Silahlı muhalefetin sahada kontrolünde azami dikkat şart

Barış Pınarı harekâtına katılan Suriye Milli Ordusu (SMO) mensuplarının geçen hafta sonunda yakaladıkları bir YPG militanını yerde yattığı sırada infaz ettiklerini gösteren görüntüler beni Zeytin Dalı harekâtından sonra kaleme aldığım “ÖSO’nun Kontrolü Meselesi” (3 Nisan 2018) başlıklı yazıya geri götürdü.

Haberin Devamı

Neydi ÖSO’nun kontrolü meselesi? Hatırlanacaktır, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ile birlikte 2018’in ilk aylarında Afrin’de gerçekleştirdiği bu harekâtın son aşamasında ÖSO mensuplarının karıştıkları bazı yağmalama görüntüleri büyük bir rahatsızlığa yol açmıştı.

Bu görüntülerin yol açtığı tepkilerin ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti milletvekillerine “İddialar üzerine inisiyatif alıyoruz. Bizdeki gibi orada da fetvacılar ortaya çıkmış. Savaş ganimetlerinin helal olduğu gibi bir fetva verilmiş. Böyle şey olmaz. Komutanı görevlendirdim, gereği yapılacak” şeklinde bir açıklama yaptığı da basına yansımıştı. Erdoğan’ın olayın üzerine gitmesi talimatını verdiği askeri yetkili, harekâta komuta eden dönemin İkinci Ordu Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temel’di.

*

Haberin Devamı

Bugüne gelelim. Konu, Suriye silahlı muhalefetinin bir araya geldiği eski adıyla ÖSO, yeni genişletilmiş organizasyonuyla SMO mensuplarının sahada disiplin içinde kurallara uygun bir şekilde hareket etmeleri ve bunu gözetmek üzere etkili bir denetim mekanizmasının kurulması meselesidir.

Türkiye’nin geçen çarşamba günü Fırat’ın doğusunda başlattığı sınır ötesi harekâtla birlikte, Suriyeli silahlı muhalif grupların karıştıkları ileri sürülen bazı kuraldışı hareketlere ilişkin görüntüler bu tartışmaları yeniden gündeme taşımıştır.

Bu grupların sosyal medya hesapları kullanmaları, yaptıkları paylaşımların yakından izlenmesi sonucunu doğuruyor. Örneğin, geçen pazar günü ABD’nin prestijli gazetelerinden The Washington Post’ta çıkan bir haber, kuzeydoğu Suriye’deki operasyona katılan silahlı grupların yakaladıkları bir Kürt militanı infaz ederken cep telefonuyla kendi filmlerini çektikleri temasını işliyordu. Gazetenin web sitesinde çıkan haberdeki linkten girilebilen bu videoda, muhalif savaşçının yerdeki YPG’liye tüfekle ateş ettiğine ilişkin görüntüler yer alıyor. Altyazıdaki çeviriye göre, savaşçı, arkadaşlarından bu eylemini filme almalarını istiyor.

The Washington Post’a göre, Suriye Milli Ordusu Komutanlığı bir açıklama yaparak bu olayı kınamış ve sorumlular hakkında soruşturma başlattığını duyurmuştur. Komutanlığın sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda, sorumluların tutuklanarak askeri mahkemede yargılanacağı, komutanlık olarak Cenevre Deklarasyonu’na uymayı taahhüt ettikleri de belirtilmiştir. İnfazı gerçekleştirenlerin SMO bünyesindeki Ahrar El Şarkiya adlı muhalif fraksiyona bağlı oldukları anlaşılıyor.

*

Haberin Devamı

Harekât nedeniyle bütün dünyanın projektörlerini Türkiye’nin üzerine çevirdiği bir sırada TSK’nın müttefiki olarak sahaya çıkan bu grupların hareketlerinin büyüteç altında tutulması kaçınılmazdır. Buradaki potansiyel sorun, bu silahlı grupların sahadaki kuraldışı her eylemlerinin doğrudan Türkiye’ye fatura edilecek olmasıdır.

Bu durum Türkiye’yi söz konusu gruplarla sahada işbirliğine girerken büyük bir sorumluluk altına sokuyor. Bu sorumluluğun en başında düzenli ordu kültüründen gelmedikleri için kuralsızlığa açık olan muhalif savaşçıların bir disiplin düzenine sokulması, belli kurallara uymalarının sağlanması yer alıyor. Silahlı çatışmalarda geçerli olan 1949 tarihli Cenevre Sözleşmeleri gibi uluslararası insancıl hukuk kurallarına uygun hareket edilmesi bu gerekliliğin önemli bir boyutudur.

Haberin Devamı

Unutmayalım ki, Türkiye Barış Pınarı harekâtını başlatırken Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne yaptığı bildirimde, sınır ötesi operasyonun gerekçesini uluslararası hukukun en temel metinlerinden biri olan Birleşmiş Milletler Şartı çerçevesinde açıklamıştı.

*

Afrin harekâtı sırasında yaşanan olaylardan sonra bu grupların disiplin altına alınması için askeri polis ve askeri mahkeme kurulması gibi bir dizi somut adım atılmıştır. Ancak yakın zamana kadar bu adımlarla arzulanan sonuçların alındığını söyleyebilmek zordur. Özellikle Afrin’de alan kontrolünü sağlayan bazı silahlı grupların karıştıkları hak ihlalleri, yol açtıkları asayiş sorunları ve işledikleri öne sürülen suçlar uluslararası insan hakları kuruluşlarının ve hatta Birleşmiş Milletler’in raporlarına kadar girmiştir.

Haberin Devamı

Örneğin, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’ne bağlı çalışan Bağımsız Uluslararası Suriye İnceleme Komisyonu’nun 15 Ağustos 2019 tarihli son raporunun Afrin bölümünde bu konuda bazı rahatsız edici tespitlere yer verilmiş olması yeterince uyarıcı olmalıdır.

Bu nedenle Suriye Milli Ordusu’nun Barış Pınarı harekâtında sahada oynamakta olduğu kritik rol dikkate alındığında, bu grupların azami disiplin ve kurallara bağlılık içinde hareket etmelerinin sağlanması Türkiye açısından her bakımdan büyük önem taşıyor.

Yazarın Tüm Yazıları