Siyasette yeni bir dil ihtiyacı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, koronavirüsle mücadelede toplumsal dayanışmanın önemini vurguluyor.

Haberin Devamı

Nitekim, önceki akşam yaptığı açıklamalar sırasında bu yönde kuvvetli beklentiler ifade etti, verilen mücadelede “özveride bulunma”, “işbirliğine gitme”nin gereğine dikkat çekti. Koca, “Mücadelemizde buluştuğumuz ortak payda, insanın sağlığı, insanın kutsiyetidir” diye konuştu.

Türkiye’nin içinden geçmekte olduğu büyük felaketi olabilecek en az hasarla atlatmasını arzulayan sağduyu sahibi her vatandaşın bu mesajların içeriğine bir itirazının olması beklenemez.

*

Yalnızca Türkiye değil bütün insanlık, üzerinde yaşadığımız yerküre üzerinde emsali görülmemiş çaptaki bir felaketten kendisini koruma mücadelesi veriyor. Virüs, bulabildiği her boşluğu değerlendirerek baş döndürücü bir hızla yayılıyor, karşısında bulduğu her insanı hiçbir ayrım gözetmeksizin hedef alıyor.

Haberin Devamı

Üstelik bütün dengemizi altüst eden sarsıntının henüz başlangıç dönemindeyiz. Ülkemizde koronavirüs kaynaklı ilk ölüm vakasının 17 Mart’ta resmen açıklanmasından bu yana henüz bir ay geçmiş değildir ve daha şimdiden dün itibarıyla 812 vatandaşımız virüse yenik düşmüştür. Test yapılarak tanı konulan vakaların sayısı 38 bin 226’yı bulmuştur.

Önümüzdeki günlerde bu rakamların en azından bir süre daha yükselmesine hep birlikte tanıklık etmeye şimdiden hazırlıklı olmalıyız. Her gün yakınımız olan ya da tanıdığımız bir insanın hastalığa yakalandığını haber almanın şaşkınlığını yaşıyoruz. Yakın gelecek, daha çok sıkıntı, daha çok üzüntü ve acıyı saklıyor hepimiz için.

*

Bugünküne yakın bir felaketi en son 1999 yılı ağustos ayında 18 binden fazla vatandaşımızın hayatını kaybetmesine yol açan Körfez depreminde yaşamıştık. Ancak deprem anlık bir hadiseydi ve yıkım etkisini ülkenin belli bir bölgesi üzerinde göstermişti. Bu kez İstanbul ağırlıklı olmakla birlikte bütün yurt sathına nüfuz eden, kendisini zamana yayan, ölümcül etkisini yavaş yavaş icra eden farklı bir tehdit türüyle karşı karşıyayız. Ne zaman, nerede, nasıl duracağını şimdilik bilmiyoruz.

Bu kadar ağır bir tehlikenin varlığında genel bir kaygı halinin bütün toplumu kaplaması kaçınılmazdır. Yaşanan kaygı iki boyutludur. İnsanlar ilk aşamada kendilerinin ve yakınlarının hayatta kalması önceliğine odaklanmıştır. Bir diğer öncelik, ülkenin ve ekonominin geleceğine ilişkin soruların yarattığı geleceğe dair muazzam belirsizliğin göğüslenmesi meselesidir. “Bu beladan sağ çıkabildiğimiz takdirde beni ve ailemi nasıl bir yarın bekliyor” sorusu galiba çoğunluğun buluştuğu bir başka ortak paydadır.

Haberin Devamı

Toplumun bütün kesimlerini kuşatan kaygılarla nasıl baş edileceği önümüzdeki dönemin temel meselelerinden biridir. Türkiye’nin bu badireyi atlatacağı ve bir şekilde düzlüğe çıkılacağına dair umut duygusunun, toplumsal güvenin güçlü tutulması bu bakımdan elzemdir. Yaşanan türbülansı atlatabilmek için her zamankinden daha geniş bir yardımlaşma ve dayanışmanın sergilenmesi ihtiyacı izahtan varestedir.

*

Türkiye’nin üstüne çöken kriz, devlet mekanizmasını toplum karşısındaki görev ve sorumluluklarını yerine getirmede çok zorlu bir sınava sokmuş bulunuyor.

Ülkeyi çevreleyen koşullar, aynı zamanda siyaset kurumuna da her zamankinden daha farklı sorumluluklar yüklüyor. Bundan önce hiç karşılaşmadığımız, tanışmadığımız türde bir krizin içindeyiz. Bu dönemin farklılığı, siyasette olağan zamanların yerleşik alışkanlıklarının, davranış kalıpları ve söylemlerinin artık bırakılmasını da zorunlu kılıyor.

Haberin Devamı

Vatandaşların ayakta kalma savaşı verdikleri bir sırada en son taşıyabilecekleri durum, bir kutuplaşma ikliminin süratle ülkeyi kaplaması olacaktır.

Bir başka ifadeyle, karşımızdaki koronavirüs tehdidinin atlatılabilmesinde aşı, ilaç, test ve izolasyon gibi zorunlu önlemlerin yanı sıra, bu önlemleri destekleyecek başka tamamlayıcı araçlara da ihtiyaç var. Bu çerçevede sıkıntılı günlerde toplumun huzuru, morali ve dayanma gücü için çatışmadan uzak duran, kuşatıcı yeni bir dilin siyaset sahnesine hâkim olmasını reçeteye yazabiliriz.

Türkiye bu dar geçidin üzerinde yol alırken bütün kurumların, bütün aktörlerin kullandıkları dili gözden geçirmeleri, yumuşamaya katkıda bulanacak bir üslubu hâkim kılmaları bu dönemin olmazsa olmaz bir ihtiyacıdır.

Haberin Devamı

Unutmayalım ki, bu koronavirüs belası ülke, ırk, cinsiyet, makam, rütbe ayrımı yapmadığı gibi siyasi parti ayrımı da gözetmiyor.

Yazarın Tüm Yazıları