toplamış. Hayat sigortasının primleri; bankadan bankaya, kişinin yaşına, kredi vadesine göre çok değişiyor. Örneğin 150 bin liralık 36 aylık bir kredi için 35 yaşındaki biri hayat sigortasına yıllık 750 lira prim öderken, yaş 60’a çıkarsa prim 4 bin 350 liraya fırlıyor.

Demem o ki vatandaş banka kredisi için hayat sigortası şirketlerine yılda 4-5 milyar lira para ödüyorsa, daha fazla bilgiyi de rekabete açık bir sistemi de hak ediyor.

Hayat sigortası olsun ama şeffaflık da olsun.

Haberin Devamı

VATANDAŞTAN MESAJ VAR

‘KAPATIYORUZ’

‘İNDİRİM Oyunları’ yazınız yerinde ve zamanında yazıldı. Size teşekkür ederim. Umarım halkımız bu yazıdan ders alır ancak ben yıllardır bu konuyu eşime dostuma arkadaşlarıma  hep anlatıyorum gündeme getiriyorum ders alan yok aynen devam. Özellikle sizin de bahis ettiğiniz gibi etiketi normal satış fiyatının üstünde tutuyor sonra üstünü çizip normal satış fiyatını yazıyorlar. Halkımız da indirim var deyip koşuyor. Kadıköy’de benim bir arkadaşım var 5 yıldır vitrininde KAPATIYORUZ yazıyor varın siz düşünün.

(M.D./Kadıköy)

BİZE DE ŞANS VERİLSİN

‘YETKİLİ servis mi, özel servis mi’ yazınızda (16 Aralık 2016)  muadil kelimesinden de bahsetseydiniz çok iyi olurdu. Bazı yetkili servisler yan sanayi demiyor muadil diyor. İşlediğiniz konu biz tamircileri çok ilgilendiriyor. Yurtdışında olduğu gibi bizlerin de garanti süresi devam eden araçlara bakım yapabilme şansımız olmalı. Konu rekabete açık bir hale gelir bundan vatandaş faydalanır.

(K.E./Antalya)

DOMATES FİYATI NASIL DÜŞER?

ÜRETİCİ ile tezgahtaki fiyat arasındaki büyük makas şartlar değişmeden asla değişemez. Yazınızı okudum. (9 Aralık 2016-Domates tarlada 90 kuruş markette 2.5 lira olur mu?) O fiyata alınıp satılan domatesten para kazanılmaz. Çukurova’dan veya Antalya’dan kamyon üzerinde gelen sebze meyve, ne zaman demiryolundan gelmeye başlar biraz iyileştirme olur. Taşıma kaplarında sağlanamayan standart ne zaman sağlanır, o zaman fireler azalır.

(Ercüment Tunçalp)

VERGİLER GERİ ALINIYOR

TÜRKİYE’de otomobildan alınan vergilerin yüksekliğinden bahsedilirken bir çok kullanıcının kendilerine, eşlerine aldıkları lüks araçlarını şirkete kaydettirip KDV’yi geri aldığından, masraflarını şirket gideri olarak gösterdiğinden bahsedilmiyor. Bunu Avrupa’da yapabilirler mi, yapamazlar. Türkiye’de devlet baştan yüksek vergi alıyor ama bir çok araç sahibi bu vergiyi daha sonra geri alıyor. Benim Almanya, İtalya’daki yakınlarım şirket kendilerine kiralık araç verdiği halde kabul etmeyip kendi araçlarını kullanıyorlar çünkü bu ülkelerde  çalışana şirket tarafından verilen araç gelir sayılıp her yıl aracın belli bir tutarı üzerinden gelir vergisi ödemek zorunda kalıyorlar.

(T.G./İstanbul)

Yazarın Tüm Yazıları