DEAŞ’la mücadele görevi Türkiye’ye mi zimmetlenecek?

ÖNCE yaklaşık on ay öncesine, 14 Aralık 2018 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başkan Donald Trump arasında yapılan telefon konuşmasına dönelim.

Haberin Devamı

Trump, bu görüşmede Erdoğan’a ABD’nin Suriye’den çıkma niyetinden söz ederken, konu ABD askerleri çekildiği takdirde sahada kalan DEAŞ tehdidine nasıl karşılık verileceği sorusuna gelip dayanır.

Trump, Erdoğan’a aynen şu soruyu yöneltir:

Buradan siz DEAŞ’ı temizler misiniz?”

Erdoğan, şöyle yanıtlar:

Biz temizledik. Bundan sonra da temizleriz. Yeter ki sizler lojistik anlamda bizlere gerekli desteği verin...”

Bu diyaloğu bir açık kaynaktan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 21 Aralık 2018 tarihinde İstanbul’da ‘Türkiye’nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmadan aynen aktarıyorum.

*

ABD Başkanı, alıntıladığımız diyalogların geçtiği telefon görüşmesine dayanarak, 19 Aralık 2018 tarihinde Beyaz Saray’ın bahçesinde büyük bir sarsıntıya yol açan “ABD ordusunun Suriye’den çıkacağınıduyurduğu ünlü açıklamasını yapmıştır.

Haberin Devamı

Bu açıklamanın 20 Aralık’ta gazete manşetlerine çıkmasının ardından Erdoğan, 21 Aralık 2018 tarihindeki konuşmasında ilk kez Trump’ın bu çıkışı hakkında görüş belirtmiştir.

Erdoğan, bu konuşmasında “Gerek Sayın Trump ile yaptığımız telefon görüşmesi, gerek diplomasi ve güvenlik birimlerimizin temasları ... bizi bir müddet daha beklemeye yöneltti” diyerek, önce o tarihlerde Suriye’ye yapılması tasarlanan harekâtın ‘bekleme’ye alındığını belirtmiştir.

Cumhurbaşkanı, daha sonra DEAŞ’la mücadele konusunda şunları söylüyor:

Sayın Trump ile yaptığımız görüşme çerçevesinde Suriye’de halen varlığını sürdürdüğü söylenen DEAŞ unsurlarını etkisiz hale getirmeye yönelik operasyon planlarımız üzerinde çalışıyoruz, çalışacağız. Önümüzdeki aylarda Suriye sahasında hem PKK, hem PYD unsurlarını hem de DEAŞ kalıntılarını ortadan kaldıracak bir harekât tarzı izleyeceğiz, bunun bilinmesi lazım. Terör örgütlerine karşı en başından beri ilkeli bir tutum içinde olan Türkiye’ye zaten başka türlü davranmak yakışmaz.”

*

Görüleceği gibi, Erdoğan Türkiye’nin Suriye’de “DEAŞ kalıntılarına karşı bir harekât tarzı izleyeceğini” söylemektedir. Trump, ABD Suriye’den çekildiğinde ülkenin kuzeydoğusunda DEAŞ’la mücadeleyi Türkiye’nin üstlenmesi yönünde bir tutum almakta, Erdoğan da ABD Başkanı ile bu konuda işbirliğine açık bir tutum sergilemektedir.

Haberin Devamı

Erdoğan ve Trump, 23 Aralık 2018 tarihinde ikinci bir telefon görüşmesi yaparlar. Trump  hemen ertesinde 24 Aralık’ta attığı bir tweet mesajında, “Erdoğan bana IŞİD’in (DEAŞ) Suriye’deki kalıntılarının kökünü kazıyacağını kuvvetli bir şekilde söyledi. Kendisi bunu yapabilecek biridir” diyor.

*

Şimdi geçen pazar günü gerçekleşen son telefon konuşmasına gelelim. ABD’nin Suriye’den çekilmesi ve karşılığında DEAŞ’la mücadele ihtiyacı çerçevesinde Türkiye’nin rol üstlenmesi meselesi 14 Aralık 2018 tarihli görüşmeyle tam bir tematik paralellik içinde bu konuşmaya da damgasını vurmuştur.

Nitekim, konuşmadan hemen sonra Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada “Suriye’de DEAŞ terör örgütüne karşı mücadeleyi sürdürmeye kararlı olan ülkemizin, bölgede bir daha böyle bir sorun yaşanmaması için her türlü tedbiri alacağı vurgulanmıştır” denilerek, Erdoğan’ın bu konuda yaptığı taahhüt kayda geçirilmiştir. Burada “Her türlü tedbiri alma” vurgusunun altını çizebiliriz.

Haberin Devamı

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada ise aynı başlıkta “Türkiye bundan böyle son iki yıldır bölgede yakalanan IŞİD savaşçılarından sorumlu olacaktır” denilerek, aynı taahhüt Türkiye açısından biraz daha bağlayıcı ifadeler üzerinden formüle edilmiştir.

*

Gelgelelim, Erdoğan’ın önceki gün Belgrad’a giderken düzenlediği basın toplantısında biraz daha ihtiyatlı bir dil kullanması dikkat çekicidir. Cumhurbaşkanı, öncelikle DEAŞ’lılarla ilgili rakamları “abartılı” bulduğunu belirttikten sonra şöyle demiştir:

Değişik ülkelerden, Almanya, Fransa gibi, burada bulunan DEAŞ’lılar var. ‘Bu DEAŞ’lıların kontrolünü biz kendi elimizden çıkarmak istiyoruz, bunlara artık bakamayız, yetti’ diyorlar. Bu konuda ne gibi adımlar atılabilir, kendileri (ABD) bir çalışma yapacaklar, biz de arkadaşlarımıza bu konuda talimatı verdik, onlar da bir çalışma yapıyorlar. Burada ne gibi adımlar atalım ki, şu anda cezaevlerinde bulunan bu DEAŞ’lıları buralardan süratle derdest edelim.”

Haberin Devamı

Erdoğan, öncelikle iki tarafın bu konuda yapacağı çalışmaları bekleme pozisyonuna geçerek zaman kazanmaktadır.

*

Bugün Fırat’ın doğusunda PYD/YPG’nin kontrol ettiği coğrafyada bir kısmı geçici nitelikte olan hapishanelerde tutuklu bulunan DEAŞ’lıların sayısı 10-11 bin arasında tahmin ediliyor. Avrupalılar da dahil olmak üzere bu toplam içindeki yabancı teröristlerin sayısı 2 bin dolayında gösteriliyor.

Görüşmelerin bundan sonraki seyrinde Türkiye’nin böyle bir sorumluluğu üstlenme noktasına gerçekten gelip gelmeyeceği, geldiği takdirde bu seçeneğin ne gibi riskler yaratacağı, ne gibi sorunlara yol açabileceği önümüzdeki dönemde üzerinde hassasiyetle durulması, tartışılması gereken kritik bir mesele olarak beliriyor.

Yazarın Tüm Yazıları