Virüsle savaşın aşı cephesinde envanterin son durumu

Türkiye’de ilk COVID-19 aşısının 13 Ocak Çarşamba akşamı Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’ya yapılmasıyla birlikte, ülkemizde pandemiyle mücadelede yeni bir aşamaya geçmiş bulunuyoruz.

Haberin Devamı

Toplumda aşı olup bağışıklık kazanan insanların sayısının belli bir eşiğe yükselmesiyle birlikte, virüs, nüfuz edemeyeceği bir duvarla karşılaşacak ve başka salgınlarda yaşandığı gibi saldırısında yenik düşecektir.

Savaşın bu evresinde zaman faktörü çok önemli. Virüse karşı başlatılan aşı kampanyasının yüksek bir tempoda ve süreklilik içinde, kesintisiz bir şekilde yürütülmesi gerekiyor.

ENVANTERDE 54.5 MİLYON DOZ VAR

Her savaşa gidilirken orduların ellerindeki silah ve cephanenin envanterinin çıkartılması stratejik planlamadaki en kritik aşamalardan biridir.

Peki virüsle mücadelede aşı aşamasına geçilirken, Türkiye’nin envanteri ne durumda? Resmi açıklamalara göre, şu an itibarıyla 30 Aralık akşamı itibarıyla Çin Halk Cumhuriyeti’nden gelmiş olan 3 milyon doz “Sinovac” aşısı var. Bu arada, yalnızca önceki gün ağırlıklı sağlık personeli olmak üzere 300 bine yakın kişi aşılandığına göre, zaten gelen ilk partinin onda biri bir günde tüketilmiştir.

Haberin Devamı

Peki tedarik hattının bundan sonraki seyri nasıl görünüyor? Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın açıklamalarından yola çıkarsak, Çin Halk Cumhuriyeti ile yapılmış olan toplam 50 milyon dozluk bir anlaşma var.

Koca, daha önce aralık ayında muhtemelen 20 milyon, ocak ayında yine 20 ve şubat ayında 10 milyon doz aşı geleceğini açıklamıştı. Ancak bu takvimin aralık ayındaki hedefi tutturulamamıştır. Çin’den 30 Aralık tarihinde yalnızca 3 milyon doz gelmiştir.

Bakan, ayrıca Almanya’daki BioNTech firması ile “mRNA” aşısı için ile mart sonuna kadar 4.5 milyon doz garantisi içeren bir anlaşma yapıldığını söylüyor. Doz miktarının 30 milyona kadar çıkabileceğini ekliyor. Biz anlaşmanın garantili kısmını, yani 4.5 milyon rakamını esas alalım.

Toplam 50 milyon doz olarak sözleşmeye bağlanan Çin aşısının kalan partileri ve ayrıca 4.5 milyon doz BioNTech aşısı ne zaman gelecek? Koca’nın bundan sonraki teslimat takvimiyle ilgili olarak bu kez kendisini bağlamaktan kaçındığını görüyoruz. Buna karşılık, bazı Bilim Kurulu üyelerinin Çin’den ikinci partide 7 ya da 10 milyon doz gibi bir miktarın geleceği yolunda açıklamaları var.

Haberin Devamı

KOCA’NIN HEDEFİ 100 MİLYON DOZ

Her şeyin planlandığı gibi yürüdüğünü ve şubat sonuna kadar Çin Halk Cumhuriyeti’nden 50 milyon, mart sonuna kadar da BioNTech’ten 4.5 milyon dozun teslim edildiğini varsayalım. Bu bizi 54.5 milyon doz gibi bir toplama götürüyor. Herkese iki doz yapılacağı için bu durumda 27 milyon 250 bin kişinin aşılanmasının güvence altında olduğunu varsayabiliriz.

Türkiye’nin nüfusunun 83 milyonun üstüne çıktığını hatırladığımızda, kalan yaklaşık 56 milyonun durumu ne olacak? Hastalığı geçirmiş olanların aşı ihtiyacının ortadan kalkmadığını unutmayalım.

Virüse karşı bağışıklık kazanılabilmesi için kabul gören genel hedef, toplumun yüzde 60’ının aşılanmasıdır.

Haberin Devamı

Bu çerçevede Sağlık Bakanlığı’nın erişmek istediği doz miktarı nedir? Bu sorunun yanıtını Sağlık Bakanı Koca vermiş. “Bizim 3 aylık zaman diliminde 100 milyona yakın aşıya ihtiyacımız var” diye konuşuyor 9 Aralık tarihindeki Bilim Kurulu toplantısından sonra.

Aşı herkese iki doz yapıldığından, Sağlık Bakanı bu durumda 50 milyon kişinin aşılanmasının hedeflendiğini açıklamış oluyor ki, bu da (83 milyonun) yüzde 60 oranıyla büyük ölçüde uyumlu.

Ancak hedef 100 milyon doz ise ve şu an sözleşmeye bağlanmış miktar 54.5 milyon dozda kalıyorsa, ihtiyacın neredeyse yarısı şimdilik açıkta görünüyor.

AÇIĞI KAPATMA SEÇENEKLERİ

Peki buradaki açık nasıl kapatılacak?

Haberin Devamı

Koca’nın açıklamalarına bakarsak seçenekler arasında Rus ve İngiliz aşıları da var. Bakan, 8 Ocak tarihli Bilim Kurulu toplantısından sonra “Adenovirüs temelli Rusya ve İngiltere’de geliştirilen aşılar için de görüşmelerimiz devam etmektedir” diyerek, bu seçeneklerin düşünüldüğünü kayda geçiriyor.

Şimdi Sağlık Bakanı’nın planlamasındaki en kritik aşamalardan birine gelelim. Muhtelif beyanlarını esas alırsak, Koca’nın oyun planında, nisan ayından itibaren Türkiye’nin kendi ürettiği aşının devreye sokulması hedefi de var.

Koca, 9 Aralık tarihindeki Bilim Kurulu toplantısının ardından yaptığı açıklamada “Nisan ayından sonra teslim edilebilecek aşıya bizim ihtiyacımız yok. Çünkü, bir veya birkaç aşımızın, nisan ayı ve sonrası dönemde devreye girebileceğini ümit ediyoruz” diye konuşmuş.

Haberin Devamı

AŞININ ETKİNLİĞİ DE ÖNEMLİ FAKTÖR

Buraya kadar anlattıklarımız her şeyin planlandığı gibi gittiği bir senaryoda geçerlidir.

Ayrıca, bu denkleme dahil etmemiz gereken önemli bir değişken daha var. Bağışıklık açısından toplumun yüzde 60’ının aşılanmasının yeterli olabilmesi, ancak yapılan aşının etkinliğinin ve veri güvenilirliğinin yüzde 90-95 eşiğinde olması halinde mümkün. Örneğin, araştırmalara göre, Batılı ülkelerin sıkça tercih ettiği BioNTech’in “mRNA” aşısının bu etkinliği büyük ölçüde sağladığı anlaşılıyor.

Gelgelelim kullanılan Çin yapımı “Sinovac aşısı olunca yüzde 60 aşılama hedefine ilişkin varsayıma belli bir ihtiyat payıyla yaklaşmak gerekiyor. Bunun nedenini Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Mehmet Ceyhan, şöyle izah ediyor:

Virüsle mücadelede bağışıklık için hedef en kısa zamanda toplumun yüzde 60’ını aşılamaktır. Ancak aşının etkinliği ile toplumsal bağışıklığın kazanılması yakından ilişkilidir. Yüzde 90-95 oranında etkinliği ve veri güvenilirliği olan bir aşı bunu mümkün kılar. Yani bu etkinlikteki bir aşı ile 50 milyon kişiyi aşılarsanız istediğiniz bağışıklık düzeyini elde edersiniz. Ancak aşının etkinliği azaldığı ölçüde toplumda aşılamanız gereken kitlenin oranı da yükselir. Aşının etkinliği yüzde 50 ise o zaman muhtemelen 80 milyon kişiyi aşılamanız gerekebilir.”

Peki Türkiye’nin şu an kullanmaya başladığı Çin aşısının etkinliği bunu sağlamıyor mu? Bu aşının etkinlik oranı ne? Prof. Ceyhan, bu sorumuza “Bu aşının etkinliğini bilemiyoruz. Çünkü bu aşının sonuçlarıyla ilgili olarak yeteri kadar bilgi birikmedi” karşılığını veriyor.

Bu durumu, hedeflenen bağışıklığın kazanılması açısından bir risk faktörü olarak değerlendirmeye almak gerekebilir.

Yazarın Tüm Yazıları